Markete gittim ko ş a ko ş a Sokakta türküler ta ş tı pencerelerden Co ş tum bende birden
Üretici, yaratıcı olabilmek için hayatla uzlaşmak gerekir. Uzlaşmanın şifa veren bir gücü vardır. Direnme ise zihinsel zehirdir. Huzurun zıddı her şeye direnmekten kaynaklanan iç çatışmalardır. İnsanlara, olaylara, fikirlere direnmek insan hayatına karmaşa ve stres getirir. İnsanın aklında birlik ve bütünlük her yaratan her şey, o insana bir haz ve doyum verir (Jack Ensign Addngton, %100 Düşünme Gücü, s. 203).
RİT'in Türkçeyi düşürdüğü hâllerden biri, normal Türkçe kelimelerin yerini de "öz Türkçe" sözlerin almasıdır.
Necip Fâzıl’ın vefâtının 40. yılındayı z. Muhakkaktır ki, O’nun eserleri hakkında birçok makale yazılmıştır ve yazılacaktır. Bu münasebetle; mütefekkir ve Şâirler Sultanı unvanlı bu büyük Türk şâirinin en çok tartışma mevzusu olan “TÜRK/TÜRKLÜK” hakkındaki görüşlerini, kısaca da olsa ele almaya çalışacağız.
Merhum Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı Turgut Özal, “Arım, balım, peteğim” şarkısı ile yapardı propagandasını. Kendisi de söyler, iştirak ederdi. Ayrıca kara mizah haline getirilmek istendiği karikatürlerini medyadan keserek çerçeveletirdi. Sahnede kendisini eleştiren tiyatrocularla birlikte esprilere kahkahalarla gülerdi. Ayrıca konserlere, operalara, temsillere de giderdi.
Sağlıklı hayat için sağlıklı çevre: İnsan, hayvan ve bitki sağlığı birbiriyle ilgili olup bu üç unsur bütüncül ele alınmalıdır. Yaşanılan ortamın havasının, suyunun, toprağının temiz ve yeterli olması sağlıklı bir hayat için gereklidir. Bunlar ise yerel yönetimlerinde görev ve sorumlukları arasına girer. Yerine getirilebildiği oranda yerleşim yerlerimiz daha sağlıklı, yaşanabilir olmaktadır.
Bu yazıyı bundan tam10 yıl önce yazdım. Bu 10 Kasım'da Diyanetin Cuma hutbesinde Atatürk'ün ve Silah arkadaşlarının hem Cumhuriyetimizin 100.yılına denk gelen bir 10 Kasım'da adını yine anmayışı üzerine aklıma geldi.
‘ Mankurt ’ kelimesi Orta Asya Türkleri’nde ‘ aklını ve şuurunu kaybetmiş köle ’ mânâsında kullanılır. Bu yönteme ise ‘ mankurtlaştırma ’ denir. Mankurt hâline getirilmek istenen şahsın saçları ustura ile kazınır. Sonra başına yeni kesilmiş bir koyun ve sığır derisi torba hâline getirilip sıkıca sarılır. Şahıs, elleri ayakları bağlanarak kızgın güneşin altına bırakılır. Tâze deri, kızgın güneş altında kurur ve daralır.
Bir varmış bir yokmuş çakma kralın sarayı çokmuş. Bize ne el kesesinden zengin parası fakirin çenesi imiş. Bunları bırakalım biz masalımıza bakalım. Mutluluk ormanı dışındaki başka bir ormanda tilki Cezmi ve Ayı Rıfkı'nın hikâyesi.
1922 Eylül’ü Yahyâ Kemâl “TÂRİH MUSÂHABELERİ” kitabında Mustafa Kemâl’i görme isteğiyle dolu olduğu günlerin arifesindeki durumu bu satırlarla anlatır:
Kocaeli’mizde 27- 28- 29 Ekim tarihlerinde virüslerle ilgili bir sempozyum yapılmıştır. Başiskele’mizdeki Lastik İş Otelinde, Tıp Fakültemiz enfeksiyon hocalarından Prof. Dr. Sıla Akhan’ın koordinasyonunu yaptığı bu toplantıya çeşitli tıp fakültelerinden uzmanlar katılmış olup virüslerle ilgili görüş ve bilgiler konuşulmuştur. 2019 Aralık ayında başlayıp 3 yıl süre ile insanlara önemli sorunlar yaşatan Covid-19 salgını farklı özellikleriyle öncelikle bilim insanlarımız olmak üzere virüslere ilgiyi artırmıştır.
Yaş 35-40 lara geldiği zaman, ömürdeki yükseliş, yavaş yavaş geriye dönmeye başlar. Saç ve sakallar ağarmaya, derimiz buruşmaya, gücümüz azalmaya doğru yol alır.
Ülkelerde insanlar, herkes tarafından benimsenen alışkanlıklarla, yağmurlu karanlık ortamları, güneşli aydınlık ortamlara dönüştürürler.
Yaptığınız işlerden nefret ediyor, geçmişte olan bitenleri lanetliyor ve birilerini sürekli suçluyorsanız olmuş bitmiş şeylerle tartışıyorsunuz demektir. Böylece hayatı düşman haline getiriyorsunuz. Bilgeler olan bitenle iş birliği halinde olurlar. Olan bitenlere “iyi” veya “kötü” gibi zihinsel yaftalar yapıştırmazlar.
(Dikkat: Bu öz Türkçe sözler bir akademik makāle başlığı değildir; fakat akademisyen veyâ entel görünmek isteyenler tarafından kopyalanıp kullanılabilir.)
*Öğrendim ki… Kitap okumak, güçlü bir beyin jimnastiğidir. (Fettah Güventürk’ten)
Anayasa, bir devletin temel yapısını, yönetim şeklini, yargı, yasama ve yürütme organlarının oluşumunu, yetkilerini, birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen, devletin egemenlik yetkilerini yani devletin iktidarı karşısında bireylerin haklarını güvenceye alan “toplumsal sözleşme” dir. Temel amacı devletin yetkilerini hukukla belirleyip sınırlandırmaktır. Kabile devleti yahut feodalite düzeyinden modern devlete geçiş aşaması anayasa ile düzenlenir.
Dolu bir ömür sürdüm Kendimden b aşk asına olmadı Zararım Bende beni kaybettim Pespaye zaman larda Kendimi aradım
Naçiz vücudunuzu ebediyen yaşayacağımız vatan toprağına emanet edeli 85 yıl oldu. Her geçen zaman içerisinde yapmış olduğunuz fedakarlıkların ve inşa etmiş olduğunuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığını daha iyi anlıyor ve size olan sevgimizi perçinliyoruz.
“Bizce büyük adamların kusurları değil, kemalleri ortaya konur. Bundan gafil gibi davrananlara ruh hâletlerinin bozukluğundan dolayı acınır.” Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver