1430 yılında Sultan II. Murat zamanında fethedilen Selanik, Osmanlı Devleti’nin İstanbul’dan sonra ikinci büyük şehri olmuş ve 500 yıl Osmanlının hakimiyetinde kalmıştır.
Günümüzde dünyanın hemen her tarafında yaşayan yaklaşık bir buçuk milyar insanı bünyesinde barındıran İslâmiyet, diğer cihanşümul dinlere kıyasla genç ve dinamik yapısıyla ve eşsiz Allah inancıyla dikkati çeker. Terim anlamı itibarıyla Allah'a yönelmek, teslim olmak ve tevhit inancına bağlanmak anlamlarına gelen İslâm, hâlâ dünyanın en hızlı yayılan inanç sistemlerinden birisi olarak karşımıza çıkar.
Sonsuza kadar Türkiye. 19 Mayıs Türk milletinin yeniden doğuş günüdür. Vatanın ikinci fethidir 19 Mayıs.
“Biz kısık sesleriz... Minâreleri Sen ezansız bırakma, Allah’ım!”
Beynimiz verdiğimiz komutlara göre çalışır. Beyin kendisine söyleneni yapar. Neyin doğru olduğuna inandırılmışsa, onu tecrübe alanına sokar. Beynimizi bir konu üzerinde bir kez ikna ettiğimizde, beyin onu gerçekleştirmenin yollarını arar. İnsan iradesinin ve inancının gücü büyüktür.
Prof. Dr. Mehmet Erdoğan Röportajın dördüncü ve son bölümünde, zekât konusunda dikkate değer bilgiler sunuyor.
Ekonomik krizlerin siyasal, siyasal krizlerin ekonomik krizlere, yol açtığı dönemlerde, geçmiş yıllarda çözüm kaynağı önlemler, sorun kaynağı önlemlere dönüşürler. Yeni önlemlerle aşılması gereken krizler, taşıdıkları yıkıcı tehditlerle birlikte, her zaman bulunmaz fırsatlar getirirler. Toplumların geçmişten geleceğe akan, çalkantılı yapılarında tehditleri fırsatlar, fırsatları tehditler izler. Tehditlerdeki fırsatları yakalayanlar başarılı olurlar.
Spor, vücudun dayanıklı ve güçlü olmasını sağlayan, oyun, yarışma ve mücadele anlayışıyla yapılan hareketlerdir. İnsanlar, tarih boyunca koştular, tırmandılar, ağır nesneleri kaldırdılar, yüzdüler. Ne var ki, bu hareketler her zaman spor maksadına yönelik ve yarışma biçiminde olmadı.
Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu’nun “İnsana dost olmak, fikre dost olmak, komşuya dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, görünene ve görünmeyene dost olmak” sözünü hatırlatarak yazıma başlamak istedim. Bu bağlamda; yazımın başlığını da bu sözün içerisinden seçtim.
Milletler yaşadığı topraklarda öylesine önemli olaylarla, dönemlerle karşı karşıya kalırlar ki! Yaşadıkları her ne varsa; onların geleceklerini şekillendiren, yaşamlarına şekil veren değer yargılarını da test eder.
Fıkıh Ana Bilim Dalı Profesörü Dr. Mehmet Erdoğan aydınlatmaya devam ediyor: ‘Yol Haritamız Kur’an-ı Kerim Olmalı.’
‘ Allah ‘cc) ne buyurduysa, Peygamberimiz (sav) ne tebliğ ettiyse, mutlaka bir hikmeti vardır. Geniş anlamıyla hikmet, her şeyin yerli yerinde olması demektir .’ Röportajın ikinci bölümünde Prof. Dr. Mehmet Erdoğan , açıklamalarına devam ediyor: ‘ İbâdet ederek Allah’la ol ki o mutlak gerçeklik senin özünde tecelli etsin .’
Anneler gününü yazacaktım. Hepsinin ellerinden öperim. Elbette hemşirelerimizin gününü de kutluyorum. Sırada; 18 Mayıs 1944 Kırım Sürgünü ve bugünkü Kırım felaketi var. “HAYTARMA” filmini internetten bulup seyrediniz lütfen.
Yoksullar gibi yaşamak bir erdemdir, ancak yoksulluk bir erdem değildir. Sağlıklı toplumlar, bütün kesimlerin, en varlıklılar gibi değil, en yoksullar gibi yaşamaya özendiği toplumlardır.
Herkes dinin ne olduğunu çok iyi bildiğini zanneder. Fakat efrâdını câmi – ağyarını mâni kıvamında veya ilmî bir târif yapmak gerektiğinde yeterli donanıma sâhip olmadığını anlar.
Bundan önceki yazımda kaldığım yerden devam ediyorum. Çok ehemmiyetli olarak gördüğüm şu hususu da ifade etmek istiyorum ki, AK PARTİ’nin gençlerin diline, milli ve manevi değerlerine sahip bir gençlik yetiştirme politikası yok mudur?
İlk emri “Oku” olan bir dinin mensubu olmamıza rağmen dünyada en az okuyan ülkeler arasında yer almaktayız.
Farz edelim ki orta hâlli siniz, hattâ fakir siniz. Yine de dişinizden tırnağınızdan artırıp sakladığınız bir miktar para nız var. Bu parayı götürüp zamâne zengin lerine emânet eder misiniz?
18. yüzyıl aydınlanma çağı düşünürlerinden Fransız yazar ve filozof Denis Diderot’nun borç içinde olduğunu duyan Rus imparatoriçesi Büyük Katerina, Diderot’nun kütüphanesini satın alıp 25 yıllık maaşını da peşin ödeyerek onu zor durumdan kurtarır.
Oluşan dünyada bütün ülkelerin, yardımlaşmada ve dayanışmada, bir bedenin uzuvları gibi, akıl ve gönül birliği yapmaları için, kültürde ve ekonomide yeniden yapılanmalara ve köklü dönüşümlere ihtiyaç vardır.