12 Mayıs 2020, Ramazanın 19 cu günü. İstanbul’da dünkü hava yaz günü havasıydı. Masamda iç ve dış mekânın hava sıcaklığını aynı anda ölçüp gösteren bir termometrem var. Akşam iftar saatinde hem oda sıcaklığı hem dış sıcaklık 25 °C gibiydi. Sahura kalkınca dış sıcaklığın ancak 20 °C civarına düştüğünü gördüm. Beykoz Çavuşbaşı’nda bahçede kalıyorum ve orman kenarındayım. Dolayısıyla neredeyse gece boyu kuş sesleri var. Dış hava sıcaklığı üşütmeyecek seviyede olduğu için yatak odamın penceresini açıp kuş cıvıltılarıyla uykuya dalayım dedim. Pencereyi açınca kuş cıvıltılarını bastıracak kadar köpek havlaması işittim. @mesutugur twitt hesabımı takip edenler görmüştür.
Anadolu insanının bireysel ve toplumsal kimlik dünyası, yatay ve düşey boyutta, uyum ve düzen içinde olan, çoklu bir yapı gösterir. Yatay kimlikler, eğitim ve gelir seviyesine bağlı olarak, sarımsağın dişlerine benzer bir biçimde, yan yana birbirlerinden ayrılmazlar. Düşey kimlikler ise bir soğanın katları gibi, merkezden çevreye doğru genişleyen daireler çizerler. Anadolu insanının zenginliği, çok boyutlu kimliklerinden kaynaklanır. Düşünce dünyası kadar, eylem dünyası büyük olan Anadolu insanı, yardımlaşmayı, paylaşmayı, veren el olmayı bilir.
Bu sözcük en eski Türkçe sözcüklerden biri, kullanılış amacı ve anlamı itibariyle de insanlık tarihinin en eski sözcüklerinden biridir. Tamga, her ne şekilde olursa olsun, nasıl kullanılırsa kullanılsın; anlam itibariyle farklılaşma, farklılaştırma amacını güder. Tamgaların günümüzde kullanımları ve etkileri açısından vahim hatta çok vahim sonuçlar doğuran ve de doğuracak olan bazı uygulamalarını, özellikle gençlerimizin dikkatine sunarak uyarıda bulunmak için bu konuyu kaleme almak istedim.
Özbekistan deyince gönül telimiz titrer, atalar diyarı Ulu Türkistan’ı hatırlarız, Taşkent, Semerkant, Buhara ve Hive’yi düşünürüz, Amuderya ve Sirderya boylarını dile gelir, Maveraünnehir olarak sizlere çok şey söyler…
Türkçülüğün bir adı da Türk Milliyetçiliği’dir. Genel anlamda milliyetçilik de milletini sevmektir. Peki, millet nedir? Aynı coğrafyada oturmak, aynı geçmişi yaşamış olmak, aynı dili konuşmak, aynı dine inanmak... millet olmak için yeterli midir? Değildir.
İki hafta önce başladığım futbol nostalji kuşağının son perdesiyle bu hafta yine sizlerle beraberim. Futboldan epeyce uzak kaldık, futbol nostalji kuşağıyla maziyi hatırlayarak zaman geçiyoruz. Olsun sağlık her şeyden önce gelir biz sabrederiz yeter ki her şey normale dönsün. “ Evde kal, futbol ile keyif al Türkiye “
Koronalı günlerimiz başlayalı neredeyse iki ay oldu. İlk aşamasını başarıyla geçtiğimiz bu dönem sonrasında ikinci döneme ilk adımı, 7 Mayıs itibariyle attık. İkinci dönemin adı: ‘’Kontrollü Sosyal Hayat’’.
2018 Ağustosunda rahip Brunson krizinin etkisiyle 7.20’yi gören dolar, 7.24’ün üzerine çıkarak tarihi rekoru kırdı. Bu yazıyı hazırladığım saatlerde yukarı doğru ivme devam ediyordu. Euro 7.82’den Sterlin ise 8.99’dan alıcı buluyordu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak uluslararası yatırımcılarla telekonferans ile gerçekleştirdiği toplantıda, birden fazla ülkeyle Swap anlaşması yapabiliriz demişti.
Muhterem okuyucular ehemmiyetine binaen şu hususu ifade edeyim ki, benim yazdıklarım, bundan önceki yazdıklarımda da olduğu gibi tamamen hayatın içinden alınmış hadiselerdir. Maksat ve gayem hiçbir şahsı veya kurumu tenkit etmek olmayıp, halkın içinden sade bir vatandaş olarak, bildiklerimi ve gördüklerimi siz değerli okuyucularıma intikal ettirmekten ibarettir. Tabii ki, takdir sizlerindir.
