Hulki Bey ve karısı Necmiye Hanım kiralık ev ararken çok yorul muşlar. Tam vazgeçecekleri sırada çıkmaz sokaktaki havuz evini fark etmişler.
Her insanda mutlaka kaygı duygusu vardır ve olmalıdır da. Sıfır kaygı, sorumsuzluk, ilgisizlik ve vurdumduymazlığa işaret eder. Aşırı ve kontrol edilemeyen kaygı ise,
Pakistan bu yıl aşırı yağan muson yağmurları sebebiyle yine sel felaketi yaşamıştır. Benzeri bir felaketi 2010 yılında da yaşamış ve o sebeple bir yardım faaliyeti için oraya gitmiştim. Sel 220 milyonluk Pakistan’da 33 milyon kişiyi etkilemiş, 1400 ölüm, 12.500 kişi yaralanma ile 2 milyona yakın nüfusun etkilendiği söylenmektedir. Bu felaket sebebiyle 2011 de yazdığım yazıyı yeniden paylaşmak istedim.
Sabah kahvaltısında Mustafa Kemal Paşa kat’i konuşmuştu: - Bugün İzmir’e gireceğiz. Halide Edip o muhalif ve aksi tavrını gene takınmıştı: - Bir zafer alayında gitmek istemem, teşekkür ederim. Ben sonra yalnız başıma gelirim.
Yunanistan’ın, bağımsızlığını kazandığı 1827 yılından bu yana, kısa süren az sayıdaki ara dönemler hariç Türkiye politikası daima düşmanca olmuştur. Bunun bazı siyasal gerekçelerinin yanında hamasi duygularla beslenen ideolojik nedenleri de var. Siyasi görüş ve düşünceleri farklı da olsa Yunan halkının çoğunluğu iki yüz yıldır Pan-Helenizm ütopyasını benimsemiştir.
Bugünkü masalımız Mutluluk ormanının yakınındaki Şenlik Köyünde geçiyor. Şenlik köyünde yaşayan ailelerden birinin oğlunun adı Kara boncukmuş. Çok çalışır arkadaşları ile iyi geçinirmiş. Eğlenceli neşeli bir çocukmuş.
" CEO’nun Şirket Performansına Etkisi Var mı Yok mu? " (https://bit.ly/3Rtr4pQ) başlıklı gönderimizde Markus A. Fitza'nın "var" diyenlere karşı çıktığı çalışmalarından bahsetmiştik. Yaptığı modelleme ve istatistik hesaplama yöntemine göre COE'nun ortalama etkisi şans etkisinden, yani rastlantısallıktan ayırt edilemiyordu.
Kıbrıs söz konusu edildiğinde, konuya en duyarlı olanımızdan, en duyarsız olanımıza kadar hepimiz dikkat kesilir, neden bahsedildiğini anlamaya çalışırız. Çünkü ata yadigârımız bu ada bizlere emanet edilmiş vatan toprağımızdır.
Kur’ân-ı Kerîm’den derlenen insan hakları ile alâkalı hususların, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannâmesi’nden daha geniş ve kapsayıcı olduğu biliniyor. Üstelik Kur’ân-ı Kerîm 600’lü yıllarda insanlığa armağan edilmiştir. İnsan Hakları Evrensel Cihanşümul Beyannâmesi ise 10 Aralık 1948’de kabul edildi. Aradan geçen 1300 yıla rağmen insanlığa, Ku’ân kadar imkân sağlayamamıştır.
“ Çocuklar eleştirilmekten, azarlanmaktan değil, kendilerine güzel örnek olunmasından etkilenirler.” Thiersch
Sabah sessizliğini bozan martı sesi vapur düdüğü Boğazda şıpırtılar var birde ezan sesi İstanbul uykuda küçük bir çocuk gibi Yorgun sakin telaşsız
İsmail Kahraman’ın şehirlerin kurtuluş günlerinin kutlanmasını eleştiren sözleri, özellikle “İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül kim demiş? Ne münasebet, Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarını birkaç misli aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki.” demesi, bu tarz kutlamaların “ben esirdim, köleydim, esaretim bitti diye ikrarda bulunmaktır, bu küçüklük kompleksi verir” ifadesi büyük tepki topladı.
1914-1918 yılları arasındaki Birinci Dünya Savaşı’nın neticelerinden rahatsız olan Almanya, 1 Eylül 1939'da Polonya'yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı. Polonya, Ruslarla Almanya arasında paylaşıldı ve târih sahnesinden silindi. İngiltere ve Fransa savaşa katıldı.
Annemin vefat yıl dönümün de Ana vekili büyük ablam ailemizin çınarı Kandaz ve Şerefoğlu ailelerinin canlı şahidi Safiye Ablamı ziyaret edip hayır duasını alıp Vefatının üçüncü yılın da Emine anamın hasretini gidermeye çalıştım.
Mutluluk Ormanında yaşayan Köstebek Nuri ile komşusu Kırk ayak Nazlı birbirlerinden hiç hoşlanmazlar hoşlanmazlarmış.
1950’li ve 1960’lı yıllarda Kocaeli’mizin köylerindeki çocuklarla ilgili yaşantılardan bahsetmek istiyorum.
Rabbimizin insanoğluna bahşettiği en değerli yeteneklerden birisi de, düşünme yeteneğidir. Hayal kurmak ve karar vermek eylemlerinin başlangıç havuzu düşünmedir. Zira feylesof DESCARTES "düşünüyorum, öyleyse varım" diye boşuna dememiştir. Düşünme yeteneğini kaybedenler, deli sınıfına girerler ve temyiz yetenekleri yok kabul edilir. Allah korusun...
İşte büyük şâîrimizin düşmanlarımızı çıldırtan o yazısı… Yahya Kemal’e Millî Mücâdele esnasında bir tek satır bile yazmadı diyerek iftira edenlerin suratına fırlatılacak yazılarından birisi. Bir Millî Mücâdele Destanı olan “Eğil Dağlar” adını taşıyan kitapta toplanan 88 müstakil yazıdan, Mustafa Kemal Paşa’nın okuduktan sonra kesip kesip sakladığı yazılardan sadece birisi…
Ekonominin üretim boyutundan daha çok, finans boyutuna ağırlık verenler, bütün ülkelerin ekonomilerinde depreme benzer sarsıntılara yol açarlar. Çalışma alanı dışı, faiz gelirlerini amaç, ürün, hizmet ve bilgi üretiminden gelir sağlamayı araç gören, bütün kuruluşlarda tehlike çanları sürekli çalar. Dünyadaki finansal bunalımlar, değişik alanda üretim yapan kuruluşları, şimdiye kadar bildikleri doğruları unutmaya zorlamaktadır.