“Türk” ve “Atatürk” düşmanlığı, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih sahnesinden çekildiği ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulduğu gün başladı ve bugüne kadar devam ediyor. Cumhuriyet’in kurulduğu gün, bu yeni Türk devletine karşı çıkanlar; Saltanat ve hilafet fanatikleri, İstiklâl Harbi’ne karşı çıkanlar, düşmanla işbirliği yapanlar, Milli Mücadele’yi teşkilatlandıran Atatürk ve diğer Kuvva-yı Milliyecilerin idamına fetva verenler, iç isyanlar çıkaranlar, asker kaçakları, bu fillerinden dolayı İstiklâl Mahkemelerinde yargılanıp ceza alanlar, ümmetten millete geçişi hazmedemeyenler, kapatılan tekke ve zaviyelerin cemaatleri, inkılaplara karşı çıkanlar, çağdaş hayat tarzını benimsemeyenler ve Türklüklerinden şüphe edenlerdir.
Anadolu erenlerinin o eşsiz bilgeliğini genlerimizde taşıyan bir milletiz. Anadolu bilgeliği, sevgi, saygı, cesaret öngörü değerleri üzerinde yükselen önemli bir kültürel yapıdır. Bilge olan kişi kendini tek bir kişi olarak algılamaz.
Mart ayının sonlarındayız .. Kış boyuna yağmayan kar bu günlerde yağıyor olsa da, “ Ne de olsa, kışın önü bahardır! ” diyerek hasretle sıcakların gelmesini beklemekteyiz.
TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşımızın en kritik günlerinin yaşandığı vatan topraklarında; düşman topçusunun sesleri Polatlı’dan duyulurken, savaş meydanlarının yenilmez komutanı, o eşsiz hitabet yeteneği ile 13 Ocak 1921 tarihli TBMM oturumunu büyük vatan şairimiz Namık Kemal’in yüzyılı aşkın bir süredir akıllardan silinmeyen, vatan mersiyesinin iki cümlesiyle açıyor; milletvekillerine şöyle hitap ediyordu:
Zaman zaman Türkçemiz hakkında yazılar yazıyorum diye olmalı, edebiyat fakültesi ikinci sınıf öğrencisi olduğunu belirten bir genç soruyor: ‘ Hocam, Lise öğrencisi kardeşim Hâluk , ‘de’ler mi ayrı yazılacaktı, ‘da’lar mı?’ diye sordu. Biz daha o kısmı okumadık. Siz yardımcı olur musunuz ?’
Katar’da düzenlenecek 2022 Dünya Kupası eleme grubu maçlarına çok iyi bir başlangıç yaptık. Avrupa futbol ekolünün önde gelen ülkesi Hollanda’yı 4-2 mağlup ettik. Ardından İspanya’nın Malaga şehrinde oynanan Norveç karşılaşmasını (3-0) net bir skor ile geçmeyi başardık. Bizim çocuklar doludizgin gidiyor. Pandemi döneminde millet olarak böyle bir morale ihtiyacımız vardı. Yüzümüzü güldürdü bizim çocuklar.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin Doğu Türkistan Türklerine uyguladığı etnik, dini ve kültürel soykırıma karşı Batılı ülkelerin ve insan hakları konusunda faaliyet yapan uluslararası sivil toplum kuruluşlarının tepkileri giderek yoğunlaşıyor.
Bir zamanlar oldukça kırıcı karaktere sahip bir çocuk vardı. Bir gün babası çocuğa bir çuval dolusu çivi vererek, her sinirlendiğinde ya da birisiyle münakaşa etmek durumuna geldiğinde bahçe çitine bir çivi çakmasını söyledi.
Su medeniyettir, vakıftır ve tarihtir… Su hayattır ve insan yaşamının en değerli varlığıdır.
