Kocaman eksiğimiz, âcil derdimiz, elzem ihtiyâcımız, acı mahrûmiyetimiz, büyüyen hasretimiz: insan. Doktor, mühendis, avukat, politikacı, hâkim, polis, asker... de lâzım. Fakat bize bunlardan önce “insan” lâzım...
İnsan kalabalıklarını bir araya toplayan, onları millet hâline getiren kültürdür. Kültür, bir milleti diğer milletlerden ayıran özelliklerdir. Kültürün belli başlı unsurlarından biri dildir. Dil, milleti oluşturan insanlar arasında iletişimi sağlar.
Tarihe canlı şahitlik yapmış insanlarımız var. Onların hayat hikayesi, sadece kendi hayat hikayeleri değil. Yaşadıkları dönemlerde ki belgeler çok önemlidir. Zamana şahitlik yapmış Gebze Cumaköy doğumlu Ressam Sedat Alkan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
İdrak etmekte olduğumuz Hicrî 1439, Milâdî 13 Nisan 2018 Cuma gününü, 14 Nisan 2018 Cumartesi gününe bağlayan gece, Mübârek Mi’rac Kandili’dir. Bütün okuyucularımın Mi’raç Kandilini tebrik ederim. Nice kandıllere, sağlık ve huzur içerisinde, sevdikleriyle ve sevenleriyle erişmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.
Saygı, dünya üzerindeki bütün insanların daha mutlu, huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşayabilmeleri için, toplumsal temel taşı görevi görmektedir. Kıtalar, milletler, bölgeler, partiler, sivil toplum kuruluşları, şehirler, köyler, mahalleler, sülaleler, aileler ve en sonda da fertler birbirine saygılı olmak zorundadırlar.
Daha evvel Filistinli çocukların İsrailli polislerce kırılan kolları için, Gazze ’ye uygulanan abluka için hatta Mescid-i Aksa ’da askerlerin zoraki arama yapması için bile ortalığı ayağa kaldırmıştık; kiminde orantılı ve kiminde orantısız, zulme karşı eylem gücümüzü organize ederek.
Onlar hem eş oldular, hem ana… Onlar an geldi hamur açan elleri ile silah, an geldi yeminli bedenleri ile mevzi oldular.
Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesinde kaymakam iken, Türk Ordusu’nu arkadan vuran Ermeniler hakkında, hükümet sevk ve iskân kararı almıştı. Kemal Bey, kendisine verilen vazife gereği, bu kararı uyguladı.
Sabahattin Ali: Bürokraside aykırı, duyguda aşırı, fikirde haşarı, mantıkta akış yukarı, netîcede apayrı...
Eli kalem tutanlar, profesyonel ve amatör yazarlar, özellikle de gazeteciler!
Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı.
Güvensizlik ve çaresizlik kendini en net şekilde beden dilinde gösterir. Yapılan bir araştırmada Batı Berlin’deki barlarda bulunan insanların dörtte üçünün yüzünde gülücük geçtiği görülmüştür.
Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü... Ben de biraz kendimi avukat olarak görüyorum. O nedenle sabahın erken saatlerinden bu yana telefonuma mesajlar gelip duruyor.
80’lerin sonlarına doğru meşhur “ Patagonya’nın Sesi Radyosu ”nda sorardı ecnebîler Vatandaş Rıza ’ya: -- Sen Müsliman? -- Eh, zaman zaman..
Milletlerin tarihinde çok sayıda savaş vardır. Tarihi sadece barışla geçen bir millet yoktur. Birçok milletin kendini bir millet olarak ifade etmesi kazandığı bir savaştan sonra gerçekleşmiştir.
Yazıma başlık yaptığım cümle; hayatım boyunca verdiği mesaja çok dikkat ettiğim bir atasözümüzdür. Aslında bu söz, hangi makamda olursa olsun, bulunduğu mevkiin öneminin, kendisinin kim olduğunun değerlendirmesini yapabilecek her fani için geçerlidir!
Hayat kaynağımız suyun kıymetini biliyor muyuz? Su, hayattır. Su, medeniyet kültür ve her şeydir. Ab-ı Hayat olan can suyumuzun, ırmaklar, nehirler ve derelerimizin kıymetini biliyor muyuz?
‘’Hayat ya cüretkâr bir maceradır, ya da hiçbir şey…’’ Durdurabiliyorsan zamanı bir bak geriye! Neleri yaşadın, neyi yaşattı bu hayat sana?
Türkiye açısından üst derecede mühim olan ibâdet dili mevzuunda ‘ âlim ’ denilebilecek ölçüde İslâmî bilgilere sâhip yaşayan akademisyenler; Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ve Prof. Dr. H. Yunus Apaydın’dan oluşan ilmî müşâvere ve redaksiyon heyetinin kontrolünde; Prof. Dr. unvanına sâhip Hüseyin Algül, İbrâhim Kâfi Dönmez, Mehmet Erkal, Ömer Fâruk Harman, Ahmet Sâim Kılavuz, Süleyman Uludağ ile Hac ve Umre Uzmanı İrfan Yücel tarafından hazırlanan 2 ciltlik ‘İLMİHAL’ isimli eserde mevzu ile alâkalı olarak şu bilgiler yer almaktadır.
Öncelikle şu gerçeğin altına çizmek gerekirse; Kıbrıs konusuna, ‘’Milli Dava’’ niteliğini Türk Milleti vermiştir. Dolayısıyla bu tarihi gerçek, Türkiye’nin Kıbrıs’a olan ilgisinin temelini teşkil eder.