Ülkemiz eğitim kurumunun her kademesinin her sınıfında ortalama 1 milyon 100 bin civarında öğrenci var. Buna göre 12 yıllık zorunlu eğitimde 13 milyon civarında öğrencimiz var. Yapılan tespitlere göre bu öğrencilerden yüzde 30'unun televizyon, bilgisayar, internet bağlantısı bulunmuyor.
Ortaya koyduğu şartlar sebebi ile halen covid-19 pandemisi (büyük salgını) ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Bu sorun, konu ile ilgili kesinleşmemiş değişik bilgiler sebebi ile, insanlarımızda endişe yaratmakta ve halkımızda bir de koronafobi diyebileceğimiz duruma sebep olmaktadır. Gerek salgın hastalığının kendisi gerekse bu korku duygusu, konu hakkında farklı, birbiri ile ilişkisiz, hangisi doğru, neresi yanlış anlaşılamayan bilgilerin ve haberlerin, muhtelif kanallar üzerinden insanlarımız tarafından öğrenilmesi sebebiyle konu daha da karmaşık hale gelmektedir.
Her şey bir anda oldu. Bir anda bir toz bulutu dalgalar halinde bize yaklaştı. Sonrası korkunç, uğultulu sesler, rüzgarla gelen toz ve kum fırtınası… Karanlık çöktü, göz gözü görmez oldu. Etrafı aydınlatan hayat kaynağımız Güneş, bir anda kaybolup gitti. Kendimizi karanlık bir gece de bulduk…
Eğitim, toplum kalkınmasının temel unsurudur. Temel Eğitim olarak da adlandırılan ilköğretim döneminde, çocukları hayata hazırlayan temel bilgiler verilir. Bu konunun topluma daha iyi ve yoğun bir şekilde anlatılabilmesi için Eylül ayının üçüncü haftası, ülkemizde İlköğretim Haftası olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye Futbol Federasyonu korona virüs tedbirleri ile birlikte 11 Eylülde ligleri başlattı. Liglerin başlamasıyla birlikte korona vakası haberleri manşetlere çıktı. Süper lig ekiplerinden Gençlerbirliği takımında biri futbolcu iki kişinin Covid-19 testleri pozitif çıktı. Antalyaspor’da da genç takım oyuncularından bir futbolcuda Covid-19 virüsü tespit edildi.
Bundan kırk yıl önceydi. Tankların Cumhuriyet Caddesinden geçtiği, siyah beyaz devlet televizyonunda ordunun ülkede düzen ve istikrarı sağlamak kardeş kavgalarının önüne geçmek için yönetime el koyduğunun anons edildiği, tertiplenen oyunun son sahnesinin oynandığı ve perdenin alkışlar arasında kapandığı zamandı.
Yazarlar yazmayı sevdikleri kadar, okumayı da severler. Her yazar yazdıklarını, kendilerinden önce yazan, yazarlara borçludur. Bir yazar bin okumadan bir yazamaz. Okumada başarılı olanlar, yazmada başarılı olurlar. Onlar bir kuyumcu duyarlılığıyla, bir kelime, bir cümle, bir sayfa ve bir kitap ararlar. Yazma sürecinde hem düşünce geliştirilir, hem de düşünce ödünç alınır. Edebiyatta etkilenmeyenler, okuyanları etkileyemezler.
- Menfeze iki tane bir metre çapında büz koyacaksın. Suya diyeceksin: "Buradan geçmek zorundasın". - Dereyi ıslah ediyorum diye, taşlarla daracık öreceksin ve diyeceksin ki: " Örülen yerde dışarı taşmadan akacaksın".
İnsan, kendi varlığının farkında olan, kendini gerçekleştirmek -inşâ etmek- üzere bu dünyada bulunan, çevresini “dünya” haline getirerek kültür ve uygarlıklar yaratan bir varlıktır. İnsan ile onun ürünü olan kültür arasında çift yönlü bir etkileşim vardır. İnsan kültürü yaratır; kültür de bir anlamda insanı... Her insan, tek bir varlıktır; birbirinin tıpa tıp aynısı olan iki insandan söz etmek mümkün değildir.
