Deprem Kader, Tedbirsizlik Felâkettir

20000 ‘li yıllara gelinceye kadar Türkiye’de en büyük felâkete yol açan deprem, 17 Ağustos 1999 târihinde, merkez  Gölcük olmak üzere Kocaeli’nde yaşandı.

Yüce Gönüllülerin İttifakı

Yüzyılın en büyük felâketlerinden birini yaşamaktayız. On ili vuran 7,7 şiddetindeki depremle birlikte millet olarak sarsıldık ve yıkıldık. Harabeye dönmüş şehirler, yakınlarını kaybedenlerin göklere yükselen feryatları, enkazların altında seslerini duyurmak için son nefeslerini tüketen çaresizler, acımasız iklim şartları, yangınlardan yükselen alevler, kesilen elektrik ve doğalgaz, her gün artan ölüm sayıları insanoğlunun acizliğini hatırlatırken bir yandan da güçlü bir devlet olgusunun vazgeçilmezliğini düşündürmektedir. Bu ağır tablonun ortaya çıkmasından sonra 85 milyonun bir anda tek yürek haline gelmesi, millet olma bilincinin Anadolu topraklarında kaybolmadığını ve o bilinci oluşturan kanalların hala, saf ve temiz kaynaklardan beslendiğini göstermektedir. Ülkenin dört bir tarafında, yediden yetmişe her ferdin sorumluluk yüklenmesi ve kardeşlerine yardım konusunda imkânları nispetinde olağan üstü bir fedakârlık sergilemesi dünya tarihinde eşine ender rastlanır erdemli bir davranış olarak hafızalara yer etmiştir. Haber kanallarında ve çevremizde izlediğimiz bu insani yaklaşım, depremde yaşanılanların verdiği acı ve gözyaşı karşısında yüreklerimize su serpti ve “Bu millet ile neler yapılmaz ki “ sözünü bir kez daha hatırlattı. Kurtarma ekiplerinin canları pahasına enkazların altında canlı bir vatandaşı kurtarmak için gösterdikleri olağan üstü gayret, hangi kelimelerle anlatılır bilinmez. Kurtarılan bir vatandaşa sarılıp onu bağırlarına basıp gözyaşlarına boğulmaları mayanın temizliğinin ne güzel bir ifadesidir. Yardım toplama merkezleri, vicdanlarının sesine kulak veren binlerce gönüllülerle doluydu. Herkes Hz. İbrahim’e ağzıyla su taşıyan karınca misali, kardeşlerine yardım etme yolundaki sadakatlerini vurgularcasına arı gibi çalışıyorlardı. Sahada dolaştıkça bu insani yaklaşımları daha yakından görüp, bu topraklarda Hoca Ahmet Yesevi’nin, Hacı Bektaş’ın, Yunus Emre’nin kültür pınarlarının kurumadığını ve bu pınarlardan beslenenlerin milyonlar olduğunu anlayabiliyorsunuz. Millet olarak ciddi bir travma yaşıyoruz. Elbette ki kaybettiğimiz canları geri getiremeyiz. Yıkılan şehirleri yeniden ayağa kaldıracak ve daha iyilerini yapacak güçte olduğumuzun farkındayız. Yaralarımızı tez zamanda sarmanın ve geleceğe ümitle bakmanın yolu birlikteliğimizi sağlayan o yüce ruhu taşımaktan ve kaybetmemekten geçmektedir. Bu bilincin beslendiği kanalların siyasetin ayrıştırıcı söylem ve çıkarlarıyla kirletilmesine asla izin vermeyerek birlikteliğimizi sonsuza dek sürdürebiliriz. Bu yaşananlardan yola çıkarak, ülkede huzura ve kardeşliğe giden yolun siyasi çekişmelerden değil Yüce Gönüllüler’in ittifakından geçtiğini rahatlıkça söyleyebiliriz. Selâm olsun bu ruhta ve bu bilinçte birleşenlere, Selâm olsun insan olmanın sorumluluğunu taşıyanlara…

Kaliteli Yaşamda "Başımıza Gelenler"

İnsanoğlunun yaşantısı boyunca, başına bin bir türlü hal gelir. Bunların yaklaşık yarısı pozitif olaylar, kalanı da negatif olaylardır. Kaliteli yaşayan insanlarda, başa gelen olayların büyük çoğunluğu pozitif iken;  Kalitesi düşük insanlarda ise, daha çok negatif olaylardır.

