Konya’da bir uzman doktorumuzun görevi sırasında katledilmesi sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu sorunları bir kere daha gündeme getirdi. Sağlık çalışanları hem bu saldırıyı kınamak hem de sorunlarına dikkat çekmek amacıyla iki günlük işi bırakma eylemi yapacaklar.
Bugün Kurban Bayramı, bayramınız kutlu olsun. Allah yolunda kurban olanların bayramı. Bu gece on binlerce minare, şerefe Allah’ın ve onun resulünün aşkına, şerefine sabahlara kadar yandı.
Millî ahlak olmayan yerde, millet de medeniyet de olmaz der Ziya Paşa. Ahlak kavramı, insanı insan yapan en önemli değerdir. Ahlakı olmayan insanlardan oluşan bir grup ne topluluk olur ne de medeniyet olur . Medeniyet gelişimi ancak yüksek bilinçli fert ve toplumlarla olgunlaşıp nihai olarak ahlaki töreye dönüşür.
1. Eşler birbirlerini karşılıksız ve Allah rızası için sevmeliler. 2. Birbirlerine karşı saygılı olmalılar. 3. Her konuda birbirlerine yardımcı olmalılar.
Dün 29 yıl önce Sivas’ta, Madımak Oteli’nde 33’ü Alevi 2’si Sünni 35 yurttaşımızın hayatını kaybettiği, yürekleri kanatan facianın yıl dönümüydü. Yarın da, bu acı olaydan hemen sonra Kemaliye (Eğin)’nin Başbağlar köyünü basan PKK’lıların, içlerinde kadın ve çocukların da olduğu köylülerden 28’ini kurşuna dizerek, 5’ini evleriyle birlikte yakarak yaptıkları alçakça katliamın yıl dönümü.
Aziz okuyucularım bu ömür gerçek bir müslüman’ın hayâtıdır. Vatanı, milleti ve inancı için çok şey ümit ederek bağlandığı kişiler tarafından aldatılan ama aldatanla mücâdele etmekten, bir vakitler en yakın dostu olsa bile hiç vazgeçmeyen eşim Ergun Göze’nin hayâtıdır… Dram tarafı çok ağır basan hayatı…
Bu yazıyı İstanbul Türk Ocağında yapılan bir programda yaşanan hadiseler sebebiyle yazma ihtiyacı duydum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; İstanbul Türk Ocağı Başkanı Dr. Cezmi Bayram en az 50 senedir tanıdığım kendisine ağabey diye hitap ettiğim bir kişidir.
Millî Eğitim Bakanlığınca açıklanan; “Köy okullarının yeniden açılacağı” haberi, yerinde ve sevindirici bir karardır.1990’ lı yıllardan itibaren uygulamaya konulan, “taşımalı eğitim” birçok köyümüzde ilkokulların kapanmasına sebep oldu.
Türk Ocakları İstanbul Şubesi “İslâm’ın Bugünkü Meseleleri” adıyla üç gün süren ve Türk dünyasından, İslâm ülkelerinden konunun uzmanı yirmiye yakın bilim insanının, Türkiye’den Prof. Ali Bardakoğlu, Prof. Sönmez Kutlu, Prof. Mustafa Çağrıcı ve Prof. İbrahim Maraş gibi saygın ilahiyatçıların katıldığı bir ilmi toplantı düzenledi. Şube Başkanı Dr. Cezmi Bayram’ın aynı konuda birkaç yıl önce Kartal Belediyesi’nin desteğiyle düzenlediği toplantıda sunulan tebliğler kitap halinde de yayımlanmış ve bu meselelerle ilgilenen çevrelerde çok beğenilmişti.
Bizim kuşaklar ‘’KIBRIS’’ adını ilk kez 50’li yılların ortasında duymuştu! Çünkü adanın diğer halkı Rumlar Ata yadigârı bu ada parçasını ele geçirerek, Yunanistan’a bağlamak amacıyla adada yaşayan soydaşlarımıza akla vicdana sığmayan zulümler, baskılar yapmaya başlamış, tüm dünyanın gözü önünde sadece Türk oldukları için katledilen yüzlerce insanın ölüm haberleri ülkemizin her yanını kaplamıştı.
