Allah onu Peygamberlik denilen en yüksek makama lâyık gördü. Babasını, annesini, dedesini çok küçük yaşta kaybetti. Amcası Ebu Talib’in himayesinde büyüdü. Çevresi O’na “El- Emin” vasfını lâyık görmüştü. Peygamberliğine inansın, inanmasın günümüzün insanının O’nun bir tavrına, vahiy meleğinin geldiği andaki haline çok dikkat etmesi lâzımdır.
Binlerce yıllık tarihi geçmişi Osmanlı devletine başkentlik yapan doğal güzellikler ve tarihi eserleri ile Bursa Türk Devletleri teşkilatı tarafından 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilmesi etkinliklerine Türksoy’un daveti ile katılıp belgesel çekimi yaptım. Tarih boyu Bursa, kültür sanat adamları şairler ve yazarlara ilham kaynağı olmuştur.
Tanzimat Edebiyatının II. Nesli arasında yer alan Türk edebiyatında "Şair-i Azam" ünvanını alan şair ve tiyatro yazarı, Makber Şairi Abdülhak Hâmit Tarhan 12 Nisan 1937 tarihinde vefat etmiştir. Bugün aramızdan ayrılışının 85. Yılında rahmet ve minnetle andığımız Hâmit, Türk şiirinde gerek biçim ve gerek içerik yönünden ihtilal düzeyinde yenilikler yapmış, modern Türk şiirinin ilk örneklerini vermiştir. 85. ölüm yıldönümünde Hâmit’in üzerinde pek durulmayan vatan ve millet sevgisi ile milliyetçilik duygusu üzerinde durmak istiyorum.
Hasan Basri Erk İslam tarihinde ilk adliye daireleri Hz. Ömer zamanında kurulmuştur. Hz. Ömer, adliye hizmetini diğer yönetim hizmetlerinden ayırt etmiştir. Bağımsız yargı kurumları kurmuş ve bunlara yine bağımsız yargıçlar atamıştır. Dünya tarihinde hiçbir devlette adliye işleri bu kadar kolaylıkla diğer vazifelerden ayrılarak müstakil bir hale getirilmemiştir. Bu şeref yalnız Hz. Ömer’e nasip olmuştur.
Başarılı kişiler, hayatlarında uyum sağlamayı, ayarlama yapmayı ve gerektiğinde olumlu yönde değişmeyi çok iyi becerirler. Bu kimseler yeni bilgiler ışığında planlarını değiştirebilirler.
“Ramazan bereket ayıdır. Allah-ü Teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! “[ Taberani]
Her insan için bazı sembol kavram ve kişiler vardır. Türk milliyetçileri için sembol kişiler halkasının başına OĞUZ KAĞAN’ı koyarsak, sonuna da ALPARSLAN TÜRKEŞ’i koymamız hakkaniyet gereğidir.
Nogaylar bir millet, bir ırk, bir kabile veya Oğuzların 24 boyundan biri değildir. Onların Türk ırkına, Türk kültürüne ve İslâm dinine mensup olduklarında şüphe yoktur. Bazı târihçilerin iddia ettikleri gibi; Nogaylar, Moğol asıllı değildir. Kırım Türkleri gibi, ataları Moğol idaresinde yaşamış ve zamanla Moğolları da Türkleştirmiş olan Türkistan kökenli Türklerdir. Topluluğun adının, Altın Orda Devleti komutanlarından Emir Nogay ’dan geldiği bilgisi, genel kabul görmüştür. Farklı bilgilere de rastlanmaktadır.
Dört yıldır hızlı bir yükselme seyri izleyen enflasyona bağlı olarak kağıt ve baskı fiyatlarının artmasına rağmen piyasada farklı yayınevlerinin çıkardığı çok sayıda kitap bulunuyorsa, bunlar yayınlanıyor, alınıyor ve okunuyorsa bu durum fikir ve düşünce hayatımızda hala sağlam bir damarın olduğu anlamına geliyor. Masamın üzerinde bulunan kitaplar arasında Şerafettin Yılmaz’ın başkanı olduğu Vakfın yayımladığı kitapları ayrı bir yazı konusu yapmak istiyorum. Çünkü on iki cilt halinde yayımlanan bu kitapların gerek konuları gerekse yazarları özenle seçilmişler; Vakıf, Kültür Bakanlığı'nın ve milli hassasiyete sahip bazı işadamlarımızın desteğiyle cumhuriyetimizin yüzüncü yılı vesilesiyle milli kültürümüz, tarihimiz ve düşünce hayatımız açısından çok yararlı bir hizmet yapmış oluyor. Diğer kitaplar ise şiir, hikaye, roman ve yakın tarihimizle ilgili değişik konuları içeriyor.
