Soğuğun zirve yaptığı günlerdeyiz. Isınmanın bir hayli külfetli olduğu şehrimizde bu havalarda sıcak bir yuvada yaşamak büyük bir bahtiyarlıktır.
Yeni yıla girdiğimiz şu günlerde her şey öylesine olumsuz, her geçen gün öylesine karamsar ki, güzel günlerin nasıl bir şey olduğunu bile unuttuk!
Günümüzde evrensel düzeyde etkinliğe ve otoriteye sahip güçlü sanayi ülkelerinin mevcut otorite ve etkinliklerini koruyup sürdürülebilmeleri önemli ölçüde dünya petrol rezervlerinin ve petrol ürünleri üretiminin doğrudan ve dolaylı şekilde kontrolleri altında tutulmasına bağlıdır.
Türkiye’de ilk anayasanın ve ilk meclisin hayata geçtiği dönem olan 1. Meşrutiyet, 2. Abdülhamit’in tahta çıktığı yıl 23 Aralık 1876 tarihinde Kanun-i Esasi hazırlanarak yürürlüğe konulur. Anayasa’nın 12. maddesinde yer alan, “Basın kanun dairesinde serbesttir.” İfadesi ile birlikte eski Matbuat Nizamnamesi ve Kararname-i Ali de yürürlükteydi. Mithat Paşa tarafından Kanun-i Esasi’ye uygun olarak başlatılan çalışmalar ve uzun süren meclis tartışmaları neticesinde kanun tasarısı kabul edilir.
Son günlerde biraz tavsamış olmakla beraber, erken seçim talebi az da olsa gündemde ki, yerini muhafaza etmektedir. Esasen, şu anda, acizane kanaatime göre Memleketimizin erken bir seçime zinhar ihtiyacı bulunmamaktadır. Zira, Seçmenlerin % 52 sinin oyunu almak suretiyle seçilen bir Cumhurbaşkanı işbaşındadır. Beş yıllık normal görev süresi, 2023 yılının Haziran ayında nihayete erecektir. Milletvekili Genel Seçimlerinin de ayni tarihte yapılması icap etmektedir. Kısaca ifade etmek icap ederse, seçime daha bir buçuk yıla yakın bir zaman olduğu gibi, halkında ısrarlı bir seçim talebi yoktur.
Dünyanın bütün ülkelerinde, aileler tüketimin, kuruluşlar üretimin odak noktasında yer alırlar. Aileler ve kuruluşlar, ülkelerin kültürel dokusuyla birlikte, ekonomik yapısını dönüştüren iki ana güç kaynağıdır. Üretim ve yönetim, kültür ve ekonomi gibi, aile ve kuruluş da birbirleriyle, iletişim ve etkileşim içinde, yeni zenginlikler kazanır. Üretim gücünün zenginliği ve sürükleyiciliği, hayatın değişik alanlarında, ailelerle kuruluşların el ele vermelerine bağlıdır.
“Çocuklar şekle sokulacak şeyler değil, serpilmeleri sağlanacak bireylerdir.” “Boynunuzda taşıyabileceğiniz en değerli mücevher çocuğunuzun kollarıdır.”
*Öğrendim ki… Kimseyi, sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz. Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.
Geçen hafta bir viral hastalığı (Covid - 19 ) bizzat yaşayıp şifa ile atlattım. Boğaz ağrısı, bitkinlik ve boğazdaki doluluğun ızdırabı bile insanı endişelendiren bu hastalığın akciğerleri tuttuğunda ne kadar büyük bir sıkıntı yaşatabileceğini tahmin ediyorum. Aşılarımın sağladığı bağışıklığımın (antikorlarım sayesinde) gücü ile hafif atlattığımı düşünüyorum. Yakalanmayanların gerek tedbirlere uymasının gerekse aşıyla korunmasının önemini bizzat görmüş oldum.
Benden aşkı soruyorsun, Sırdır, dile gelebilmez! Yaşayarak öğrenilir, Akıl onu bilebilmez
İslam’da Namazgâh Kültürü Farsça namazgâh ve Arapça karşılığı olan musalla kelimeleri genelde namaz kılınan her yeri ifade eder. Fıkıh terimi olarak yerleşim merkezlerinin dışında bayram, yağmur duası ve cenaze namazlarının kılındığı belirli yerler için kullanılır.
Eski bir dostum olan fırıncı: “Biraz bekleyeceksin ağabeyciğim. İki üç dakikaya kadar çıkarıyorum,” dedi. Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu.
Bu günlerde televizyonlar ve pek çok gazete Nâzım Hikmet çığlıklarıyla dolu. Maksatları modası geçmiş, hüküm sürdüğü yerleri virâneye çevirmiş bir ideolojiyi diriltmek… Hem de o çarpık ideolojinin tek temsilcisi zannettikleri zavallı Nâzım’ın sırtından… Nâzım Hikmet’in son nefesine kadar yaşadığı büyük dramı ve aldanışı hiç hatırlamak istemiyorlar. Olsun…
Zamanın birinde bir ülkede yedi kız çocuğun ardından doğan eril bir bebek tüm aileyi sevince boğmuş. Fakat bu erkek çocuk henüz üç yaşında iken, işyerinde ani bir kalp krizi geçiren babasını kaybedince, yaşam mücadelesi veren aile içerisinde bir nevi unutulmuş, sevgiden ve ilgiden yoksun kalmış.
Değerli dostlar, milliyetçilik, sadece belirli bir kesimin çevresel etkenler nedeniyle kabullendiği bir düşünme biçimi olmasaydı, bu gün Türkiye’nin kaderi; ne mevcut iktidar, ne de bu tarumar edilmiş bir ekonomik yapı olurdu.
“Sevgi en yüce iletişim biçimidir. İhtiyaçlar hiyerarşisinde sevgi, kişinin insanlığının yüce geliştirici ajanı olarak durur. Bu nedenle, sevgi öğretimi tüm çocukluk müfredatının temelini oluşturmalıdır. Diğer tüm konular bu tür öğretimden doğal olarak gelişmelidir.” Ashley Montagu “Bir toplumun asıl ruhunu en iyi gösteren şey o toplumda çocuklara nasıl davranıldığıdır.” Nelson Mandela,
Güçlü sorular karşımızdakinin iç dünyasını paylaşmaya teşvik eder ve samimi bir sohbet ortamı oluşturur.
Akıp giden zaman içerisinde kimileri sahne-i ömürde rollerini sürdürürken kimileri de sahneden birer birer çekiliyor. Dün, bu yalan dünyayı terk edenlerden biri de Hasankaleli gazeteci Ekrem Bakırcı oldu.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muz en az bin yıldan beri Anadolu’muzun Türkleşmesinde büyük rol oynamış, büyük fikir ve ilim adamları büyük şairler ve liderler yetiştirmiştir. Bunları genç nesillere tanıtmak boynumuzun borcudur.
O sabah erkenden kalkmadı! Uyandığında neredeyse öğlen olmuş, güneş çoktan en sıcak saatine ulaşmıştı… Miskin, miskin gerindi…