Büyük şehirlerimizde başlayan lüks sitelere ve alışveriş merkezlerine yabancı isimler koyma özentisi, Anadolu’muzda da hızla yayılıyor. Mâsum gibi görünen bu câhil özentisinin sebebiyet vereceği vahim neticeleri düşünebilen, görebilen akıl ve idrak sâhiplerinin sayısı endişe verecek ölçüde azdır.
Eylül'ü kuşatır hüznün sarısı... 12 Eylül, Eylül'ün karası Uyanır yüreklerde geçmişin anısı...
Mart 2020’de hayatımıza giren Covid-19 kontrollü yaşam biçimini de beraberinde getirdi. Kontrollü hayata alışmak zorundayız, yaşam biçimi haline dönüştürmeliyiz. Çünkü bu virüsün ne zaman hayatımızdan çıkacağı konusunda net bir bilgi yok.
“Türk Milleti’nin evlâtlarını doğru bilgiler ışığı ile aydınlatma hareketi”ni, YÛNUS EMRE ve ESERİ ile başlatmayı uygun gördük. Bu karârımızın, pek mühim ve pek çok gerekçeleri var. Cümleden birkaçını sayalım:
İnsan sevdiği bir işi yaparken zamanın nasıl geçtiğini fark edemiyor. Öğleden sonra kendinden geçercesine kitap okumaya başlıyor, akşama doğru dünyada ne olup bittiğinden habersiz oluyor.
Korona salgınının başlamasıyla birlikte, bu ölümcül hastalığın etkileyeceği en riskli grup sizlersiniz dendi, onları evin dışına bile çıkarmadılar! Aylarca gün yüzü görmediler!
Nedir anne olmak? Bu sorunun cevabı, sonsuz fedakârlık kavramını tam olarak karşılıyor bende. Yavrusu ne yaparsa yapsın bağrına basıp saçını okşayan, karşılıksız seven, sevgi ve merhamet için yavrusuna karşı koşul ve şart gözetmeyen fedakâr, cefakâr kadındır anne.
“Misafire ayıptır!”, “Kimse yok, bak keyfine !” : “Corona yüzme bilmez!”, “Düşme şimdi derdine!”/ Maske çene altında, gez gerine, gerine;/
İzmir, Türkiye’nin İstanbul ve Ankara’dan sonra üçüncü büyük şehridir. M.Ö. 300 yılında yerleşime açıldığı tahmin ediliyor. 1100 yılında Hititlerin, sonra İyonyalıların, M.Ö. yedinci asırda Lidyalıların sonra Perslerin, Makedonyalıların ve Bizanslıların hâkimiyeti altında bulundu.
Pandemi nedeniyle Temmuz sonunda biten Süper Lig'de 2020-21 sezonunun başlangıç tarihi 11 Eylül 2020 olarak açıklandı. İlk yarı 24 Ocak 2021 'de sona ererken, ikinci yarı 29 Ocak 2021 'de, yani ara vermeden hemen başlayaca k. Süper Lig'de 2020-21 sezonu 16 Mayıs Pazar günü oynanacak 42. hafta maçıyla sona erecek.
Ekonomik, siyasal ve kültürel dönüşümlerin kaynağında, kendisi için istediğini, bütün insanlar için isteyen liderler vardır. Onlar insanlığın bilgi ve bilgelik hazinelerinin, paylaşıldıkca zenginleştiğini bilirler. Liderlerin güçleri, dürüstlükte sınır tanımayan, açıklıklarından kaynaklanır. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, kuralsızlığa kesinlikle yer yoktur, düşünceleri eylemlerine, eylemleri düşüncelerine yansır.