İddia: Dileğimiz; başka diller ile anadilimizin birbirinden ayrı tutulması, ikisi arasına çizgi çekilmesidir. Anadilimizi kullanırken de, duruluktan yana olunmasıdır. Böyle yapmasak, aşırıcı oluruz. Aşırılık karşıtını doğurur, sonra da onu besler. Türkçe karşıtlığını doğurmak için, art amaçlı olmak gerek. Oysa biz dilimizi seviyoruz.
Donbass bölgesinde Rusya yanlısı ayrılıkçıların kurduğu Donetsk ve Lubanski cumhuriyetlerini tanıma kararının işgalin ilk adımı olduğu belliydi. Rusya 2008’de Gürcistan’da, 2014’de Kırım’da benzer adımları atarak Güney Osetya, Abhazya ve Kırım’ı ilhak etmişti. Ancak bu defaki hedefi sadece Ukrayna sınırları içerisindeki iki bölge değil, uluslararası hukuk bağlamında 600 bin kilometre kare toprağı, kırk milyonluk nüfusu bulunan büyük bir ülkenin tamamıydı. Çünkü Putin’e göre Ukrayna Rusya’nın bir parçasıdır, Bolşeviklerin ve Lenin’in yanlış tercihleri sonucu yapay bir devlet olarak kurulmuştur, egemenlik hakkına sahip değildir: “Ukrayna bizim için sadece komşumuz değil, aynı zamanda tarihsel akrabamız, kültürel ve dinen Slav ve Ortodoks yakınımız. Ukrayna tarihimizin bir parçası, Osmanlı saldırılarına karşı onları biz koruduk, doğusu eski Rus toprağıdır.” Putin bu konuşmasının ardından Donetsk ve Lubanski cumhuriyetlerini tanıdığını açıklayarak ordusuna “barışı korumak operasyonu ” adı altında Donbass bölgesine girme emrini verdi.
Ahilik Anadolu insanının yüzyıllar önce, kaliteli ürün ve hizmet üretmeyi teşvik etmek amacıyla, üreticilerin kurup geliştirdiği bir kurumdur. Ahiler hayat ve güç kaynağı şehirlerde, değişik alanlarda üretimi geliştirmek için, üreticiler arasında dayanışmaya ve yardımlaşmayı sağlayan öncülerdir. Onlar üreticiyle birlikte, tüketicinin haklarını koruyan, iyilikleri özendiren, kötülükleri önleyen, dönemlerinin başarılı sivil toplum kuruluşlarıdır.Ahilik Anadolu insanının yüzyıllar önce, kaliteli ürün ve hizmet üretmeyi teşvik etmek amacıyla, üreticilerin kurup geliştirdiği bir kurumdur. Ahiler hayat ve güç kaynağı şehirlerde, değişik alanlarda üretimi geliştirmek için, üreticiler arasında dayanışmaya ve yardımlaşmayı sağlayan öncülerdir. Onlar üreticiyle birlikte, tüketicinin haklarını koruyan, iyilikleri özendiren, kötülükleri önleyen, dönemlerinin başarılı sivil toplum kuruluşlarıdır.
Mekkeli müşrikler, Kabe'nin çevresinde dahi Efendimiz'e taarruz etmekten geri durmuyorlardı. Bir keresinde böyle bir hücum, Efendimiz'e çok bağlı olan sahabe, Haris İbn-i Ebi Hale'nin çok ağrına gitmiş, Efendimiz'i canı pahasına korumak için, bütün gücüyle müşriklerin üzerine atılmıştır. Ancak çok sayıda müşrikin kılıç darbeleriyle yere serilmiş ve inandığı İslam dini uğruna şehit olmuştur.
Pek çoğunuz rahmetli Galip Erdem ağabeyi tanırsınız. Belki “teorilerini” bilmeyeniniz de vardır.
Dr. İbrahim Doğan “Akıldan Kaleme” adıyla yayınladığı hatıratında sadece yaşadıklarını değil ülkücü-milliyetçi hareketin dününü ve bu gününü anlatıyor; ömrünün altmış yılını gecesiyle gündüzüyle adarcasına içerisinde geçirdiği bu hareketle ilgili fazla bilinmeyen birçok olaya, bildiklerinin tamamını anlatmasa da ışık tutuyor. Böylelikle bu konularda araştırma yapmak, yazı yazmak, daha da önemlisi dünü öğrenmek isteyenlere olayları bizzat yaşamış bir insan olarak yararlanacakları bir imkân sunuyor. Özellikle arka kapak yazısında ifade ettiği gibi “dünü hatırlamayan, hatta hiç bilmeyen nesillere” bu uğurda hangi bedellerin ödendiğini, nelere katlanıldığını anlatarak “dünü hatırlatmak, düşünme fırsatı” vermek istiyor.
