Sevgi kişiliğe şifa verendir. Sevginin şifaya kavuşturamayacağı hiçbir şey yoktur. Küçük yaşlarda anne sevgisinden mahrum kalmış çocuklar ancak sevgi ve şefkatle iyileştirilebilir. “Bir insanın insanlığının ölçüsü, tüm insanlığa olan sevgisini ne kadar yaymış olduğuna ve sevginin yoğunluğuna bağlıdır” diyor Ashley Montagu.
Etik, her şeyden önce istenilecek bir yaşamın araştırılması ve anlaşılmasıdır. Yani bütün etkinlik ve amaçların yerli yerine konulması; neyin yapılacağı ya da yapılamayacağının; neyin isteneceği ya da istenemeyeceğinin; neye sahip olunacağı ya da olunamayacağının bilinmesidir. Kısacası etik, insan tutum ve davranışlarının; “iyi-kötü, doğru-yanlış” açısından değerlendirilmesidir.
Bundan 43 sene önceydi. Tankların Cumhuriyet Caddesi’nden geçtiği, siyah beyaz devlet televizyonunda ordunun ülkede düzen ve istikrarı sağlamak kardeş kavgalarının önüne geçmek için yönetime el koyduğunun anons edildiği, tertiplenen oyunun son sahnesinin oynandığı ve perdenin alkışlar arasında kapandığı zamandı.
MEŞHURLARDAN PORTRELER / Akşam Gazetesi’nde ‘ Portreci ’ İmzâsıyla Yayımlanan Yazılar: Yayına Hazırlayan: Necati Tonga. (Biyografi) 12 X 19,5 santim ölçülerinde, 142 sayfa.
12 Eylül darbesine yol açan ortamı hazırlayan siyasal, sosyal ve ideolojik faktörleri dikkate almadan yapılacak değerlendirmeler eksik veya yanlış kalır. Çünkü bu ortam aniden ortaya çıkmadı; 27 Mayıs öncesinde çoğu aydının, basının, askerin ve gencin iktidar karşıtlığının ideolojik bir tarafı pek yoktu; tartışmalar siyaset ve partiler üzerinde oluyordu. Fakat 1961 Anayasası’nın fikir ve düşünce özgürlüklerinin alanını genişletmesi, ideolojik nitelikli örgütlenmelerin önünü açması sonucunda tablo hızla değişti.
İbadet, riyazet güzel sözleri Deryayı denizi gören gözleri Kulağıma güzel gelen sözleri İşitir, anarım derim; Yunus hey!
Kaliteli yaşayabilmek, sanıldığı kadar kolay değildir. Yüksek kaliteli emek, heyecan ve cesaret ister. Hoş görülü ve affedici olmayı ister.
Çoban Ali, masal ülkesindeki köylerden birinde yaşarmış. Dağ yamacındaki kulübesinde yaşar, köye nadiren inermiş. Hava yağışlı olunca, şömineyi yakar keyif yaparmış. İyi kalpli çoban, kuzularını otlatırken onlara kaval çalarmış. Kaval dinleyerek, otlayan kuzuların, koyunların iştahları daha da açılırmış.
Sağlık sistemimizin 1900 Yıllarındaki durumunu 31/01/2022 tarihindeki "geçmişte sağlık hizmetleri ve misyonerlik" yazımda değinmiştim. Bunlara 1914 te İzmit'imizde açılmış olan 50 yataklık Gureba Hastanesi'nin 1918 den 1925 e kadar tahsisat yokluğu sebebiyle hizmet veremediği bilgisini de eklemek isterim. Günümüzde ise şehrimiz neredeyse bir sağlık merkezi olmuştur. Fakülte hastanemiz, şehir hastanemiz, devlet hastanelerimiz ve özel hastanelerimizin her biri şehrimiz insanıyla birlikte, diğer illerden gelen vatandaşlarımıza ve yurt dışından gelenlere de sağlık hizmeti verebilmektedirler.
*Öğrendim ki… Türkiye’de her şey olunabilir. Sâdece rezil olunamaz. (Prof. Dr. Mehmet Maksudoğlu’dan)
Türkiye normalin üzerinde sıcak geçen yaz aylarını bitirerek Eylül’e yani sonbahara merhaba dedi. Yazın son iki ayında yargı mensuplarına, öğretmenlere ve milletvekillerine tanınan tatil imkânından dolayı “dinlence” ye geçen kamu kurum ve kuruluşlarının çarkları Eylül’ün başlamasıyla birlikte yeniden dönmeye başlıyor; okullar açılıyor, adliyenin ardından 1 Ekim’de Meclis de çalışmaya başlıyor.
Çatışmayı kötü bir şey olarak biliyoruz. Çoğunlukla zihnimizdeki karşılığı kavga gibi. Halbuki çatışma bu hayattaki en değerli şey.
Hayatımızın büyük bir kısmı, problem çözmekle geçer. Her gün irili ufaklı, sayısız problemle karşılaşırız.
Doğu ile Batı dünyası arasındaki çatışmaların, doruk noktasına ulaştığı, Ortaçağ sonrası dünyanın, en büyük silahlı gücü Amerika’dır. Pentagon denizleri ve karalarıyla, dünyanın her yanına yetişebilecek bir ordunun yönetim merkezidir.
İnsanları etkileyebilirsiniz ama onları değiştiremezsiniz. İnsanları sevin, anlayın ama değiştirme hevesine kapılıp zamanınızı ve enerjinizi tüketmeyin.
6 yaşında bir çocuk babasıyla ofise geldi. Elimi uzattım, elini uzattı, göz göze geldik. Tokalaştık. Adın ne, dedim. Kürşat’mış! Çok hoş dedim, niçin, dedi. Şaşırdım. 6 yaşındaki bir çocuk gibi durmuyordu karşımda…
“Ben ki ateşle konuşurdum, selle konuşurdum İdil’le, Tuna’yla, Nil’le konuşurdum. “Sangaryos’u “Sakarya” yapan, “İkonyum’u “Konya”yapan Dille konuşurdum.” Arif Nihat Asya
Çiftlik sâhibi varlıklı bir şahıs, meşru olmayan yollardan kazandığı para ile bir inek sürüsü satın almış. Sonra ineklerin sütünden ve günün birinde etinden faydalanmanın doğru olmayacağını düşünerek sürüyü, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli’nin, aynı zamanda aşevi işlevi görmekte olan dergâhına bağışlamak istemiş.
"Dershane" mi doğruymuş, yoksa "dersane" mi? Aman, takıldığın şeye bak! Bak, bizim pratik, atik ve sempatik Türkçe hocaları sihirli bir formül (!) bulmuşlar: A harfi ile biten kelimelere "-ne", A harfi ile bitmeyenlere "-hane" gelirmiş...
Okullar, uzun bir yaz tatilinin ardından yakında açılacak. Öğrencilerimiz, geleceklerinin teminatı olan, mutluluk yuvaları okullarına, özledikleri değerli öğretmenlerine, biricik arkadaşlarına “merhaba” demenin heyecanı içindeler. Hatta birinci sınıflar bu şevki tattı bile. Fakat çocuklardaki bu tatlı heyecan, okul masraflarındaki aşırı artıştan ötürü, velilerde endişeye dönüşmüş durumdadır.