Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Üyesi Dr. Elchin İbrahimov ile Geçmişten Günümüze Türk Dünyasında Alfabe Problemi Hakkında Konuştuk.
Yıl 1993 idi. Yrd. Doç. Dr. olarak Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesinde öğretim üyeliği yapmaktaydım. Bir gün öğrencilerim Mihriban türkülerinin güftekarı şair Abdurrahman KARAKOÇ’un fakültemize çağrıldığını söylediler. Öğrencilerimle birlikte karşıladık ve salonun en önüne birlikte oturduk.
Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Üyesi Dr. Elchin İbrahimov ile Geçmişten Günümüze Türk Dünyasında Alfabe Problemi Hakkında Konuştuk.
3 BÖLÜM Ağrı Dağı’nın Ermeniler için kutsal bir anlam ifade ettiğini her ortamda duyuyorduk. Bir saatlik yolculuktan sonra Garni’ye geldik. Burası bağlık, bahçelik ve turistik bir yerdi. Aracımızı yemek yiyeceğimiz restoranın parkında bırakıp yürürken karşı tarafta meyve satan bir bayan gördük. Ne sattığına baktığımızda bayan bize ekmeğe benzeyen bir yiyecek ikram etti. Sorduğumuzda bunun kete olduğunu anladık ve Ermenilerin keteye Gata dediklerini de öğrenmiş olduk.
Hayırsever, Örnek İş İnsanı Muzaffer Altıntaş’ın Hayatı Korona vebası salgını, 80 yaşındaki hayırsever, örnek iş insanı Muzaffer Altıntaş’ın hayatında hiçbir şey değiştirmedi. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi yasak kalktıktan sonra her gün işinin başında çalışmaya devam etti. Dini ve milli anlamda hayır işleri yapmayı sürdürdü.
Çin Halk Cumhuriyeti Vuhan kentinden tüm dünyaya yayılan Covid-19 isimli yeni tip Korona Virüsü üç aydır hayatımızı alt üst etti. Haziran itibariyle dünya genelinde kontrollü normalleşme sürecine geçildi ancak insanların kontrolü elden bırakma ihtimali tehlike arz ediyor. İkinci dalganın gelmesi filmin başa sarılmasına neden olabilir. Virüsün yeni merkez üssü şu anda Amerika kıtası, ABD’den sonra k ısa sürede en yüksek vaka sayısına ulaşan ülkelerden biri olan Brezilya'da 555.383 vaka görülürken, ülkede 31 bin kişi hayatını kaybetti.
Kendini değerli hissetmek, kişinin, kendini kendinden daha büyük bir bütünün önemli, vazgeçilmez, yeri doldurulamaz, emsalsiz, bir parçası olarak görmesidir.
Uzun ömürlü insanlığın tarihiyle başlayan kültürler, yazılı kaynaklara dayanırlar. Özgünlüğünü koruyan kitapları olmayan kültürler, yüzyıllar içinde varlıklarını koruyamazlar. Bunun için, kültürlerin harman olduğu Anadolu’da, söz uçar yazı kalır, denilir. Yazıya dönüşmeyen söz, zamanla kalıcı olma özelliğini yitirir. Sözler kitaplarla ölümsüzlük kazanırlar.
Sayın Bakan, 65 yaş üzeri yurttaşlara iki buçuk aydır evde tutulmalarının fedakarlık olduğunu belirterek bir kere daha teşekkür ederken bu kısıtlamanın süreceğini açıkladınız. Kararınız salgınla mücadelede yükün ağırlığını bu kesimin taşımaya devam edeceği anlamına geliyor.
Dostumuz Samvel, bekleme sürecinde telefonla her gelişmeden haberdar oldu ve Gümrü girişinde flaşörleri yanan bir aracın bizi beklediğini söyleyip bir aksilik durumunda telefonunun açık olduğunu hatırlattı.
