Genç çocuk öğretmeninin de ısrarıyla İstanbul’a eczacılık okumaya gelir. Sirkeci’de bir otel bulur aylığı 100 lira, fakat çok para. Bir yandan okumaya çalışır bir yandan masraflarını karşılamaya.
Mustafa Kemal’in 19 MAYIS 1919’da Samsun’a çıkması Türk tarihinin seyrini değiştiren stratejik, politik ve askeri bir hamledir.
Mustafa Kemal’in, Samsun’a ayak basıp, özgürlüğe giden yoldaki karanlıkları aydınlatmak üzere yaktığı meş’alenin üzerinden 103 yıl geçmiş bulunmaktadır.
‘’ Ey Bayrak; uğruna veremediğimiz canı, gölgende yaşatmaya hakkımız yok…’’ Tarih 13 Kasım 1918; yer, İstanbul Haydarpaşa iskelesi… Sarayburnu önlerinden İstanbul limanına doğru ağır, ağır ilerleyen düşman zırhlılarını izleyen şahin bakışlı bir çift mavi göz…
Hayatın tümsekleri ve çukurlarından geçerken aşırı sarsıntılara uğramamak için psişik darbe emicilere yani amortisörlere ihtiyaç duyarız. Şu söz bana göre iyi bir amortisördür: “Hiçbir şey göründüğü kadar iyi veya göründüğü kadar kötü değildir.”
Sevgili okurlarım son zamanlarda Ziya Paşayı okumaya başladım. Her gün Ziya Paşa’dan biraz okumasam rahat edemiyorum. Onun içinde yazımın başlığını Ziya Paşa ve ben olarak yazmak zorunda kaldım.
Babam daha doğmadan babası ona dört başı mâmur bir gurbet sipâriş vermiş. Ondan bize, bizden de sonrakilere bu hep böyle sürer gider... Gurbet küf kokar otel odalarında, güneş hiç doğmasın dediğim, hiç olmasını istemediğim sabahlardır. Oradan oraya koşturarak
Geleceğinizi elinizdekilere göre tasarlıyorsanız eskinin bir kopyasına, hayallerinize göre tasarlıyorsanız gerçek bir geleceğe sahip olacaksınız demektir.
Kimilerine göre 4000, kimilerine göre 40.000 yıldır târih sahnesinde bulunan Türkler Milâttan Önce Aral Gölü, Altay Dağları ve Tanrı Dağları arasında kalan, Balkaş Gölü’nü içine alan üçgen şeklindeki geniş bir coğrafyada yaşıyorlardı. M.Ö. Birinci asırdan itibâren, çeşitli sebeplerle göç ederek önce Uluğ Türkistan’a, sonra da Asya kıtasının dışına yayılmaya başladılar.
Bir şair düşünün hem 19, hem 20. asrı yaşamış, hem mesleğinde en ilerde, hem üniversitede hoca, hem İstiklal Savaşı Kahramanı, hem isyanı bastıran bir kanaat önderi, hem TBMM kurucu milletvekili, hem beklentisiz bir edip; hem çocuklarına merde bile muhtaç olmasın diye bir doğu, bir batı dilini öğreten muallim; hem dostluğu ve arkadaşlığı örnek bir yoldaş, hem sivil toplumun kılavuzu, hem yaşamayı değil yaşatmayı gaye edinmiş bir ruh mimarı; hem taassuba, hem hurafeye ve hem cehalete karşı isyan etmiş bir alim, hem fedakar ve hem ufuk sahibi bir aydın.
14 Mayıs 1950’de yapılan milletvekili seçimleri siyasi tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biridir; 27 yıllık CHP iktidarının devrilmesi, DP’nin iktidara gelmesi yani iktidarın halkın oylarıyla değişmesi sadece kendi tarihimiz açısından değil tüm Türk ve İslâm dünyası için de bir “ilk” tir, demokrasinin zaferidir. Bunun ülkemizde gerçekleşmiş olması rastlantı değildir. Çünkü halkın iradesine dayanan anayasal düzen ve hukuk devleti konularında, 1876’daki Kanun-i Esasi ilanıyla başlayan 2.Meşrûtiyet döneminde hayata geçirilen, 1921 Esas Teşkilat Kanununda ve 1924 Anayasası’nda egemenliğin millete ait olduğunun vurgulanması gibi uzun yıllara dayalı
Sırrını çözemediğimiz hayat yolculuğunda lezzetleri darmadağın eden ölüm hakikatiyle her an yüzleşmekteyiz. İnsanın var oluşundan beri üzerinde düşünülen, kitaplar yazılan, çareler aranan, şiirlerle anlatılmaya çalışılan, acı veren ve korkutan bu gerçek karşısında aciz kullar olarak yolculuğumuza devam etmekteyiz.
Sosyoloji kürsüsünün yüksek lisans öğrencileri, dönem ödevi yapmaya devam ediyorlar. Birinci bölümde bir köyde tek başına, hayvanlarıyla birlikte huzurla yaşayan bir nine, öğrencileri ters köşe yapmıştı.
Yazılarımı genelde hep siyasi ve devletin bölünmez bütünlüğü konusunda yazıyorum. Bugün birazda sevgiden bahsedeyim istedim. Sevgi insanın en ince, hassas ve vicdan hislerinin meydana getirdiği merhamet ve şefkat duygularının bir esedir.
Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, korku yönetimleri güçlerini savaşlarla korumaya çalışırlar. Yirminci yüzyılın ırkçı devletleri gibi, sözde demokratik olan yönetimler, savaşlarla güçlerini korumaya önem verirler. Onlar hem ülke içinde hem ülke dışında uzlaşmacı olmaktan önce, çatışmacı olmaya özen gösterirler. Onların çevrelerinde bahar rüzgarları değil kış rüzgarları eser, başarıları silahsız güçlerinden daha çok silahlı güçlerine dayanır.
Bütün varlıkların özü olan insan, eğlence için, oyun için, yiyip içmek, gezmek, yatmak keyif sürmek için mi yaratıldı?
“Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, söyleyeyim: Annemdir.”
Değerli okur: Aşağıda okuyacağınız gerçek bundan tam 37 yıl önce KKTC’de Anneler gününde yaşanmış bir olayı, ana yüreğinden taşan duyguları anlatır. Boşuna dememişler ‘’Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar’’ diye…
*Öğrendim ki... Gerektiğinde ‘ hayır ’ demeyi bilmeliyiz. Kırmadan, gücendirmeden... *Ulaşılamayacak kadar uzakta olanların takdir görmesi kolaydır.
“Gezi Olayları”, toplumun bütün kesimlerinin içinde yer aldığı ve ülkemizin bütün kentlerine (Bayburt ile Bingöl hariç) yayılan yakın tarihimizin en önemli ve em geniş katılımlı toplumsal hareketlerindendir. Toplumun çevre konusundaki duyarlılığının doruk noktasına çıktığı bu olaylara, devletin resmi açıklamasına göre 3,6 milyon kişi, resmi olmayan tahminlere göre 7,5 milyon kişi katıldı. Bu olaylar sırasında biri polis olmak üzere 8 kişi hayatını kaybetti, toplamda 10 bine yakın kişi yaralandı, yüzlerce kişi tutuklandı, bunlardan 120'den fazlası hakkında dava açıldı.