Kış mevsiminin en güzel hediyesidir Kar… Rengi masumiyeti çağrıştırır. Yağdıkça yağar, bembeyaz örtüsüyle yeryüzünü kaplar, erimesiyle toprağa bereket katar. Çiftçinin en büyük dostu, insanlığın su ihtiyacını karşılayan en önemli kaynaktır.
“Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zira onlar size benzeyeceklerdir! Kendinizi terbiye edin. “Dünyada bir tane dahi çocuk mutsuz olduğu sürece, büyük icatlar ve ilerlemeler hiçtir.” İnsanlığın her dönemlerinde “ doğruluk, iyilik, güzellik, adalet, yardımseverlik, erdemlik” yaşamın bir gereği olarak kabul edilip savunulmuştur. “Yalan söylemek, çalmak, öldürmek, ikiyüzlülük, saldırganlık, dolandırıcılık vb.” ise genelde istenmedik davranışlar olarak benimsenmiştir.
Rab'bimiz, "ey habibim, seni yaratmayacak olsaydım, alemleri yaratır mıydım" buyurmuş. "Ben Seni alemlere rahmet olarak yarattım". "Ben Seni güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderdim" buyurmuştur.
Zengin ve nüktedan bir zattan, yeni Müslüman olmuş bir gayrimüslim için yardım istemişler. Ağa da, o zamanın en değerli parası olan ve “El-Gâzi” olarak anılan iki altın vererek yardımda bulunmuş. Fakat arkasından bir nükte savurmadan edememiş:
Türk medeniyeti Orta Asya’da kurulmuş ve akınlarla yeryüzüne yayılmıştır. Tabiatla mücadele ve müspet ilim Türk medeniyetinin temel kavramlarıdır. Bin yıllık Türk tarihi, Türk medeniyeti bu kavramlar üzerinde kurulmuştur.
Ender yaşanan, bir hafta kadar süren şiddetli soğuk ve karlı bir “zemheri” ayını geride bırakmak üzereyiz. Bu ayın başlamasına paralel olarak İran’ın vanaları kısması sonucu ciddi bir doğalgaz sorunuyla karşı karşıya kaldık. Verilen gazın kısılacağının açıklanması başta otomotiv olmak üzere organize sanayi bölgelerinde ihracata yönelik üretim yapan birçok firmayı zor durumda bıraktı. Yaptıkları dış bağlantıları ellerinde olmayan nedenlerden ötürü yerine getiremeyecek olmaları muhatapları için kabul edilir bir mazeret sayılmayacağından oluşan krizi aşmaları kolay olmayacak, sanayi bölgelerimizde maalesef milyarlarca liraya ulaşacak zararlar yaşanacaktır.
Bugünlerde her alanda özellikle ailelerde sohbet iyice azaldı. Güçlü sorularla başlayan sohbetlere hayatımızdan silindi. Aile sohbetlerinin uzun sürmemesinin sebebi, sürekli konuşuyor fakat yeterince soru sormuyor oluşumuzdur. Özellikle keşfeden, yakınlık kuran, dostane ilişkileri geliştiren güçlü sorulara hasret kaldık.
Türk Tarih kurumunca basılan ve İdris Yücel’in ‘’Anadolu’da Amerikan Misyonerliği ve Misyon Hastaneleri’’ isimli kitap böyle bir yazıyı yazmamın sebebidir. Osmanlı devletinin son yüzyılındaki misyonerlik faaliyetleri bu coğrafyada dün ve bugün yaşananların arka planını daha iyi anlamamızı sağlar.
Dr. Ali Kurt’la uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz, meslekî yakınlığımız, aynı fikir çevrelerinde bulunmamız, Erzurum tarihi ve kültürü için hassasiyet taşımamız, babalarımızın arkadaş olması, komşuluk yapmamız, benzer kültür ırmaklarından beslenmemiz gibi oldukça çok ortak yönümüz vardı.
Türk Milleti Orta Asya’dan Anadolu’ya geldikten sonra Hıristiyan milletlerin fitnesi durmamış ve günümüze kadar devam etmiştir. Haçlı seferleri, yüzyıl savaşları hep Müslüman Türk Milletinin üzerine yapılmıştır.
Kendi mutluluğunuz için paylaşılan anlam yaratın. Çünkü başardığınız şeyi tekrarlamanız sonuçlar herkes için değerli ve anlamlı ise mümkündür.
Evet, aziz okuyucularım sağcılık nedir? Hangi değerleri barındırmaktadır ve insanı insanlıktan çıkaran daha doğrusu insanı hangi tehlikeli vasıflardan arındırmak istemektedir?
