‘’Tarih kitaplarında Türkler hakkında yazılı olanlar, hatta onlarla savaşanların anlattıkları, gerçekleri ifade etmekten acizdir. Mutluluk Türklerle birlikte savaşmaktır. Bu şerefi ömrümün sonuna kadar taşıyacağım. Taş üstünde yatıyor, güneşe, fırtınalara, soğuğa, yağmura karşı korumasız siperlerde çamur ve toz içinde günler geçiyor. Fakat dünyanın bütün araç ve imkânlarına sahip düşmanlarıyla aslanlar gibi dövüşüyorlardı. Bu ne sessiz ve gösterişsiz bir vatan sevgisiydi. ’’Allahın Adını Yürekten Haykırarak’’ saldırganın üzerine atılıyorlardı. Düşmanları da onlara hayrandı.’’ (Çanakkale Osmanlı Orduları Komutanı Mareşal Liman Von Sanders Çanakkale, 1916)
Salgına karşı önlemlerimizi alalım, moralimizi bozmayalım.
Bizi maneviyata döndürenlere teşekkür borcumuz vardır. Bu sebeple gönül borcumuzu minnettar olarak, şükran duyarak ödememiz gerekir.
Türk ahlâkı en eski çağlardan beri toplumcudur. Her Türk, toplumun menfaatini, kendi menfaatinden üstün tutar. Ferdiyete değer vermeyen Türk ahlâkı, şahsiyete saygı göstermiştir. Türkler, savaşta ölmekten gurur duyarlar, yatakta ölmekten korkarlardı. İslâmiyet’ten önceki Türklerde ‘ İslâmiyet’in şehitlere vaat ettiği cennet ’ bilinmiyordu. Böyle olduğu halde, şeref saydıkları için, savaşta ölmek isterlerdi.
Yunanistan sınırını geçerek Avrupa’ya ulaşmaya çalışan göçmenlere yönelik Yunan güvenlik güçlerinin insanlık dışı uygulamaları; korona virüsünün ülkemizde de görülmesinin ardından gündemin arka sıralarına düşse de, hız kesmeden devam ediyor.
Yıl 1929.. Lise 3 ders kitabı. Adı: Kozmografya.. Yazarı: Ordinaryüs Prof. Dr. Ali Yar. Atatürk’ün isteği ile yazıldı. Büyük önderdeki öngörüye bakar mısınız? Hikayesi ise inanılmaz....
Osmanlı Devleti'nin uzun ömürlü olması, kuruluş yıllarından son yıllarına kadar, eğitime önem vermesinden kaynaklanır. Osmanlı döneminde Bursa, Edirne ve İstanbul yanında, geleceğin sultanlarının sancak beyliği yaptığı Manisa, Kütahya ve Amasya Anadolu'nun eğitim ve kültür merkezleri olmuştur. Bütün Osmanlı şehirlerinin merkezinde çarşı, cami ve medrese vardır. Çarşının zenginliği ve caminin etkinliği, iki kurum arasında uyum ve düzeni sağlayan medreseye dayanır.
Kişilerin öncelikle kendine ve kendi değerlerine sahip çıkması doğaldır, hakkıdır hatta böyle gerekir. Kişi kendine sahip çıkmazsa, öz benliğine ihanet etmiş olur; bundan dolayı özellikle o kişi açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıktığında bu durum sadece ona aittir.
Türk milliyetçiliği statik (durağan) değil, dinamik (değişen şartlara ayak uydurabilen, canlı ve atılgan, enerji dolu) yapıya sâhiptir. İlgi alanı son derece geniştir. Vatan toprağını ve o topraklar üzerinde yaşayan insanları ilgilendiren her şey, milliyetçi düşünceye sâhip insanları ilgilendirir. İsrail’de Yahudi milliyetçiliği, Rusya’da Slav milliyetçiliği, İran’da ‘ Şi’ îlik ’ adı altında Fars milliyetçiliği, Yunanistan’da Rum milliyetçiliği, Türkiye’mizin bir bölümünde Kürt milliyetçiliği bütün şiddeti ile devam ederken, Türk milliyetçiliğinin eriyeceğini düşünmek, söylemek ve yazmak ancak Türkiye üzerinde emelleri olanlara moral vermek mânâsını taşır. Bunun bir başka adı; ‘ vatan hainliği ’dir.