Bir tahliye işi, mahkemesi İstanbul Sulh Hukuk, davacısı genç bir hanım, ticaret yüksek okulunu bitirmiş, bizzat çalıştırmak için lokantanın tahliyesini istemiş, davalı ihtiyacı yok, tecrübesiz olduğu için lokanta işletemez der.
Aralık 2019 yılında Çin’de başlayıp kısa sürede tüm dünyayı etkileyen bu salgın hastalığı ikinci yılını doldurmuştur. Bu güne kadar ü lkemizde 10 milyon insan bu hastalığa yakalan mış ve 85 bini ölümle sonuçlan mıştır. Dü nyada ise 250 milyon insanın bu hastalığa yakalan dığı ve bunların 5 milyon unun ö lümle sonuçlandığı bilinmektedir.
Kendi isteğimizle gelmediğimiz bu dünyada, her birimize takdir edilmiş bir parkur üzerinde düşe kalka finale doğru koşuyoruz.
Mıknatıs insanlar, başkalarını cezbederler, övgü beklemeksizin etraftakilere yardım ederler, samimi ve tutarlıdırlar. Sahte ve ikiyüzlü insanların yanında kendinizi gergin ve rahatsız hissedersiniz. Mıknatıs insanların yanında ise rahatlarsınız. Bu insanlar, karşılarındakini rahatlatacak şekilde güven duygusu yaratırlar.
Her nesil, yeni yetişen nesil için tenkitlerde ve şikayetlerde bulunur. Onların birçok eksiklerinden bahseder. Tarih boyunca da bu böyle olagelmiştir. Kendi çocukluk dönemleriyle bugünkü çocukları mukayese eder dururlar. Ama bir gerçek var ki, o hiç değişmez. Çile ve yokluk çeken, göç yaşayan nesiller; daha dayanıklı, dinamik, mücadeleci ve atak olmuşlardır. Rahatlık, her yaş grubu içinde bir beladır. İnsanı durağanlaştırır, pasif ve çekingen bir atmosfere sokar.
“Çocukların nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır .” Joseph Jouberth Son zamanlarda okullarda bazı öğretmenler tarafından öğrencilere şiddet uygulandığına dair haberler çıkmaya başladı. Bazı öğretmenlerin öğrencilere hakaret ettiğini, aşağıladığını, tehdit ettiğini hatta dövdüğünü, çekilen cep telefonlarından izledik.
Efendimiz'e Peygamberlik geldikten sonra üç yıl gizliden yürütülen dinimizi tebliğ ve yayma çalışmaları, yeni gelen vahiylerle aşikare yapılmaya başlanmıştı. Efendimiz en yakınlarından başlayarak, Mekkelileri gruplar halinde toplayarak, Yüce dinimize davet ediyordu.
Ulu Hakan Abdülhamit Han, vefatının 104. Sene-i devriyesinde rahmet ve dualar ile yad ediliyor. Dağılmakta ve yıkılmakta olan imparatorluğu harap olmaktan kurtaran ve Osmanlı tarihinin devamlılık göstermesinde büyük bir pay sahibi olan Abdülhamit Han, Ülkemizdeki vesayet odaklarının temsilcileri tarafından uzun yıllar boyunca itibar suikastına maruz kalmıştır.
Geçtiğimiz hafta içinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ünlü bir iş adamı failleri aranan bir cinayete kurban gitti. Cinayet haberi duyulduğunda Türkiye’de yayın yapan bir televizyon kanalında bu haber Kıbrıs Türk tarihine adını şanla, şerefle yazdırmış, Kıbrıs Türk’ünün adadaki varoluş mücadelesine önderlik eden bir teşkilatla irtibatlandırılmak istenmiştir!
Kahraman Koç anlatıyor; Bir gün öğleden sonra odamda çalışırken bir zat geldi. Kahraman beyi arıyorum dedi.
Ülkemizin tarihi ve doğal zenginliği olan önemli şehirlerinden biri de Erzurum'dur.
Dünyada bütün ülkelerde boyutları kestirilemeyen, bir ekonomik ve bir kültürel dönüşüm yaşanmaktadır. Ticaret kültürüyle yoğurulan Müslümanlar, İslam'ın çalkantılı yıllarında olduğu gibi, yeniden dünyanın dört bir yanına dağılarak, bütün ülkelerde geçmiş yüzyıllarda görülmeyen, bir canlılığa yol açıyorlar. Onlar her zaman, Thomas Jefferson gibi,” Tüccarların vatanı yoktur” demişlerdir. Yirmi birinci yüzyılda dünya, İslam'ın ilk yıllarının dürüstlük anıtı Müslümanları bekliyor.
Anlaşılmış kişi olumlu duygular, anlaşılmamış kişi öfke hisseder. Anlaşılmış kişi empati duygusu hissettiği için kendisini dinleyene yakın hisseder.