Sana söylüyorum, ey asîl millet, Başını kaldır da etrafına bak! Nedir bu dalâlet, nedir bu gaflet? Kafana vurmadan tokmaklar tak tak; Başını kaldır da etrafına bak!..
Pamuk şeker gibi yağdın üstüme Tarifsiz bir sevinç doldu özüme İçim aydınlandı gönlüm coştu. Mutluluğum oldun kar taneleri
GÖÇ Göçeceğiz dünyadan hepimiz üçer-beşer; Teselli buluyoruz: “Elbette, şaşar, beşer!..”
Minik kuş üşümüş Yağan karlardan korkmuş Yokmuş onun sahibi Karnını doyuracak sığınacak kimsesi
Hep, vatan diyorsun, mukaddes ocak; Ana kucağıydı atana vatan. Olur mu yiğidim, bu şirin toprak, Yan gelip, uyuyup yatana vatan!
Sevgi dolu yüreğimden gitmiyor adın, Nerdesin nasılsın bilmem lazım Sen gizemli gölgedeki sevgi li Beklemekten usandım bilmem lazım!
Hakkın kelamı birdir, Öz söz doğruluk temizlik iman Tercüme eder insan kişiliğini her an Doğruluk yoludur hakkın yolu
Oruç iftar sahurla Geldi geçti Ramazan Halden hale zuhurla Güller açtı Ramazan
Dedim ki etrafa bak Kimi üzgün kimi neşeli Kimi Veli kimi deli Bu dünyaya gelmenin Elbet vardır sebebi
Kimse gitmek istemez Bilmediği yerlere Oysa adres bellidir Bir gün gideceğiz Yaratılıp geldiğimiz yere
Simsiyah gecelerden Bitmeyen karanlıklardan Gelmeyen sabahlardan Doğmayan güneşten Bıktım artık!
Bayrağımın edasına nazına Kurban olam ayına yıldızına Senin uğruna olsun feda Verdiğimiz canımız aksın kanımız
Bir garip kulum ben, Yaratılanlar içinde bir zerreyim ben, Neden nasıl demeden, Kara toprağa girmeden,
Gönül bahçesinde kokar çiçekler, Gül dalına konmuş kelebekler, Yar bağ olsa ben de bağban
Dertleri götür eski yıl; Kederleri, Hastalıkları sıkıntıları, Sava ş ları, kanı...
Vatan bizim atam bizim Ankara da yatan bizim Millet unutur mu sizi Nur içinde yat ş ehidim.
Yok olan sevdalara Hızla geçen yıllara İlerleyen yaşlara Yanalım mı?
Gonca gülüm beni görmez Bakıyorum selam vermez Bilirim yürekten silmez Derdi nedir sorsam dedim.
Gençlik bir kor parçası Yanar da yakılır da Ne yapayım o zaman? Kırlarda koşayım mı? Dağlardan aşayım mı? Aslı gibi yanayım mı?