Pek çok kimsenin psikoterapiye ihtiyaç duyduğu bir zamanda yaşıyoruz. Psikolojik yardımda terapinin türü terapist kadar önemli değildir. Terapide önemli olan terapistle hasta arasındaki ilişkidir, iletişimdir. En güçlü iyileştirici de sağlıklı sosyal ilişkilerdir. Sağlıklı iletişim kuramayan ve güven veremeyen bir terapist şifa veremez.
"Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir..." der, " Acımak " isimli romanında Reşat Nuri…
Azerbaycan İlimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Ali Şâmil Hüseyinoğlu’na aşağıdaki soruları sordum. Dostum Ali Bey soruların altında yazılı cevapları gönderdi.
Adalet Komisyonu’ndan geçen “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” nin Genel Kurul’da görüşülmesi, yoğun eleştiriler üzerine birkaç gün ertelendi. İktidar kısaca “Sosyal Medya Yasa Tasarısı” olarak bilinen teklifin görüşülmesini önümüzdeki hafta Meclis tatile girmeden önce tamamlayıp çıkarmakta kararlı görünüyor.
Elimi yakarken sıcak kestaneler Uçuş uçuş yağan karda Yürümek çok hoşuma gider Beynimde oluşur Ümitler vadeden çeşit çeşit düşünceler Avuçtaki kar taneleri gibi Her biri bir tarafa savrulur Erir kaybolur gider Ümitlerle hayallerle beslenen İsteklerimiz yarınlardan Vesile olsun hayırlara temennisiyle Sürüp gidiyor. İnsan bu çelişkiler yumağı Bir yanı ister bir yanı nefret eder Önündekiler dururken Mutluluğu hep uzaklarda arar Gönlümüz görür gözümüz görmez Karnımız doyar ruhumuz doymaz Ne güzellik yetiyor ruhu doyurmaya Ne de parayla alınıyor mutluluk huzur Tanrının yazdığı kader kitabına göre İnsan hayatını Kaderinin kuklası olarak yaşar
1. Sevgi ve saygı yüklüdürler 2. Arkadaş ve dost canlısıdırlar 3. Bardağın dolu tarafına bakarlar ve çoğaltmaya çalışırlar 4. Pozitif ve proaktiftirler
Masal Ülkesinde bulunan Mutluluk Ormanındaki hayvanlar barış içinde mutlu yaşarlarmış. Ormandaki hayvanlar okul çağına gelinceye kadar birçok şeyi yuvalarında annelerinden öğrenirlermiş. Kuşlar uçmayı, ördekler yüzmeyi... Ama ilk öğrendikleri şey anneleri olmadan yuvadan çıkmamak ve annelerinin sözünü dinlemekmiş.
Bugün okuyucularımıza Hz. Ali’nin “Kendi Kendinin lideri olmak” Özdeyişi ile seslenmek istiyorum.
Takma Kirpikler: Kadınlar; 60'lı yıllardan, 70'li yılların ortalarına kadar gözlerinin üzerinde takma kirpikler taşıdılar. Çoğunlukla gece davetlerinde kadınların peruk ve kirpik takma merakları 80'li yıllara kadar devam etmiştir. Kirpikler siyah renkli, upuzun ve uçları kıvrık olurdu. Takma oldukları uzaktan dahi anlaşılırdı Çok da itici olan bu kirpikler, küçücük suratlı kadınlarda fevkalade orantısız dururdu. Bu tür kirpikleri takan kadınlar, çevreden fark edilsinler diye sık aralıklarla gözlerini açıp kapatır, bu esnada takma kirpiklerinden birisi yere düşer ve çevresindeki insanlar bu takma kirpiği bulmak için o kadının etrafında pervane olurlardı. Bu durum aslında o kirpikleri takarak, şuh bir görüntüye kavuştuğunu sanan kadınların, karizmasının da yere düşmesiydi!
Son günlerde KYK yurtlarında üst üste meydana gelen öğrenci intiharları, yurt sorununu yeniden gündeme getirdi.