Kim ne derse desin, artık, bir değişim, dönüşüm süreci başlamıştır ülkemde. Artık yaşatılan çelişkilerin ortaya koyduğu yeni gerçekler var. Çevrenize bir bakın, aynı fikre mensup insanların nasıl ayrıştırıldığını görürsünüz. Nasıl bir bölünme ve çeşitlenme ile birbirilerine düşman kamplara ayrıldıklarını da…
Bir ülkenin ürün, hizmet ve bilgi üretim gücünün büyütülmesinde, kar amacı güden ya da gütmeyen bütün kuruluşların, vazgeçilmez bir yerleri vardır. Kuruluşları güçlü olmayan toplumların, ekonomilerinin güçlü olması mümkün değildir. Su kaynaklarından yoksun, toprakların çoraklaşması gibi, kuruluşlardan yoksun ekonomiler, üretim güçlerini yitirerek yoksullaşırlar. Bu yüzden son yüzyıllarda, özel ya da kamu bütün kuruluşlar, toplumların can damarları olmuşlardır.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, “her nefis ölümü tadacaktır”. Her canlı gibi bizler de, bu gerçekle karşı karşıya kalacağız. Yine çok iyi biliyoruz ki, ölümün yeri, şekli ve zamanı konusunda biz aciz durumdayız. Allah’tan başka hiç kimse bu konuda bilgi sahibi değil. Üstelik, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, hemen ölecekmiş gibi de ahiret için çaba sarf etmemiz gerektiğini de çok iyi biliyoruz.
Hukukçu, Millet Partisi Genel Başkanı Aykut Edibali’nin vefatı dolayısıyla Yeniden Milli Mücadele Hareketi de gündeme geldi. Ankara’dan Gazeteci dostum Fehmi Çalmuk aradı Bbntürk Televizyonundaki Politik Adam Programına davet etti. Prof. Dr. Anıl Çeçen hocam ve meslektaşımız Emre Aygen’den sonra ben konuştum. Program yapımcısı arkadaşım Fehmi Çalmuk’a “Biliyorsun ben MTTB orjinliyim (1967). Mücadele Birliği’yle bir alakam yok. Öyle ki birbirimize karşı hiç de öyle sempatik bakmaz, rakip firmalar gibiydik. Hatta Mücadele Birliği, Cağaloğlu’ndaki MTTB binasının tam karşısındaki binaya taşınınca bu rekabet daha da büyüdü. Bardağı taşıran son damla oldu. Oysa bugün çoğu dostum, yakınım. Ben ne anlatayım?” dedim.
Sevgili öğrencilerimiz iki haftalık yarıyıl tatiline mutlulukla girdiler. Bu sevincin tatil boyunca da devam etmesi gerekir. O yüzden anne babalara büyük sorumluluk düşmektedir. Çocuklarına zaman ayırmalı, uygun etkinliklere katılmalarına fırsat verilerek eğlenmeleri ve dinlenmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca çocuklarda baş gösteren salgın hastalıklara karşı da koruyucu, dikkatli ve duyarlı olmalıdırlar.
(DERDİMİZ TÜRKÇE) İddia: Obalarda konuşulan Türkçeyi, yazı dilinde işlekleştirmişiz; hepsi bu! Dolayısıyla bir devrimden söz etmek doğru değildir. “ Alfabe Devrimi ” vardır; Arap alfabesinden (elifbasından) Latin'lerindekine geçmişiz. Bu yüzden sözü edilen dönemi “ özleştirme süreci ” olarak ele almak daha doğru olacaktır. Özleştirme sürecinde bulunan dilcilerde büyük bir buşku (heyecan) vardı. Bu buşku da bir sevgilinin gözünün kör olması gibi, var olan yanlışları bile görmeyecek denli kör etmiştir dilcilerimizi. Gönül isterdi daha özenli davransınlar, ancak ne yazık ki bu yanlış durumları da kabul etmemiz gerekiyor. “ Tarihî ” yerine “ tarihsel ” demek büsbütün yanlış bir tutumdur. “ Dilimize zarar veren bunlar değil mi ?” diye soruyorsunuz; evet bu gibi tutumlar zarar vermiştir.
Dilin millî kültürün oluşumundaki yerini ve rolünü konuyla ilgilenen herkes bilir. Millî birliğini güçlendirmek toplumu içten içe sinsice kemirebilecek, ortak duyguların düşüncelerin kültürel değerlerin oluşmasını engelleyebilecek dil sorunlarının önlenmesi modernleşme döneminde rasyonel devlet yönetimlerinin birinci gündem maddesi olagelmiştir. Buna karşılık mozaik yapılanmalar olan yani egemen oldukları coğrafi alan içerisinde en fazla konuşulan dilin yanında farklı dillerin de konuşulduğu imparatorluklarda konuya farklı açılardan bakılmıştır.
Soğuğun zirve yaptığı günlerdeyiz. Isınmanın bir hayli külfetli olduğu şehrimizde bu havalarda sıcak bir yuvada yaşamak büyük bir bahtiyarlıktır.