*1964 yılında* ABD’de bir öğretmen dergisinde _Alexander Cassandra imzalı bir yazı yayınlanır: *Bir fizik hocası ile öğrencisi sınav sorusuna verilen cevap hakkında anlaşmazlığa düşerler* ve tecrübeli öğretmen Cassandra’nın hakemliğine başvururlar.
Türk Dil Kurumu’nun almış olduğu bir kararla, Türkçede bâzı harflerdeki şapka işâretinin kullanılmayacağı ileri sürülmüştü. Böyle bir karar alınmış değildir. Bu iddiayı doğru zannedenler yaklaşık 10 – 15 yıldır söz konusu harfleri şapkasız kullandılar.
Kelime-i Tevhid’in “Lâ ilâhe illallah, Muhammed’ ür-Rasülullah,, olduğunu, “ilâh (Hak ilâh) yalnızca Allah’tır. Muhammed s.a. Allahın Resülüdür.,, manasına geldiğini; bir kimsenin İslama, Kelime-i Tevhidi söyleyip kabullenerek, tastik ederek girebileceğini; Kelime-i Tevhidin kabullenilip tastik edilme şekline Kelime-i Şehadet dendiğini, “Eşhedü ellâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve Rasülüh.,, şeklinde ifade edildiğini; “ilâhın (Hak ilâhın) yalnızca Allah olduğunu kabul ve şehâdet ederim. Muhammed S.A. in de Allah’ın kulu ve Rasülü olduğunu kabul ve şehadet ederim.,, manasına geldiğini hemen her müslüman bilmektedir.
Aramızdan ayrılışının 80. yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
Pekşen: Kur’an-ı Kerim tabii ki şiir üstü bir ilahî ifâdedir. Şiir tadı gibi değil şiir tadının ötesinde bir lezzete sahip.
Özbekistan’ın tarihi İpek Yolu üzerindeki çok önemli kavşak noktası olan Semerkand’da belgesel çekimlerimiz İpek kağıt imalathanesinde devam ediyor. Dünyada kağıdı ilk imal eden Çinliler olmuştur.
Cumhuriyetimizin 95’nci kuruluş yıldönümü geçtiğimiz 29 Ekim 2018 günü tüm yurtta olduğu gibi; KKTC ve yurt dışı temsilciliklerimizde de büyük bir coşkuyla kutlandı.
Başkalarına mutluluk veren insanlar bir daha unutulmuyor. Gerçekten bir insanı unutabilirsiniz, bir insanın size neler yaptığını da unutabilirsin, ama o insanın SİZE NE HİSSETTİRDİĞİNİ asla unutamazsınız.
Hıristiyan batılılar, Müslüman Türklerin Anadolu’ya gelmelerinden tedirgin oldular. Hazret-i İsa’nın ölümünden hemen sonra 12 havârinin, Hıristiyanlığın tanıtımı ve yaygınlaştırılması için başlattığı misyonerlik çalışmaları, Müslüman Türkler üzerinde yoğunlaştırıldı. Çalışmalar, günümüze kadar artarak devam etti. Özellikle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB)’nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetleri misyonerlerin en fazla çalıştıkları alanlar oldu.
Şehirleri daha yaşanabilir yapan yerler ortak kullanım alanlarıdır. İşte bu yazımda yeni bir parktan, hem de içinde birçok türden hayvanları olan bir yerden bahsedeceğim.
Prof. Dr. Hayrettin Karaman ‘Öz değerlerini kaybedenler, -kendileri olamayanlar- zavallı kuzular gibi, kurtlardan medet umar hâle düşerler.’
Devletimizin ekonomik sorunlarla uğraştığı bu süreçte; ulusal çıkarlarımızı ilgilendiren konularla ilgili dış ilişkilerimizde önemli ama sıkıntılı bir süreç yaşanıyor!
" TDK'nın Cumhûriyeti " diye başlık atacaktım, değiştirip "-nın" ekini attım. Çünkü şimdi bâzı okurlar "Bak şu adama!" diyecekler.
Devletler; monarşi, meşrutiyet, oligarşi ve cumhuriyet adı verilen sistemlerle yönetilirler.
5 yıl sonra tam bir asırlık koskocaman bir çınar olacak Cumhuriyetimiz. Cumhuriyete giden yolda İlk adımı 19 Mayıs 1919’da Samsun’umuzdan atmıştı Atamız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüz.
2010 yılı Eylül ayında Isparta ilimizde Mustafa YILDIZDOĞAN'ın "Irmağının akışına ölürüm Türkiyem" şarkısını söylemesini polis coplayarak engellemişti. Aradan sadece 5 yıl geçti, mel’un fetö darbe girişimi oldu.
Bir TV kanalında “Vapurda çay simit sohbet” programında Ezgi MOLA’yı bir müddet izledim. Dedi ki: “Saz çalmayı bir türlü öğrenemedim”. Peki, Ezgi Mola gerçekten saz çalmayı öğrenemez miydi? Elbette öğrenirdi. Öğrenenler ondan çok daha fazla zeki insanlar değil ki…
Kıbrıs Milli Davamızın en önemli kaybı; 23 Mayıs 2008 tarihinde tarafların liderleri, Talat - Hristofyas ikilisinin aşağıdaki ‘’Ortak Vizyon ‘’ açıklamasıyla yaşanmıştı!
‘ İlim öğrenmek ve öğretmek, böylece ilâhî mesajı insanlara tebliğ etmek, müminin üzerinde bir yükümlülüktür .’
Benim nesil dahil Fethi Gemuhluoğlu’ndan (1922-1977) peşpeşe birkaç nesil etkilenmiştir. Gençleri hep el üstünde tutar, özellikle üniversitede okuyan talebelere her konuda hep öncelik ve ayrıcalık tanırdı. Tek şartı memleketsever olmasının yanında arif, sağduyulu, çalışkan, üretken ve ufkunun açık olmasıydı.