Stratejik önemi, coğrafi konumu ve kültürel zenginliği ile ülkemiz, dünyanın en riskli bölgesinde bulunmaktadır.
Her konuda milletine öğretmenlik ve rehberlik yapan “Toprak Şairi” Âşık Veysel Şatıroğlu, 48 yıl önce 21 Mart 1973’te aramızdan ayrıldı. 20. Yüzyıl Türk Edebiyatı’nın son büyük halk ozanı Âşık Veysel, gönül gözü açık bir ârifti. Milliyetçi ve vatansever bir Türk’tü. O, şiirleriyle milli birliğimizin çimentolarından biriydi. Büyük bir Atatürk hayranıylı. Alevi-sünni, Kürt-Türk kavgasına son derece karşıydı.
Nevruz, Farsça'da ‘ Yeni Gün ’ anlamında bir kelimedir. Türk kültüründe ise bir Bayram Günü'nün adıdır. Bütün bayramların ortak özelliği, milletin fertlerini birbirine bağlaması, sosyal bütünleşmeyi sağlaması ve millet olma şuurunun doğmasında ve gelişmesinde etkili olmasıdır. Nevruz, bu amaçların gerçekleşmesi için kutlanmaktadır.
2011 Mehmet Akif Ersoy yılı olarak ilan edilmişti. Böylesi ilan edilme yılları konusu Birleşmiş Milletler ve UNESCO’dan mülhemdir. Böylece bütün dünyanın ortak mirası olan eserlerle ve söz konusu ülkenin önemli aydınlarından biri yıl boyunca değişik etkinlikle tanıtılıyor.
Korona virüs vaka sayısı hızla artarken, Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin risk haritasında mavi renkte olan sadece 3 il kaldı. Risk haritası ilk açıklandığında örnek il olarak ilan edilen Uşak’ta renk sarıya döndü. Turuncu renkten kırmızıya dönen İstanbul alarm veriyor. Dikkat harita kızarıyor, yeniden kapanma kapıya dayandı.Korona virüs vaka sayısı hızla artarken, Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin risk haritasında mavi renkte olan sadece 3 il kaldı. Risk haritası ilk açıklandığında örnek il olarak ilan edilen Uşak’ta renk sarıya döndü. Turuncu renkten kırmızıya dönen İstanbul alarm veriyor. Dikkat harita kızarıyor, yeniden kapanma kapıya dayandı.
Danıştay İdari Dava Daireleri, Millî Eğitim Bakanlığı’nın 1933 yılından beri ilkokullarda toplu olarak okunan “Andımız” ın kaldırılmasına ilişkin kararını onayladı. Bakanlık, 8 Ekim 2013 tarihinde, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğrenci Andı” başlıklı 12.nci maddesini yürürlükten kaldırırken çok tepki toplayan bir karar almıştı.
Evrende, değişmeyen, yenilenmeyen, gelişmeyen ve başkalaşmayan hiç bir şey yoktur. Yerinde durmak ve durgunlaşmak çürümenin bir göstergesidir. Pek çok insan, kendini sürekli tekrarlıyor. Hiçbir alanda yenilik getiremiyor. Başkalarına yaslanarak ayakta durmaya çalışıyor.
Bu yılın ilan edilmesi için emeği geçenlere teşekkür ederiz. Tabii ki, mühim olan husus icraattır. Bu yılın önemine uygun olarak değerlendirilmesini temenni ediyorum.
18 Mart 1915’te başlayan Çanakkale savaşlarının, kanla yazılan o destanın ardından tam 106 yıl geçti.
Çarlık Rusya ve Sovyetler Birliği döneminde Moskova yönetiminde olan Türk Yurdu Kırım Yarımadası, 1954 yılında Sovyet lider Nikita Kruşçev tarafından Ukrayna'ya bağlanmıştı. 1991 yılında yapılan referandum ile 'özerk cumhuriyet ' statüsünü aldı ve Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da Ukrayna'ya bağlı özerk yapı olarak varlığını devam ettirdi. 1994 Budapeşte Memorandumu ile ABD, Birleşik Krallık ve Rusya Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü taahhüt etti. 1997 yılında ise Ukrayna ve Rusya arasında imzalanan anlaşma ile Rus donanmasının Sivastopol'deki varlığının müddeti uzatıldı.
Fenerbahçe Kadıköy’de Gençlerbirliği’ne 1-2 yenilince ortalık karıştı. Maç sonrası ekranların karşısına geçen Fenerbahçe’nin iki yöneticisi VAR odasında ofsayt çizgisini çeken kişinin fetöcü olduğunu iddia etti. Gaziantepspor, Galatasaray ve Gençlerbirliği maçlarında ofsayt çizgisini çeken kişinin aynı kişi olduğunu söyleyen yöneticiler, bu kişiyi tespit ettiklerini ve gereğini yapacaklarını söylediler.
Bir gün Antalya şehir trafiğinde aracımla gidiyordum. Bir müddet sonra kırmızı ışıkta durduk. Sağıma duran araç sürücüsü ile göz göze gelince, camını açmaya başladı. Bir şey soracak zannettim ve ben de sağ camımı açtım.
