Bayramları seviyoruz ama kendimize uydurduktan sonra. Kelimeleri ezberliyoruz ama onları asıl mânâlarından kopardıktan sonra..
“Trump’a hatırlatmalar” Türk Milleti, bir kez daha emperyalistlerin saldırısına uğradı. Yani uzun yıllardır aba altından sopa göstermek marifeti ile yürütülen savaş bugünlerde, gün yüzüne çıktı.
Ay Yıldızlı Al Bayrağımız altında yaşamaktan onur duyan, Büyük Türk Milletin ayrılmaz bir parçası olmanın gururunu taşıyan her yurttaş için ‘vatan, millet, devlet, bayrak’ kavramları kutsalımız, vazgeçilmezimizdir.
Deprem gecesi ve sonra yaşananlar, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve diğer devlet yetkililerinin TV ekranlarındaki çaresizliği, İstanbul'un yanı başındaki Kocaeli ve Gebze'de olanlar, İnsanlarımız enkaz altında can verirken depremden rant vurgunu yapanlar daha neler neler. Bütün bunları çoktan unutuverdik .
Kanser çok boyutlu bir hastalıktır. Kanserle başa çıkmak için birkaç açıdan müdahale etmek gerekir.
Türk Milleti târih boyunca farklı inanç kültürlerine, semavî dinlerin her üçüne ve bu üç dinin ayrı mezheplerine mezheplerin esasta bir detayda-teferruatta farklı yorumlarına mensup olmuşlardır. Bu farklılıklar, günümüzde de devam etmektedir.
Selâmün aleyküm! Tanıdıklarımdan biriyle geçenlerde karşılaştık, adam bana üst perdeden " Selâm! " diye seslendi.
Aslında ülkemizin ABD ile yaşadığı TL-Dolar savaşı geçtiğimiz günlerde Bay Trump’ın ‘’çeliğe gümrük vergisini iki katına çıkardım’’ açıklamasıyla başlamadı ki!
Yiğit, güzel ve dost canlısı insan, sofrasına oturup yemeğini yediğim insan Mahir Ağbiyi kaybettik.
Cağaloğlu’nda Beyan Yayınları her Cumartesi öğleden sonra İstanbul’un aydınlarıyla bir konuyu gündeme taşır ve tartışır. Ancak önce çiğ köfte ve çay ikramı yapılır, düşün ziyafeti daha sonra. Yurt içinden ve dışından konuklar da katılır zaman zaman.
BB (baby boomer)kuşağı dediğimiz 1944-1965 doğumlu insanların; – Delinen pantolonlarına yama vurmaları,
Girne’den sabah erken yola çıkıp, Beşparmak dağlarından geçerek Kıbrıs’ta Türk-İslam tarihinin manevi tapu senetlerinin bulunduğu Lefkoşa’da Kıbrıs Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geliyoruz..
Günün ilk ışıkları Akdeniz’i henüz aydınlatmış, yaz sıcağının ıslak nemli havası bölgeye iyice sinmiş, nefes almayı dahi zorlaştırıyordu.
İlk Türk Devletinin kuruluşundan bu güne, sadece Türklerden oluşan ve başka kabile, ırk veya kültüre mensup olan toplulukların olmadığı bir devletimiz olmadı.
Güçlü insan, karşısındaki kişileri kendi duygularının peşine takabilen kimsedir. Bu insanlar için “Herkesi sanki avucunun içine aldı” deriz.
İlk kez o toplu mezarı gördüğümde tarih Eylül 1974’ü gösteriyordu. 1974’te Kıbrıs’ta katıldığım savaşlar sona ermiş, ada da hayattan geriye ne kaldıysa; savaş sonrasının yaraları onlarla sarılmaya başlanmıştı…
Kıbrıs neden önemli?
1300’de kurulan Osmanlı 1600’e kadar iyi gitmiş, sonraki 1800’e kadar da kötü gitmiştir. O zamanlar Devlet sayılan Padişahlar eliyle düzeltme ve değişim bazen, bazen de güç temerküz eden guruplar vasıtasıyla değişim ve yeni düzene ortak olma gayretleri tarihimiz olmuştur.
Toplumların gelişmişlik düzeyi ile ilgili en şaşmaz ölçüt kadının yeridir. Kadınlara hak ettiği değerin verilmediği bir toplumun uygar olduğundan, gelişmiş olduğundan asla söz edilemez.