Süt, öncelikle tüm annelerin yavrularını beslemeleri için, sonra da insan hayatında çok önemli bir yeri olan, temel bir gıda maddesidir. İnsan olsun hayvan olsun tüm yavru doğuran memeliler, yavrularını kendi sütleriyle beslerler. Gebelik halinde hiç süt yok iken, yavru doğar doğmaz sütün memelere derhal inmesi, hikmetinden sual olunmayacak gerçeklerdendir.
Orta Asya steplerinde, Kâh at sırtında kâh çadırda, Türk’ün soyu, boyu tüm dünya da! Kâh yörük kâh Türkmen Kimi Kerkük’te kimi Türk ocağında...
24 Kasım her yıl “öğretmenler günü” olarak kutlanıyor. Mesleğin devasa sorunlarının üzerinde durmak, çözüm yolları aramak, ilgilileri, sorumluları uyarıp yönlendirmek yerine her yıl en yetkili ağızlardan birbirinin benzeri cümlelerle kutlama mesajları duyuluyor; altı bomboş övücü sözlerle öğretmenlerin kalbi kazanılmaya çalışılıyor.
Öğrenci başarısını etkileyen en önemli okul değişkeni “öğretmen niteliği” dir. Nitelikli öğretmenler sayesinde, düşük ve yüksek gelirli ailelerin çocukları arasındaki başarı açığı, büyük ölçüde kapanır. İyi öğretmenler, öğrencileri için daha büyük hedefler koyma eğilimi gösterirler ve sürekli olarak gelişme yolları ararlar. Bu sebeple, eğitimde öncelikli olarak ele alınacak sorun, nitelikli öğretmen yetiştirmektir.
Neye odaklanırsak ona doğru yol alırız. Belli bir anda ancak bir şey üzerinde odaklanabiliriz.
Sosyal bir varlık olan insan, düşüncelerini paylaşacağı, fikirlerini özgürce tartışacağı, içini dökebileceği özetle; konuşabileceği ve nefes alacağı ortamlara ihtiyaç duymaktadır. Ülke genelinde kahvehaneler ve kıraathaneler bu fonksiyonu bir miktar yerine getirmiş olsalar da her türlü düşüncenin özgürce konuşulduğu ve hoşgörü içinde tartışıldığı ortamlar ne yazık ki şehirlerde pek fazla bulunmamaktadır.
‘’10’ların İzleriyle Türkiye’’ isimli kitabımı; insanı mükemmel bir görüş açısı ile anlatan, bilginler bilgini ve tasavvuf âlimi, Büyük Mevlana’nın o güzel gönül sesini yansıtan: ‘’Eğer bir gün, büyük bir derdin olursa; benim büyük bir derdim var deme! Derdine dönüp, benim büyük bir Rabbim var de…’’ cümlesi ve divan şairimiz Baki’nin, her faninin bu yalan dünyaya veda ettikten sonra nasıl anlatılacağını tanımlayan o güzel seslenişi ile bitirmiştim:
O kadar çok çeşidi ve anlamı var ki! Adeta anlamı da çeşidine göre değişiyor. Sevgi duygu mudur his midir? Herkesin anlayış, yaşayış ve başkasına aksettirilmesi de kendine göre çeşitlilik gösterir. Bu kavramı cahil insanın anlayıp da anlayışı farklıdır. İlim irfan sahibi olan birinin aktarışı daha farklı olacaktır. Bir ilahiyatçının ya da bir filozofun anlatışı da kendi için de farklı hissedilir. Ben normal bir insanım sadece kendimce düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Ebedî âleme intikalinin 10. yılında hasretle andığımız Turan Yazgan gerek bilgi hazinesi, gerek insan sevgisi ile dolu yüreği, çalışkanlığı, tevâzu âbidesi şahsiyeti ile emsaline az rastlanan kâmil insandı. İkokulu Eğirdir’de okudu. Ortaokula Ankara’nın Cebeci semtinde, amcaoğlunun yanında başladı, İstanbul’da Vefa Lisesi’nde bitirdi. 1955 yılında Kastamonu Lisesi’nden, 1959 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu.
