Söyle bakalım, sen bir "organizma" olabildin mi? Kısaca, sen "ayrı ayrı organlar ile hayalî olaylarını devam ettirebilen herhangi bir canlı varlık" mısın? Ne, sen oradaki "hayalî olaylar" meselesine mi takıldın şimdi?
Ekonomik göstergelerimiz alt sıraları gösteriyor olsa da milliyetçilik ve muhafazakârlık konusunda Erzurum’un önüne kimse geçemez.
Ne istiyorsunuz beyler? Kimden, niçin, hangi intikamı almak istiyorsunuz?
Amerikan Kongresi’nde Türkiye’nin F-16 uçakları satın alma isteğine karşı on beş günlük itiraz süresi içerisinde olumsuz bir çıkışın yapılmamış olması, böylece Başkan Biden’ın önünün açılarak anlaşmanın yapılması sürecine girilmesi elbette önemlidir; ama bu sonuç iktidar çevrelerinin vurguladığı tarzda “bir dış politika zaferi“midir ?
Razgrad, Kuzeydoğu Bulgaristan’da ‘ Deliorman ’ olarak bilinen Türk bölgesinde bir vilâyettir. 8 ilcesi, 6 kasabası, 107 köyü vardır. Çandarlı Ali Paşa tarafından 1388-1389 yılları arasında devam eden savaşla fethedilmiştir. Osmanlı dönemindeki adı Hezargrad idi. 2011 yılındaki nüfus sayımına göre şehir nüfusunun % 50’si Türk ve Müslüman idi.
6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nin yıl dönümü dolayısıyla İKTAV Kütüphanesi’ndeki deprem arşivimizi tarih ve kültür araştırmacılarının hizmetine sunuyoruz.
“Geçmiş, şu an içi bir hazine, gelecek için bir rehberdir.” Laosi Askeri Hastanelerimiz: İzmit 1890’lı yıllarda üst üste salgın hastalıklar yaşamıştır. Çünkü Romalılar zamanında yapılan ve şehrin temiz su ihtiyacını karşılayan paşa suyu hattının bakımı yeterince yapılamamaktadır. Bu konudaki daha detaylı bilgiyi Süleyman Paşa Hamamı ve Paşa Suyu tebliğimin olduğu “Süleyman Paşa ve Kocaeli tarihi sempozyumu ” kitabında bulabilirsiniz.
Bir tanıdığı Sokrates'e rastladı ve dedi ki: - Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun? - Bir dakika bekle, bana bir şey söylemeden evvel, senin küçük bir testten geçmeni istiyorum.
Bayrağımın edasına nazına Kurban olam ayına yıldızına Senin uğruna olsun feda Verdiğimiz canımız aksın kanımız
Güçlü insan, karşısındaki kişileri kendi duygularının peşine takabilen kimsedir. Bu insanlar için “Herkesi sanki avucunun içine aldı” deriz.
Yunan düşüncesi ve Hristiyanlığın etkisiyle, uzun yıllar Batı dünyasında ticarete sıcak bakılmamıştır. On üçüncü yüzyılda yaşayan Aziz Thomas, tüccarları köle, köleleri insan olarak görmeyen Aristo’yu izleyerek, toplum hayatında ticareti, bütün hayatın sürükleyici gücü gözüyle bakmaz. Yunan düşünce dünyasında ve Rönesans öncesi Avrupa’da, ekonominin temel taşlarını oluşturan ticaret, katlanılması gereken zorunlu bir toplumsal, kötülük olarak görülmüştür.
RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) politikasının Türkçeyi düşürdüğü hâllerden biri, zâten Türkçe olan kelimelerin yerini de "öz Türkçe" sözlerin almasıdır. Nitekim öz Türkçecilik (!) hareketi en çok Arapça-Farsça asıllı kelimeleri hedef aldı ama doğrudan Türkçe olan yüzlerce kelime de 1930'lu senelerden beri süren bu RİT salvosunda isâbet aldı.
Büyüklerimiz, dil ve gönül hakkında pek çok şey söylemişler ve bize öylesine güzel nasihatlerde bulunmuşlardır ki, her biri birer hazine değerindedir.
Türkiye’nin biri doğudan Bingöl üzerinden batıya Marmara’ya ve güneye Suriye'ye doğru acımasız bir ahtapotun kolları gibi uzanarak geniş bir alanı etkileyen, diğeri ülkenin farklı bölgelerinde, özellikle İzmir ve çevresinde kendini zaman zaman gösteren fay hatlarıyla deprem kuşağında bir ülke olduğunu artık hepimiz biliyoruz.
Türk cumhuriyetlerinde alfabe ve dil birlik için ‘olmazsa olmaz’ unsurdur. Moskova yönetimi her bir Türk topluluğuna ayrı bir alfabe dayatmıştı. Bağımsızlıktan sonra Özbekistan ve Kazakistan, alfabede yaptığı değişikliklerle, Rusya dönemindekini aratacak yeni bir yapılanmayı tercih etmiştir. Kırgızistan ise bölgenin en fakir ülkesi olarak henüz alfabe meselesini gündeme alamamıştır.
Dini görüş farkı yüzünden tartışan iki gurup insan, kavgaya tutuşurlar. Hafif yaralanmalar sonucu, iki taraf da davacı olurlar. Duruşma günü geldiğinde, hakim her iki tarafı da dinler.
ALTMIŞLI, YETMİŞLİ yılların (1960 – 1970) köy okullarını eğer iyi anlatamaz isek, Bugünleri ve yarınları da iyi değerlendirmekte zorluk çekeriz.
Küçük düşürüldüğümüzde, meydan okunduğumuzda, kızdırıldığımızda, aşağılandığımızda, aldatıldığımızda, önemsenmediğimizde, incindiğimizde kendimizi kötü hissederiz. O zaman öfkelenir ve intikam almaya çalışırız. Pek çok kişi intikamdan vazgeçmek için eğitim almadığından sonuç çok kötü olur.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde çölde yaşayan bir deve ailesi varmış. Bu ailenin Mıstık adında çok sevimli bir çocukları varmış.
"Bilimsel" olmanın dibini sıyırma yarışında doping yemiş atlara fark atan akademisyenler kusura bakmasın lütfen!