Vakti zamanında Ahmet Naim diye bir zat vardı, bu zat-ı muhterem, Baban Aşiretinden olup, Musul’da (1872) doğmuştu. Maarif Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı) Yüksek Tedrisat Müdürlüğünde telin ve tercümeler yapmıştı. Bir dönemde Darülfünun Genel Müdürlüğü (İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü) yapmıştır. Ahmet Naim ana dili olan Kürtçenin yanında çok iyi derecede Arapça, Farsça, Fransızca bilirdi. Davayı Kavmiyet adlı eseri ve hadis tefsirleri bir dönem İslam Mecmuasında yayınlanmıştı.
Galip Ağabey (Erdem) 12 Mart 1997 yılında ebedî âleme intikal etti. 67 yaşındaydı ama son yolculuğuna çıkmak üzereyken başında bulunan Dr. Haluk Tokuçoğlu’na “kendimi beş yüz yıl yaşamış kadar yorgun hissediyorum” diyecek kadar bezgindi. Kısa boylu, çok zayıf ve narin yapılı, solgun yüzlü bu insanın, fiziki görünümüne mukabil, sevgiyle şefkatle dopdolu, bütün hayatını yönlendiren, çevresiyle ilişkilerine hükmeden kocaman bir yüreği vardı.
İnsanların çoğu egosuna önem vererek büyük bir enerji harcar. İç referansı egosu olan bu kişiler, diğer insanlar üzerinde kontrol ve güç sağlamaya çalışırlar. Sürekli başkalarından onay beklerler. İç referansı ruhu olan kimseler ise, eleştirilere açık olurlar, sorunlardan korkmazlar, enerjileri, bolluk, bereket ve olgunlaşmak için kullanırlar. Don Juan’ın ifadesiyle, “Enerjimizin çoğunu kendimizi önemsemeye harcıyoruz.” Şu anın keyfini yaşayamıyoruz. Eğer şu anla mücadele ediyorsanız evrenle mücadele ediyorsunuz demektir.
Bilmece kelimesi lügatlerde; ‘ Bir şeyin özelliklerini sayarak onun ne olduğunu buldurmaya dayanan bir oyun ’ Şeklinde açıklanıyor. Bilmece kelimesinden; ‘ bilmecenin cevabını bulmak ’ anlamında: bilmece çözmek , ‘ kapalı ve anlaşılması güç anlatımla konuşmak ’ anlamında: bilmece gibi konuşmak deyimleri oluşturulmuştur.
İstiklâl Marşı, Türk milletinin yedi düvele karşı yaptığı İstiklâl Harbi’nin milli destanıdır. İstiklâl Marşı, Türk tarihinin başlangıcından günümüze kadar milletimizi yaşatan milli ve manevi değerleri bir bütün olarak ortaya koyan edebi bir âbidedir. “Kahraman Ordumuza” ithaf edilen bu marş, aslında bir ordu-millet olan Türk milletine adanmıştır. 12 Mart 2021, Mehmet Âkif Ersoy’un “İstiklâl Marşı”nın TBMM tarafından “Millî Marş” olarak kabulünün 100. Yıldönümüdür.
Levi Strauss, 20 Mayıs 1873’te San Fransico’da madenciler için kot pantolon üretip satmaya başladığında madenciler dışında bu pantolonları birilerinin giyeceğini tahmin etmemişti. 148 yıl önce madenciler için geliştirilen inovatif fikir günümüzde en popüler giyim eşyası olmaya devam ediyor. Dünyanın neresinde olursanız olun sokağa çıktığınızda şehrin en kalabalık caddelerinde yürüyen her 20 insanın en az 8’inin üzerinde 148 yıl önce ortaya atılan yenilikçi düşüncenin ürününü görebilirsiniz.
Çocuklarınıza savaş aletlerinin kullanılmasını öğretin!" şeklindeki sözlerine bakıyor. Bir de bugünkü müslümanların bu husustaki durumlarına bakıyor. Neticede, bu insanların gerçekten müslüman olup-olmadıkları hususunda adeta şüpheye düşüyor. Öyle ya, söz de Kur'ân'a inanan ve Allah'ın Resulüne bağlanan bu insanlar bugün bu durumlarda mı olmalılardı? Onların, Kuran'ın ve peygamberin çağrısına uyarak zamanın en üstün silahlarına sahip olmaları ve bunları bizzat imâl etmeleri ve hazırlamaları gerekmez miydi? Hani asrın harp sanayii? Heyhat ki, binbir musibetten sonra, çoğu İslâm devletlerinin başındaki idareciler hâlâ harp sanayiinin kurulması yolunda bir hareket yok.
Atatürk, Nutuk adlı eserinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş özelliklerinden bahsederken, “ millî bir devlet” olarak kurulduğundan bahseder. [1] Atatürk için, gaye ve tercih ’de millet son derece önemlidir. Bundan dolayı, millet ve Türk milleti kavramlarından ne anladığını açık seçik ortaya koyduğu gibi; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu milleti olduğunu da aynı açıklıkla belirtmek ihtiyacını duymuştur. “Medenî Bilgiler” adlı eserin ilk konusu millet ; ilk cümlesi de, “ Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” şeklindedir.