Toplumu siyasi tartışmaların odağına koyarak yapıyorlar siyasilerimiz münakaşalarını. Öncelik mevcut gücü, makamı, imkânı, unvanı, fırsatı muhafaza etmek, sahiplenmek ve otoriteye zarar getirmemek. Ayrıca lider deyince de otoriter anlayış hep öne çıkıyor, liderin söyledikleri adeta yanlış da olsa kutsanıyor. Kavgasız, sataşmasız, müzakeresiz günümüz geçmiyor. Oysa “nerede kalmıştık?”
İnsanlar ekonomi ve kültür alanındaki kitapları okurken, kuru bilgilerle doldurulmuş olanları değil, şiir dizeleriyle, özlü sözlerle, kısa fıkralarla zenginleştirilmişleri, daha çok severler.
Ülkemizdeki Eğitim öğretim, yıllardır bir türlü istenen seviyeye gelemedi. Bunun elbette birçok sebebi var. Fakat eğitim, öyle önemli ve vazgeçilmez bir olgudur ki, mazeret kabul etmez. Eğitim, çağdaş ve bilimsel gerçekler ışığında, toplumu geleceğe sağlıklı ve güvenli bir biçimde taşımak zorundadır. Bu gerçek asla göz ardı edilmemelidir.
Türkiye’nin neredeyse elli yıldır en ağır sorunu olan, PKK üzerinden yürütülen terör eylemleri bazı dönemlerde azalmaya yüz tutsa da her zaman gündemde kaldı. Siyasal iktidarların uygun politikalar inşa etmekte yetersiz kalmalarının yanı sıra coğrafi konumumuz da bunda rol oynadı. Belki daha da önemlisi küresel ve bazı bölgesel güçlerin taşeron olarak yararlanmak amacıyla bu örgüte destek sağlamalarıdır.
İç huzurunu bulan kimsenin yanında çok kişi de huzur bulur. Huzur; hazır olma, şimdi ve burada olma, rahat olma anlamına geliyor. Bitmek tükenmek bilmeyen bir tüketim toplumunda yaşadığımız şu günlerde iç huzuru bulmak çok önemlidir. İç huzuru korumak insanların ortak bir amacıdır.
Kendimce doğru olduğuna inandığım kararı verdim. Evdeyim dışarıda soğuk ve buz var. Benimse dışarı çıkıp yeni bir macera yaşamaya hiç niyetim yok. Yardımcım bugün dışarıda. Eşim de soğuk havaya aldırmadan şu anda karlı ve kar yağışı olan yazlığımıza gitti. Ezo'yu alıp ava çıkacakmış. Gidene güle güle.
Arşivlerimi elden geçirirken 3 Mart 1994 tarihli Sabah Gazetesi’nden Hıncal Uluç’un sütunundan kesip sakladığım (Satış!) başlıklı önemli ve çok düşündürücü bir bilgi notunu tekrar okudum. Aynen şunlar yazıyor:
Babasının elinden tuttuğu küçük kız çocuğu, yolda yürürken hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hal içinde, yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı.
Kendinden büyük bir şeye adanmış olmak gücün kaynağıdır. Kendinden büyük bir şeye adanmış olmanın yarattığı güç, zor kullanma gereksiniminin yerini alır. Dahası, başkalarını etkilemek ve onları geliştirmek için gerekli dingin tutkunun ve zor zamanlarda dayanıklılığın kaynağıdır.
Aziz Atatürk fani varlığının aramızdan ayrılışının üzerinden 84 yıl geçti. Her yıl seni yeniden keşfediyoruz.
Sn. Ünal; 24 Ekim tarihindeki sabah haberlerinde verilen Maraş'daki "Harf Devrimi ve K ültürümüz" konusundaki konuşmanızı şaşkınlıkla öğrendim.Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz , Osmanlı Devleti' mizin çö k ü ş ü nden sonra kurulmuştur.