Öncelikle hayatımız; Korona’dan önceki, Korona’dan sonraki olmak üzere ikiye bölündü! Özlemini duyduğumuz pek çok şey bir daha geri gelmeyecek şekilde mazide kaldı. Keşkelerimiz durmadan arttı…
Cem Sultan, bilindiği gibi Fâtih Sultan Mehmed Han’ın oğludur. Babası Sefer-i Hümâyun’a çıktığı zaman sarayda kalıp babasına vekâlet ettiği için ‘ Sultan ’ olarak anılır. Ağabeyi Sultan İkinci (Sofu) Beyazıd Han ile mücâdelesi ve mücâdeleyi kaybettikten sonra şiirle yaptığı yazışmalar, 1482 yılında Rodos şövalyelerine sığınması, şövalyeler tarafından esir muamelesine tâbi tutulması, Roma’da Papa’ya satılması ile meşhurdur.
Muzaffer Baca’ya rica etmiştim “Yurtdışında bir uluslararası toplantıya gidiyorum. Batı Trakya’daki soydaşlarımızın son durumu hakkında bana bilgiler ver de tebliğime koyayım” demiştim. O günlerde Muzaffer Baca TRT Dış Yayınlar Dinleme Servisi’nde İngilizce ve Elence mütercim olarak çalışıyordu. Aynı zamanda Yenimahalle Konkur Sitesi’nde de aynı katta komşu idik.
Sovyet Rusya’nın dünyaya korku saldığı yıllarda en merak ettiğimiz konu Demirperde’nin arkasıydı.
Bilindiği üzere, 65 yaş üstünde olan vatandaşlara sokağa çıkma yasağının devamına karar verilmiştir. Bu suretle, yasaklar başlayalı üç aya yaklaşmış bulunmaktadır. Kanaatime göre artık bu yasak kararı, yaşlıların sağlık ve sıhhatini koruma gayesine matuf olmaktan çoktan çıkmış olup, adeta kelimenin tam manasıyla bir zulüm ve işkence haline gelmiş bulunmaktadır.
Korona vebası hayatımızı değiştirdi. 11 Mart 2020 yeni bir milat oldu. Aklımıza gelmeyenler başınıza geldi. Dünyada mahşer gününü yaşadık. Birbirimizden kaçarak evlere kapandık, bayram coşkularını birlikte yaşayamadık. Ramazan kültürüne hasret kaldık. Camilerde Cuma namazı kılınamadı.
Yazmak gizemli bir mıknatıs gibi, her yazarı kendine çekmiştir. Onlarca sayfa okunmadan, bir sayfa yazılmaz. Güçlü bir yazar hem konuşurken hem yazarken sözü gereğinden fazla uzatmaz. O konuyu dağıtmadan, anlatmak istediğini, yalın bir dille anlatır. Onun yazdıklarında ne bir cümle eksik ne bir cümle fazladır.
Sayın Başvekil, Hem Türkçü, hem de başvekil olduğunuz için size bu açık mektubu yazıyorum. Yalnız başvekil olsaydınız bunları yazmak emeğine katlanmazdım. Çünkü Türkçü olmayan bir başvekile hitap etmenin ne kadar boş olduğunu bilirim. Yalnız bir Türkçü olsaydınız yine yazmaya lüzum görmezdim. Çünkü faydasız kalacak olduktan sonra, sizden daha eski Türkçülerle yurdun dertlerini her zaman konuşabilirim. Fakat Türkçü olarak idâre mekanizmasının başında olduğunuz için sizinle konuşmaktan faydalar doğabileceğine inanıyor, onun için size hitap ediyorum.
27 Mayıs 1960 ihtilali üzerinden tam 60 yıl geçti. Bu tarih Türk demokrasi hayatına vurulan bir darbe olarak kayıtlara geçti.27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında kurulan ve adına Yüksek Adalet Divanı denilen; ama yargılama usulleri bakımından “ Ortaçağ engizisyon mahkemelerini” aratmayan bu yargılamalar Türk tarihine kara bir leke olarak yazılmıştır.
Bu sorunun cevabı aslında çok kolay; arada bir mani olmasa elbette kolay. Türk kişilerinin düşünce ve bilinçlerini esir alan husus açıklanmadan verilecek cevap tam olarak anlaşılmaz, aksine yanlış bile anlaşılabilir.