Lisede Sophokles okuduk, klâsik Türk sanat mûsikîsine sövmeyi öğrettiler. Divan şiirini hor görmemizi, buna karşılık devletin yayınladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü körüne hayranlık duymamızı sağladılar. Sanki Sinan, Leonardo’dan önemsiz; Mevlâna, Dante’den küçüktü; Itrî ise Bach’ın eline su dökemezdi.
Gelecek, henüz belirgin olmadan fırsatların farkına varabilenlere aittir.Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier; Oscar Wilde’ye ait bu cümleyi iki Türk hekimine Alman devlet nişanı takdim ederken kullandı. Dünyayı kurtaran çift olarak anılan Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin Alman devlet nişanı alarak bizi gururlandırdı.
(ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM) a) - Allah, insanoğlunu yaratmış ve onu yeryüzünde kendisine halife tâyin etmiştir. b) - İnsanoğluna, yeryüzünde ve kâinatın diğer bazı kısımlarında neler olduğunu görmesini emretmiştir.
Hayat yolculuğunda hepimiz birbirimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Bu yolculukta birbirimizden alacağımız ve birbirimize vereceğimiz hediyeler vardır. Hediye alıp verebilmemiz için sohbete açık olmamız gerekir. Ancak bu candan sohbet ortamlarında birbirimize iç dünyamızı açabiliriz.
Dünyanın geleceğini, yönetenler ile yönetilenler arasındaki uyumsuzlukları, giderme yolunda yorulma bilmez bir güç, hiç yitirilmeyen bir coşkuyla, düşünce üreten aydınları belirleyecektir. Onların çevrelerini dönüştürücü güçleri, bilgilerinin derinliği yanında, gönüllerinin zenginliğinden kaynaklanır. Onlar hem düşünce, hem eylem, hem tavır, hem de davranış ustasıdırlar. Onların kitapları, makaleleri, konuşmaları ve duruşları, her zaman köklü dönüşümlerin tetikleyicisi olmuştur.
Andımızın tartışıldığı, ulus devlet özelliğimizi, milli birlik ve beraberliğimizi en üst seviyelere çıkarmaya ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde ‘’BİZ KİMİZ?’’ sorusunu cevaplayarak, Türk Milletinin tarihe damgasını vuran niteliklerinin bir kez daha hatırlanması, bilinmesi gerekir.
Yaşlılık ve yaşlı sağlığı konularında farkındalık oluşturmak adına; “ 18–24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası” olarak anılmaktadır.
EMİR KİPİYLE ÖZÜR DİLENİR Mİ? Magazin yazarı bayan, sert bir tenkit cümlesi kullandı. Aynı gazetenin iki yazarı ‘ Hop… Dur !’ diyerek ültimatom verdi. Bayan, ‘ Fikrimi dile getiriş biçiminin doğru olmadığını kabul ediyorum. Hepinizin zamanını aldım .’ Dedikten sonra güya özür diledi: ‘ Kusura bakmayın !’
İç hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu 65 yaş üstü ve 25 yaş altı grupta inanılmaz bir obezite patlamasının bizi beklediğini gösteren işaretler var diyerek ciddi bir uyarıda bulundu. Obezite ülkemizi ciddi anlamda tehdit ediyor. Zaten yükselişte olan obezite pandemi döneminde daha da arttı.
Herhangi bir pusula veya askerlik bitirme belgesiyle karıştırmayalım sakın. Onların adı: TEZKERE El arabasının icat edilmediği veya bizlere ulaşmadığı yıllarda (1968-70) özellikle inşaatlarda taş, kum, çimento, çamurdan briket taşımak için kullanılan, ağaçtan yapılmış, dört kollu, iki kişi tarafından taşınan bir aparattır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun iktisadi ve mali yapısı üzerinde 60 yıldır yaptığı araştırmalarıyla, bulgularıyla dünyada ve ülkemizde akademik çevrelerde saygın bir yeri bulunan Mehmet Genç, ebedî âleme irtihal eyledi.