Dersteki Ders; Deprem

Türkiye’deki 10 ilimizde gerçekleyen ve dünyanın en zor zelzelelerden biri olan depremde daha beşinci günde 18.342 canımız gitti. Acımız büyük. Yüreğimiz yanıyor yıkılan binaları ve depremde perişan olan insanlarımızın çığlığını duyunca. Kurtarma çalışmaları yapan resmi veya gönüllü insanlarımız hiç uyumadan bir kahramanlık sergiliyor. Fikir emekçilerimiz de öyle. Bundan siyasi dersten evvel, deprem öncesi yapılması gerekenler konusunda aşırıyla fazla bir ibret dersi çıkarmak gerekiyor. Çünkü bu ne ilk idi ve ne de son olacak.

Depremde Gönül Seferberliği

Ülke olarak çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Bu olağanüstü durumdan birbirimizle dayanışma içinde olup depremden etkilenen kardeşlerimize maddi ve manevi destek vererek çıkabiliriz.

Minik Kuş

Minik kuş üşümüş Yağan karlardan korkmuş Yokmuş onun sahibi Karnını doyuracak sığınacak kimsesi

Amir Ateş Olmak…

KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYEMİZ, ilimizin değerlerine sahip çıkma ve saygı duyma adına çok güzel programlara imza atmaya devam ediyor.

Annelik Duygusu

Sabah erken kalktım, hiç tadım yok, zihnim bulanık… Kahvaltımı yaptıktan sonra dışarı çıktım, bir soluk alayım, temiz hava çekeyim ciğerime belki iyi gelir dedim kendi kendime. Hiçbir şey yapmasanız da şehir, gündelik hayatın hayhuyu yeteri kadar yoruyor ve bunaltıyor insanı… Alıp başımı şöyle sakin bir yere, deniz kenarına gideyim diye geçirdim içimden. Derken yine dertlerimi, ıstıraplarımı ve geçen günlerden kalan bezginliklerimi sırtlayıp yola koyuldum. Bir Göz açıp kapayıncaya kadar Caddebostan’da deniz kenarında buldum kendimi.

Orta Asya

Adriyatik Körfezi’nden Çin Seddi’ne uzanan coğrafya ile bu coğrafyanın dışında olmakla birlikte, tek bir kişi olsa bile, üzerinde yaşadığı toprağı anavatan olarak benimseyen Türklerin bulunduğu her yer Türk vatanıdır.

Türkiye Siyasetinde Çok Partili Döneme Geçiş ve 14 Mayıs 1950 Seçimleri

-2.Bölüm Atatürk’ün vefatından sonra Cumhurbaşkanlığına seçilen İsmet İnönü, kısa bir süre sonra toplanan CHP Kurultayı’nda Millî Şef ve partinin değişmez Genel Başkanı ilan edildi. Basılan paralarda ve Darphane’den çıkan altınlarda artık onun resimleri yer aldı. Hitler’in Almanya’nın yönetimini ele geçirmesinden sonra giderek yükselen savaş ihtimali 1939 yılı Eylül ayına girilmesiyle birlikte gerçeğe dönüştü; önce tüm Avrupa, ardından Doğu Asya altı yıl boyunca tarihin en kanlı savaş dönemine girdi.

Bir Deneme Çalışması

Rahmetli annem benden çok farklıydı. Çocuklar küçükken misafir olarak gelir giderdi. Geldiği zaman  mutfağa girer benim yapamadığım yemeklerden yapardı. Kendine bir şeyler bulur uğraşırdı. Daha sonraki yıllarda devamlı benim yanımdaydı. Çocuklarımın hatırladığı annane tiplemesi oturunca hiçbir şey yapmasa da  bir şeyler ören ya da kitap okuyan bir tipti. Benim hatırladıklarım arasında  Dr.Jivago, Paul ve Virgin, Kiralık Konak vs. vardı. Masal anlatır; mani söylerdi. Ayrıca çamaşır makinasının yıkadığı çamaşırı beğenmez kendi çamaşırını elinde yıkardı. Benim çocukluğuma rastlayan o zamanlarda hanımların tek eğlencesi gün yapmak güne gitmekti.

Pazarcı Esnaf Kardeşlerimize Değer Verelim Lütfen...!!!

İyi biliyorum ki, semt pazarlarımızdan Alış - veriş yapmayı çok seviyoruz. Üstelik, oralarda meyve, sebze, kuruyemiş, süt ürünleri, balık vb. gibi ürünleri tazecik bulabiliyoruz.

