Dumlupınar'da 26 Ağustos 1922'de başlayan Başkomutanlık Meydan Savaşı , diğer adı ile Sakarya Meydan Savaşı’nda, Mustafa Kemal Paşa’ya bağlı Türk ordusu General Trikopis'in emrindeki Yunan kuvvetlerini yenerek büyük bir zafer kazandı. Bu zafer, Kurtuluş Savaşı’nın sonucunu belirledi.
Bugün bağımsızlığımıza kavuştuğumuz o mutlu günün, 30 Ağustos zaferimizin 97’nci yıldönümüdür, hepimize kutlu olsun.
Vejeteryanları biliyorduk, et yemeyip sebze ağırlıklı beslenen insanlardı. Ama bunlar hiç olmazsa diğer hayvansal ürünlerden olan; süt, yumurta, peynir ve yoğurt yiyorlardı bildiğim kadarıyla. Şimdi bir de “vegan” türü beslenen ve kendilerini vegan diye adlandıran insanlar çıkmış. Bunlar ne et, ne de et ürünü yiyorlar.
Kültürün zengin dilini öğrenmeden, ekonominin yalın dilini öğrenmek mümkün değildir. Bütün boyutlarıyla hayatı zenginleştiren ana kaynak kültürdür. Ekonomi hayatın üretime ve tüketime bakan yüzüdür.
Pek çok insan, bu dünyaya birer dahi olarak olağanüstü yeteneklerle geliyor, fakat daha sonra sıradan bir insan olmayı kabul ediyor ve sıradan bir insan olarak bu dünyadan göçüp gidiyor.
Türkiye’mizde yayıncılar editörlük hizmetlerinden faydalanmıyorlar. Bu sebeple okuyucuya sunulan kitaplarda imlâ hatâları, dil yanlışları oluyor.
Belgesel çekimleri için 45 gündür bulunduğum Giresun ve Gümüşhane Bölgesinden Kocaeli’ye dönerken kısa bir mola verdiğim Amasya, kültür medeniyet ve zaferler tarihimiz açısından çok önemli.
Hollanda'da yaşayan gazeteci İlhan Karaçay geçenlerde sosyal medya hesabında bir fotoğraf yayınladı. Bu fotoğrafta yer alanlar Hollanda bakanlar kurulu üyeleri ile devlet müsteşarları idi. Hepsi günlük kıyafetleri ile toplantıya katılmışlardı. O da sorduğu sorularla; bu fotoğrafı nasıl okumak gerektiğinin cevaplarını bulmaya çalışıyordu.
Otuz beş yaşlarında üniversite mezunu bir devlet memuru olan Tamer bey, Pazar günü evinde çok canı sıkılmıştı. “Hanım hadi parka gezmeye gidelim dedi.” Eşi Necla hanım da memur olduğu için işler pazara birikmişti. “Hayatım benim yarım kalan işlerimi bitirmem lazım, sen çocuklarımızla parka gider misin. Hem onlar da temiz hava alarak hareket etmiş olurlar.”
Kuruluşların dünya pazarlarında aranılan ürünler, hizmetler ve bilgiler üretmeleri, misyonlarına odaklanarak, vizyonları doğrultusunda, entellektüel ve finansal sermayelerini, dünya ortalamasını aşan, bir getiriyle değerlendirmesini bilmelerinden kaynaklanır. Kuruluşlar bütün canlılar gibi doğarlar, gelişirler, olgunlaşırlar ve ölürler. Uzun ömürlü kuruluşların güçleri, ürettikleri ürünlerde ve hizmetlerde, kalite üstünlüğünü korumalarına bağlıdır.
Eyvâh!.. Ne yer ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh u zâr kaldı. Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede geldi ezelden. (Abdülhak Hamit Tarhan)
Bosna Krallığı, Fatih Sultan Mehmed Han tarafından 25 Ağustos 1463 târihinde Osmanlı vilâyeti hâline getirildi.
Her şey bu anlamlı sözde gizli aslında “ Vicdanınızın sesini yükseltin” yükselen vicdanın sesi hayatın her anında kulağımızda çınlasın, kısmayalım o sesi varsın yükselsin. İyi bir eş olabilmek, iyi bir anne-baba olabilmek, iyi bir yönetici olabilmek kısacası iyi bir insan olabilmek için vicdanınızın sesini yükseltin.
Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan: İnsanların ihtiyaç, fikir ve dâvasını öteki insanlara duyurma aracı olan hitâbetin tanımı şöyle yapılmaktadır: Hitâbet; bir şeyler anlatmak için sözü başkasına yöneltmektir. Bu anlamda hitabet, insanın yeryüzünde yaşamaya başladığı günden beri devam edegelmektedir.
Her insan ailesi ve işi arasında, geçen ömrü boyunca, bir yandan öğreten ve öğrenen, bir yandan da yöneten ve yönetilendir. Yönetim ve eğitim, ekonomik ve kültürel hayatın, birbirini geliştiren iki ana çalışma alanıdır.
Haluk Hoca ile ilk görüşmemiz bundan tam 20 yıl önceydi. 1999 yılında kısa adı ATİB olan Avrupa Türk İslam Federasyonu Genel Başkanı Musa Serdar Çelebi’den bir davet aldım.
Çizgisi muhteşem bir mimar-ressam, anlatım gücü yüksek bir yazar olan Gürbüz Azak, ‘ Meryem’in Atları ’ isimli; 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde 140 sayfalık romanında, Kazan Türklerinden bir grubun, Osmanlı Yurdu’na göç edişlerinin destansı hikâyesini anlatıyor.
Kıbrıs adasında son zamanda adından çok söz ettiren bir bölge var, adı Maraş! 1974 yılından beri yasak bölge.
Risk, en kapsamlı tanımı ile, hayatımızda kontrolümüzde olan ve olmayan, irili ufaklı tehlikelerle karşılaşmamızdır. Riski en basitinden, en tehlikelisine kadar kategorize edebiliriz. Alınan önlemler her yönüyle yeterli ise, kişi ne yaptığını biliyorsa, en tehlikeli risklerden kurtulma şansı yüksek iken, koruyucu tedbirlerin, alınan önlemlerin ve aklın rasyonel kullanılmaması sonucu, insan küçücük bir riskten ölümle çıkabilir.
Bu yazım, kamuoyu tarafından da çok iyi bilinen İstanbul – İzmir Otoyolu geçiş ücretleri ile alakalıdır. Malumlarınız olduğu üzere, İstanbul – İzmir arasındaki yolculuk süresini 8 saatten 3,5 saate indiren muhteşem otoyol tamamlanmak suretiyle geçtiğimiz günlerde çok Değerli Cumhur Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılmış bulunmaktadır. Böyle rüya gibi bir otoyolu yapanlardan, yaptıranlardan ve emeği geçen bütün zevattan Allah bin kere razı olsun.