Emreder Rica eder, lütfen der Takip eder Ona güvenir Azarlar Tebessüm eder Çabuk getir der Lütfen getirir misin der Problemi çözer Nasıl çözüldüğünün yolunu gösterir
Şu günlerde pek çok insanın tepkisel olma özelliği artıyor. Her şeye ve her insana karşı çıkmak neredeyse moda oldu. Çoğu insan, ağzını birilerini eleştirerek açıyor. Bu kişilere göre kendileri çok iyi, başkaları çok kötü. Bu yöntem insana güç kazandırmaz, tam aksine güç kaybettirir.
Türkler Anadolu’yu sevdikleri kadar, Balkanları da sevmişler, yeni şehirler kurarak yerleşmişlerdir. Dicle ve Fırat nehirleri gibi, Tuna nehri de ortalarından aktıkları coğrafyalara, büyük bir ekonomik ve büyük bir kültürel canlılık kazandırmıştır. Türkler gittikleri her coğrafyada, hukukun üstünlüğüne dayanan devlet yönetimleriyle, toplumun bütün kesimlerine, aynı yakınlığı göstererek, barışın güvencesi olmuşlardır.
Peygamber Efendimiz, iki cihan serveri Hazret-i Muhammed (sav) Hazretleri, iyi bir Müslüman için şaşmaz, değişmez bir örnektir. O halde, iyi bir Müslüman’ın vasıflarını belirtirken, Peygamber Efendimiz’e, yaptıklarına ve söylediklerine bakmamız gerekecektir.
Ülkemizde yeni rejim yolcularına(!) kısa bilgi notu sunmak isteriz. 23 Nisan 1920 tarihinde Yeni Türk Devleti kuruldu. Devlet olmak düzgün işleyen anlamlı kurumlaşma demek olduğu için ilk iş olarak TBMM düşünülmüştü.
Birkaç aydan beri tüm insanlık olarak diken üstündeyiz. Süper güçleri dahi çaresiz bırakan Corona virüsünün dünyaya verdiği korku ve endişe hâlâ devam ediyor. Ülkelerin hesaplarını alt üst eden, insanın aciz ve çaresizliğini ortaya koyan bu tufanda, ülke olarak başından beri sağlam ve güvenilir adımlar atmaktayız. Ansızın yakalandığımız bu sağanakta, bir takım aksaklıklarımız olsa da diğer ülkelerle bir kıyaslama yapıldığında çok iyi durumda olduğumuzu gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz.
‘’Korona’lı günlerin başlangıcıydı, bir sabah erkenden kapım çalındı. Hiç tanımadığım genç bir delikanlı karşımda duruyordu. Olsa, olsa 25 yaşındaydı…
Türk Eğitim Sistemi kavramı sorunludur. Çünkü oturmuş bir sistem olmadı. Her bakan ve hükumet istediği tarzda değiştirdi. Bu süreç günümüzde artarak işliyor.
Hemen her konuda olduğu gibi insanlarımızın çoğu Şeyh Şamil ile ilgili de; ya eksik bilgi sahibiler, ya yanlış bilgi sahibiler veya bunların ikisi birden! Bu konuda genel anlamda bilinenler şöyle: Şeyh Şamil diye bir kahraman çıkmış. Gözünü budaktan esirgemeyen bu yiğit, bazı bıçkın delikanlıları da yanına alarak Ruslara karşı çete savaşı yapmış. Pek çok kahramanlığının yanı sıra çok iyi Kafkas halk oyunu oynarmış. Sinema filmlerimizde olduğu gibi…
03 Mayıs 1944 Târihinde Ankara’da resmî çevrelerin ve solcuların Irkçılık – Turancılık Dâvâsı olarak adlandırdıkları Türkçülük Dâvâsı’nın duruşması başladı. 3 Mayıs günleri, daha sonraki yıllarda, Türkçüler tarafından Türkçülük Günü olarak kutlandı.
Geçen hafta sizlere futbol nostalji köşesi hazırlamıştım. Sizlerden aldığım olumlu görüşler üzerine bu hafta devamını yazmaya karar verdim. Geçtiğimiz hafta 1986 Dünya Kupasından 1996 Avrupa Futbol Şampiyonasına uzanan bir nostalji kuşağıyla sizlerle buluşmuştum. Bu hafta 1998 Dünya Kupasından 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasına uzanan kişisel arşivimi sizlerle paylaşacağım.