Dünyanın bütün ülkelerinde, savaş ve barış, özgürlük ve eşitlik, geniş kapsamlı düşünen aydınların yaptıkları, tartışmaların ana konularını oluştururlar. Özgürlüklerin alanını daraltan otokratik yönetimlerde, barışın güvercinlerinden daha çok, savaşın şahinleri güç kazanırlar. Ülkelerde otokratik yönetimler çatışmaları, demokratik yönetimler uzlaşmaları büyüterek, ömürlerini uzatmaya çalışırlar. Biri savaşa önem verirken, biri barışa önem verir.
Öğretmen emeklisi Rıfat Bey, şehrin en kalabalık caddelerinin birinde yürüyordu. Yanından ortaokul talebesi olduklarını tahmin ettiği, okul formalı üç kız çocuğu yürüyorlardı. - Evlatlarım bana biraz zaman ayırabilir misiniz?
Anadolu coğrafyasında Ramazan ve oruç denildiği zaman ilk akla gelen şehir Erzurum’dur! Oruç tutan şehir olarak da bilinen Dadaşlar diyarında Ramazan ayı şehrin her köşesinde hissedilir ve yaşanır.
Kocaelimizin köylerinde, geçmişte sonbahar ve kış günlerinin misafirliği çok canlı ve bir o kadar da önemliydi.
Tarih sayfaları yaşanan tüm gerçekleri bünyesinde saklayan en değerli hazinedir. Kimi zaman yaşanan gerçekleri yok sayan, çarpıtan odaklar; tarihe emanet edilen o gerçeklerin belgeleriyle, tanıklarıyla karşılaştıklarında: ‘’Ben bunun böyle olduğunu bilmiyordum!’’ diyerek anlattıkları yalanlardan sıyrılmaya çalışırlar!
20 Ocak 2022’de İskoçya’ya oğlumun yanına gittim. Orada iki buçuk ay kaldım. İskoçya’da güzellikler gördüm, kurallar ülkesi İskoçya’nın caddeleri, sokakları, ormanları, dereleri ve kuş sesleri arasında 76 gün yaşadım. Korna sesi duymadım, yağmurlu yollarda su birikintisi görmedim. Yüksek binalara, betonlaşmaya rastlamadım. Evler dubleks arkada önde bahçeler kısacası harikalar diyarı.
Günümüzde kurumların faaliyetlerini sürdürebilmeleri, içinde bulunduğumuz ekonomik ve politik koşullar nedeniyle yeterince zor olmakla birlikte, beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan krizler, kurumların sürdürülebilir başarılarını, hatta kimi zaman varlıklarını tehlikeye sokabilmektedir.
Peşinden koştuğumuz her amacın arkasında bir değer veya değerler dizisi vardır. Belli bir amacın peşinden gitmemizin sebebi benimsediğimiz değerlerdir. Eğer amaçlarımızdan biri, çocuklarımıza iyi bir eğitim sağlamaksa bunun sebebi, hem çocuklarımıza hem de iyi bir eğitimin yararına değer vermemizdir. Değerlerimiz amaçlarımızı belirler.
Biz o güzel çocukluk hatırâlarımızı turunculu sarılı kadife çiçeklerinin, kasımpatıların, beyaz sabun çiçeklerinin açtığı; başları dimdik göğe uzanan kavak ağacı yapraklarının sonbahar rüzgârında titreyerek en güzel nağmelerini bize dinlettiği; kayısı ve dutların ağaçlarından yerlere dökülerek sel sebil olduğu o güzel evin bahçesine gömdük. Şâyet bir gün yolunuz oralara düşerse ayağınızla toprağı rastgele kazıdığınızda bizim hatıralarımızı görürseniz bilin ki çocukluk şarkılarını kurtarmanızın zamanı gelmiş demektir...
Bir gün Hoca, evinin penceresinde düşünceli bir halde otururken sokaktan bir cenaze geçiyormuş. Cenazenin arkasında yakınları: - Ah, sen göçtün artık, o gittiğin karanlık, kimsesiz yerde ışığın yok, yiyeceğin yok, giyeceğin yok, soranın yok … Diye feryat edip ağlayanları duyunca, Hoca hanımına seslenmiş:
Benim yaş grubu ülküdaşlarım, gönüldaşlarım, dostlarım, sınıf arkadaşlarım bir bir vuslata eriyor. Son olarak da Doğu Türkistan’ın Sürgündeki Hükumetinin Cumhurbaşkanı Vekili meslektaşım, idealizm sahibi dava adamı bir kahraman Hızırbek Gayretullah (06 Nisan 2022 Perşembe günü) hakka yürüdü. Mekânı cennet olsun. Epeyi süredir tedavi görüyordu. Havası iyi geldiği için Manyas’ta da evi vardı. Kuş Cenneti bölgesi Hızırbek Gayretullah’a faydalı oluyordu. Yıllar sonra Manyas’ta iken birkaç defa telefonla görüştüm. Hasbihal ettik. Çok mutlu oldu. Bana kitaplarını imzalayarak gönderdi.