Molla Kaabız Duruşması

1526 yılının sonları… Orta Anadolu’nun ayaklanmalarla karıştığı günler… Kanun yapıp o kanunlara uyulmasını titizlikle takip eden, bu yüzden Kanunî diye anılan Kanunî Sultan Süleyman ne yazık ki bu titizliğine rağmen bazı devlet memurlarının halka zulüm yapmasına ve haksızlıkla muamele etmesine mani olamamıştı. 

Tek Partili Cumhuriyet Döneminde Parti Kurma Girişimleri ve 14 Mayıs 1950 Genel Seçimlerinin Anlamı Üzerine

-1.Bölüm Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ve muhalefetin de benimsemesi üzerine seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılması hukuken ilan edilmese de fiilen kesinleşmiş görünüyor. Bu tarihin siyasi tarihimizde özel bir yeri vardır. Cumhuriyet döneminde 27 yıl tek başına iktidarda kalan CHP, halkın kullandığı oylarla 14 Mayıs’ta muhalefete düştü; dört yıl önce Celal Bayar, Adnan Menderes, Prof. Fuat Köprülü ve Refik Koraltan’ın girişimleriyle kurulan Demokrat Parti iktidara geldi. Türk ve Müslüman dünyada iktidar ilk defa sandık sonuçlarıyla değişmiş oldu; tarihi bir “kırılma olayı” yaşandı.

Sevgi Verebilme Ustalığı

Pek çok insan biliyoruz ki sevgisini gösteremiyor. Çoğu entelektüelin beyni dolu fakat kalbi boştur. David Hawkins’e göre ünlü profesörlerin bile bilinç seviyesi normal değer olan 200’ün altındadır. Sevginin enerji veya bilinç düzeyi 500 olduğuna göre sevgi noktasından çok uzaktadırlar. Bu yüzden insanların kalplerine dokunamıyor ve sevgilerini gösteremiyorlar. 

Feryat

Bir müzik aletiyim Notaları kaybolmuş telleri kopmuş Çalmak istesem de çalamam Notalar okyanusunda kayboldum Nefesim kesildi boğuldum Hayatta neler oluyor diyecek kadar Şaşırdım dondum öldüm sanki Acı var içimde yanıyor yüreğim

Mevlevîhâneler

Osmanlı döneminde Mevlevîhâneler esasta bir eğitim ve uygulama mekânıdır.  Bünyelerinde üç fakülte barındırdıkları söylenirse mübalağa edilmiş sayılmaz. Eğitimi Mevlevîhânede ‘çile’ çıkarmış Dedeler veriyordu.  Kur'ân-ı Kerîm, Ehadis, Mesnevî okutuluyor, bu konuların tefsir dersleri veriliyordu  Hat sanatı, Ebrû, Katı'*  v.s., bazı müzik âletlerinin yapımı, icrası ve en önemlisi müzik ve semâ  ‘ Mevlevi Müziği ve Semâ ’ UNESCO tarafından hâlen ‘ Dünya Soyut Kültür Mirasları’ listesine alınmış bulunmaktadır. Bu konuda Kültür Bakanlığımız ve Milletlerarası Mevlânâ Vakfının gayretli çalışmaları içerisinde İstanbul’daki Vakfın Başkanı Faruk Hemdem  Çelebi’nin payı vardır.   

Karne Hediyesi

2022-2023 eğitim öğretim yılının ilk karne dönemi 20 Ocak 2023 günü sona erdi ve öğrenciler karnelerini aldılar. Kamuoyunu derinden etkileyen ise karne haberi ise “ et hediyesi” konusu oldu. Bir TV kanalında 21 Ocak 2023 günü bir haber yayınlandı. Yayınlanan haberde, bir öğrencinin; “annem karne hediyesi olarak et aldı” sözleri ülke gündemine bomba gibi düştü.

İzmit’in Fethi ve Emeği Geçenler

İZMİT; Roma ve Bizans dönemlerinde, en önemli dört şehir’den biridir. Şehrin tepesindeki güçlü kalesiyle de ele geçirilmesi güç bir yerleşim yeriydi. Osmanlı’lar, Bursa ve İznik gibi İzmit’i de kan dökmeden ele geçirmek istiyorlardı. Bursa’nın fethinden hemen sonra, Orhan gazi tüm ileri gelenleri, komutanlarını toplayarak ve onlara hitaben “Beylerim, karındaşlarım, lalalarım, şu andan tezi yok hedefimiz İznikmiddir” der.

Kaliteli Yaşamda Aile Hayatı

Aile, bir toplumu oluşturan en önemli ve en küçük yapıdır. Bu yapı, evlilik çağına gelmiş gençlerin evlenmesi, yani yuva kurup aile olmalarıyla oluşur.