Bu yazıyı yazmamın sebebi şu dikkat çekici bilgidir. Şöyle ki İslam dinine göre günlük hayatımızda uyulması gereken kriterleri(dürüstlük, çalışkanlık, doğruluk, temizlik, yalan söylememe, adil davranma v.s.) ölçü alarak yapılan bir araştırmada, müslüman ülkelerin hiçbiri ilk 25’ e girememiştir.
Ülke olarak sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Kan ve irfan ile kurduğumuz vatanımız iç ve dış tehditler altında.
İnsanlarla çoğu zaman geçmişte yaşadıklarımızı esas alarak ilişkiler kurarız. Bir insanla karşılaştığımız zaman beynimiz otomatik olarak o kişiyle ilgili bir dosya çıkarır. Sonra o kişiyle önceki bilgilerimize göre ilişki kurarız.
Ülkeler ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerine göre sıralanırlar. Elementlerin periyodik tablosu gibi, ülkelerin de bir periyodik tablosu vardır. Her ülke nüfusuyla, tarihiyle, coğrafyasıyla, diliyle, üniversiteleriyle, hastaneleriyle, kamu, özel ve gönüllü kuruluşlarıyla, ülkeler sıralamasında yerini alır. Ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel başarıların kaynağında, nüfusları ve üretim güçleri vardır. Nüfusları büyük olan ülkelerin, üretim güçleri büyük olur.
COVID-19 olarak da bilinen Coronavirus etkisiyle teknoloji şirketleri başta olmak üzere birçok sektörde evden çalışma seçeneği kitlesel olarak test edilmeye başladı. İnsanlar birileriyle yüzyüze görüşmek yerine mesajlaşma uygulamaları, konferans portalları ve video chat programlarını kullanmaya başladılar. Bu bir devrim başlatıyor olabilir mi?
Töre, hukuk düzeni demektir. Türkler dâima etrafları düşmanla çevrili bir hayat yaşadıkları için çok disiplinli, dâima birlik ve berâberlik içinde yaşamak mecbûriyetindeydiler. Bu yüzden Türk ülkesinde nizâmı sağlayan töre her şeyden önce gelirdi.
Yeryüzünde tarihler boyunca çeşitli ulusların devlet kişileri, suikastlar düzenlenilerek öldürülmüşlerdir. Şu kesin gerçek asla unutulmamalıdır ki; suikast düzenlenen ve de öldürülen devlet kişisi sayısı en çok Türk Ulusundan olmuştur. Bu konuda dikkat çeken bir başka husus ise şöyledir: Diğer ulusların devlet kişileri veya başkanları; iktidar kavgası şeklinde iç çekişme sonucu veya bir başka ulus veya uluslar ile çıkar çatışmasına dayalı dış sebeplerden ötürü öldürülmüşlerdir.
34 vatan evladı Mehmetçiğimiz, zalim Esad ve destekçisi Rusya tarafından yapılan saldırı ile şehit olmuşlardı. İdlib şehitlerimizi ebediyete uğurladık. Aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anarken değerli arkadaşım, gönül insanı İbrahim Çiçek Bey’in şehitlerimizle ilgili yazdığı şiiri sizlerle paylaşıyorum. Şehitlerimiz kalp ve gönlümüzde yaşayacak, onları unutmayacağız. İdlib şehitlerimizin şahsında tüm şehitlerimizin aziz ruhu için hep birlikte bir Fatiha üç İhlas okuyalım.
İnanılmaz ! Bir Mimar Sinan eseri olan Şehzadebaşı Cami´nin 1990´li yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, caminin restorasyonu sırasında yaşadıklarını anlatıyor. “Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu.
Avrupa yirmi birinci yüzyılda, bir insan ömründe yaşanan, iki büyük savaşta, baştan sona, Berlin'iyle, Paris'iyle, Londra'sıyla yakılıp yıkılmıştır. Dünyada hiçbir kıta, elliden fazla bağımsız ülkeden oluşan, Avrupa kadar parçalanmamıştır. Avrupa parçalanmaya devam etmektedir. Ülkelerle dolu olan Avrupa, kültürlerle de doludur. Hıristiyanların, Müslümanların, Yahudilerin bir arada yaşadığı Avrupa, İbrahimi dinlerin vatanıdır. Dünyanın kültürü ve ekonomisi en zengin kıtasıdır.
‘’Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin en büyük payı senindir.’’(Gazi Mustafa Kemal Atatürk) Tarih sayfalarına adını şanla, zaferle yazdıran Mehmetçik, milletinin yüksek menfaatleri adına bu defa Suriye sınırımızın ötesinde yine kahramanlık destanları yazmaktadır.