2020 dünyanın kâbusu oldu geride kaldı ama kâbus henüz bitmedi. Yeni bir yıl başladı. 2021 için temennimiz öncelikle sağlık,covid-19 aşısı tüm insanlığın umudu olsun. 2020 korona virüs, depremler, kuraklık ve ekonomik kriz yılı oldu. Her yeni yıla girerken yeni yıldan beklentilerimizi sıralarız. Bu yılbaşında tüm dünyanın beklentisi aynı oldu. “ Bitsin artık bu virüs hayat normale dönsün”
Şimdi bu durumda yapacağınız doğru ve faydalı hareket nedir. Günlük yiyecekleriniz arasına acılı, ekşili, kızartmalı,... yemekleri sokmamak; daha ziyâde süt bal,., gibi yiyecekler yemek değil mi? Ama siz böyle yapmıyorsunuz. Sağlık kitabında yukarıdaki cümleleri okuduğunuz ve kendiniz de ülserden muztarip bulunduğunuz halde, sofra başına oturduğunuzda, gelsin kızartmalar, gelsin acılı - ekşili yemekler" diyorsunuz. Sâdece böyle hareket etmekle kalmıyorsunuz. Üstelik bir de, sağlık kitabındaki o cümleleri dilinizle okuduğunuz için râhatsızlığınızın iyileşeceğini sanıyorsunuz. Günler, aylar, yıllar, böyle geçiyor. Siz de bu yanlış hatâlı hareketinize devam edip gidiyorsunuz.
Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında üç yıl önce imzalanan “Suçluların İade Anlaşması” Çin Parlamentosu tarafından onaylandı. Halen Dışişleri Bakanlığı Komisyonu’nda bulunan anlaşma TBMM tarafından da onaylanması durumunda yürürlüğe girecek.
Anadolu erenlerinin o eşsiz bilgeliğini genlerimizde taşıyan bir milletiz. Anadolu bilgeliği, sevgi, saygı, cesaret öngörü değerleri üzerinde yükselen önemli bir kültürel yapıdır. Bilge olan kişi kendini tek bir kişi olarak algılamaz.
Sonbaharların bir özelliği ilkbaharın yeşillendirdiği bitkilerin sararması, ağaçların yapraklarının sararıp dökülmesidir. Bu, yeşilin tabiata verdiği neşe ve coşkunun yerine hüzne dönüşmesine sebep olur. Şu günlerimizdeki hüznümüzü, bazı dost ve arkadaşlarımızın kaybı ve buna COVID-19 salgınının kısıtlamalarının eklenmesi ayrıca artırmıştır.
Pandemi dolayısıyla bir neslin yarım yamalak yetişmesini üzülerek seyrediyoruz. Yapılan yüz yüze eğitimden (aslında öğretimden) üniversite öncesinde öğretim gören 18 milyon öğrencinin üçte biri yani 6 milyonu yararlanamıyor. Öğrenciler arasındaki eğitim uçurumu giderek açılıyor. İmkan ve fırsat eşitsizliği dünden daha fazla.
Irak’ın ABD tarafından iktidardan düşürülen Devlet Başkanı Saddam Hüseyin , kurban bayramının ilk günün sabahında, saat 04,55’te, 69 yaşında iken asılarak idam edildi. Doğumu: Irak’ın başşehri Bağdat’a 175 kilometre uzaklıktaki Tikrit şehri, 28 Nisan 1937.
Dünyanın bazı ülkelerinde ortaya çıkarak oynanan belli başlı spor dalları yavaş yavaş tüm dünyaya yayılmaya başladı. Bazılarını belki duydunuz belki de gördünüz. Satranç boksu diye bir spor duydunuz mu ben duymamıştım açıkçası.
Muhterem Başkanım, ehemmiyetine binaen önce şu hususu ifade edeyim ki, niyet ve maksadım hiçbir kimseyi şikâyet etmek değildir. Bu yazıyı sizlere yazmamın yegâne sebebi, sade bir vatandaş olarak hayatın içinden Diyanet camiasında zaman zaman görmüş olduğum bazı aksaklıkları sizlere arz etmekten ibarettir.
Mesnevi ile Mukaddime ile yoğurulan toplumların kültüründe, insanın üretime uzak durması ve sermayenin üretimin dışında kalması istenmez. Yuvarlanan taşın yosun tutmadığı gibi, çalışan ve üreten insan yoksul düşmez. Nasıl işleyen demir parlarsa, üretimde değerlendirilen sermaye de getiri sağlar. Bu yüzden bir ülkenin, üretim gücünü büyütmede, sermaye önemli olmakla birlikte, hiçbir zaman yeterli olmaz.
Efendim, virüs öldürmüyormuş, hastaneler ve verilen ilaçlar öldürüyormuş. Sirke, limon, turşu bu işi hallediyormuş... İlaçlar, beyne, akciğere, kalbe pıhtı atıyormuş...
Atatürk 101 yıl önce bugün 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi. Ankara Türkiye Cumhuriyetinin başkentidir. Çok iyi bir tarih okuru olan Atatürk, o tarihlerde bir Anadolu kasabası görünümündeki Ankara'yı tercih sebeplerini şöyle açıklıyor:
Biyografi kelimesi Fransızcadan Yunancaya, Yunancadan Türkçemize geçmiştir.
Geçtiğimiz hafta İstanbul’un barajlarında genel doluluk oranının %21 seviyesine düştüğünden bahsetmiştim. Susuzluk kırmızı alarm noktasına geldi, barajlarımız boşalıyor, kuraklık kapıya dayandı. Kış mevsimindeyiz ve beklenen yağışlar bir türlü gelmiyor.
Bizim ifâde etmek istediğimiz husus, hiçbir münâsebet ve alâkası yokken, Kur'ân'ın, sâdece ölülerin ruhuna okunmak için gelmiş gibi bir anlayış ve tatbikat içint düşünülmesi hususudur. Kur'ân, ölülere değil dirilere geldiğine ve ölülere değil dirilere hitâb ettiğine göre bu dirilerin onu ölülere tahsis etmelerindeki mânâsızlığı anlamak güç bir şey olmasa gerektir. Ölmüş kişilerin ölümden sonra faydalanabilecekleri şey artık Kur'ân değil, hayâttakilerin duâsıdır. Nasıl ki ölmüş bir beden artık besinlerden, ilâçlardan,... faydalanamazsa aynen bunun gibi, bedenden ayrılmış ve bu dünyâ hayâtını terketmiş bir ruh da Kur'ân'dan faydalanamaz.
Akrabalar arası ilişkiler konusu İslam'da, "sıla-i rahim" kavramıyla ifade edilir. Hem Kur’an-ı Kerimde ve hem de hadis-i şeriflerde bu konu üzerinde önemle durulur.
20 Aralık 1873 tarihinde dünyaya gelen “İstiklâl Marşı Şairi” Mehmet Akif Ersoy, 27 Aralık 1936 tarihinde vefat etmiştir. Ersoy; inandığı gibi yaşayan bir dava ve fikir adamı, samimi bir Müslüman, gerçek bir vatansever olduğu gibi, aynı zamanda şair, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi ve siyasetçidir.
Muhterem okuyucularım, bugün Milli Eğitim Bakanlığı ile alakalı bir mevzudan bahsetmek istiyorum. O da şudur;
Her kitabın etkisi, kendinden önce yazılan, düşünce ve eylem dünyasına yeni boyutlar kazandırmış, sıra dışı kitaplardan gelir. Yüzyılların içinde önemini hiç yitirmeyen, bugün yazılmış gibi, yeni olan kitaplar, bütün insanlığın bilgi ve bilgelik birikiminden yararlanırlar.
Sultan İkinci Abdülhâmid Han, tahta çıkmadan önce söz verdiği için yeni Anayasayı kabul etti, Mithat Paşa sadrâzamlık görevine getirildi ve Birinci Meşrutiyet ilân edildi. Aynı gün, Osmanlı Devleti’nin ilk anayasası olan Kanun-i Esasi ilân edildi.