Çoğu zaman ne yaptığımızın farkında olmadan yaşıyoruz. Bilinçli seçimler yapamıyoruz. Otomatik pilota bağlanmış gibiyiz. Hedeflerimizle davranışlarımız uyumlu olmuyor. Aklımız başka yerde, bedenimiz başka yerde… Böyle bir hayatta hiçbir şeyin kıymetini veremiyoruz. Bu evlilikler için de geçerli, işimiz için de…
Mutlu olabilmemiz için kutuplaşmadan kurtulmalı, her alanda orta yolu bulmamız gerekir. Ne aşırı sıcak, ne aşırı soğuk iyidir. Yüce yaratan bize nötr olanı öğretiyor. Negatif yüklü proton ile pozitif yüklü proton sürekli olarak birbirini dengeler. İyilik, orta yoldur.
İyi günler. Yıl 1989 eğitim öğretim döneminin başındayız. Ben Ankara Balgat (Tahsin Banguoğlu) yurdunda yurt yönetim memuru olarak görev yapmaktayım. Sorumlu olduğum blokta kalmakta olan bir öğrenci hakkında şikayet geldi. Şikayet bir öğrencinin dengesiz davranışlarda bulunduğu, yürürken yalpaladığı, bu durumdan da etrafının tedirgin olduğu şeklindeydi.
“Yanlış düşünceyi kaldırın ortadan, derdi de kaldırmış olursunuz” der Epiktetos. Gerçekten insan kendi yanlış düşünceleriyle kendine zarar veriyor. Eskilerin deyimiyle, İnsanın kendisinden başka düşmanı yoktur. Yanlış yargılarımız, boş korkularımız, umutsuzluğumuz ve kendimize çektiğimiz karamsar nutuklar yüzünden kendimizi hasta ediyoruz.
Hikâyeye göre günün birinde Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış.
Şükranın sağlığımızı korumada büyük rolü vardır. Bağışıklık hücreleri duygularımıza karşı duyarlıdır. Şükran, sevgi ve merhamet duyduğumuzda salgılanan hormonlar, kaygı, endişe veya korku duyduğumuzda salgılanan kimyasallardan farklıdır.
Başkalarını sever veya hizmet edersek onlara güveniriz. Güven duyunca da onların değerlerini ve potansiyellerini görmüş oluruz. Ayrıca o potansiyelleri de besleriz.
İnsanlar, bazen kalabalığa, bazen de yalnızlığa ihtiyaç duyarlar. Kişiliğin gelişmesi, insanın kendisini tanıması ve çok boyutlu düşünebilmesi için, kişisel özgürlük hakkına sahip olması gerekir.
Çocukluğumun geçtiği küçük ilçemizde genel olarak mutlu bir yaşantımız vardı. Öyle ya. Ülkemiz bir cihan savaşı geçirmişti. Savaşta başarılı olmuş, düşmanları yurdumuzdan dışarı atmış, bağımsızlığımızı korumuştuk.
Sinerji, iki ayrı şeyin birleştikleri zaman daha büyük bir güç meydana getirmelerini anlatan bir kelimedir. Bu bir bütünün parçalarının toplamından daha fazla olduğu bir işlemdir. Sinerji iki insanın bir araya gelerek veya birleşerek, önceden sahip olmadıkları veya ayrı ayrı yapamayacakları değişik bir şey meydana getirmeleridir.
En genel anlamıyla, tüketiciye mal ve hizmet sunan herkes benim gözümde esnaftır. Serbest piyasa ekonomisinde, tekellerin ve kartellerin olmadığı pazarlarda, serbest rekabetin geçerli olduğu piyasa şartlarında, kaliteli esnaflık yapabilmek her yiğidin harcı değildir.
Psikologların araştırmalarına göre, sıradan insanlar sadece yüzde 10 yaşıyor. Yüzde on nefes alıyor, yüzde on seviyor, yüzde on keyif alıyorlar….
Sinema tarihinin en ünlü komedyeni Charlie Chaplin anlatıyor: "Küçük bir çocukken babamla bir sirk şovunu izlemeye gittik. Bilet sırasında uzun bir kuyruk vardı ve önümüzde anne-baba ve 6 çocuktan oluşan bir aile vardı.
Vicdan, içimizdeki ahlaki yasadır. Ahlaki yasa ile davranışın örtüşmesidir. Birçok kimse, vicdanın, Tanrının çocuklarına seslenmesi olduğuna inanır. Pek çok düşünür neyin iyi neyin kötü, neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin insanın içinde bir duygunun varlığını kabul eder.
1-Oto tamir atölyeleri gelecekte var olmayacak. 2-Bir benzinli / dizel motorda 20.000 ayrı parça bulunur. Elektrikli motor da ise 20. Elektrikli araçlar ömür boyu garantili satılmakta ve sadece satıcılar tarafından tamir edilmektedir. Bir elektrik motorunun çıkarılması ve değiştirilmesi yalnızca 10 dakika sürer.
Yayılma özelliği gösteren beş önemli davranış vardır: Eleştirme, şikayet etme, kıyaslama, rekabet ve çekişme ( Covey, s.155).
Hepimizin doğuştan getirdiği dört muhteşem parçası vardır: Beden, zihin, kalp ve ruh. Dört zeka türümüz de bu dört parçaya karşılık gelir. Bedene bedensel zekâmız, zihne zihinsel zekamız, kalbe duygusal zekamız ve ruha ruhsal zekamız.
Bir adam yeni aldığı arabasını parlatırken, 6 yaşındaki oğlu bir taş alır ve arabanın kaportasına çizgiler çizer.
Mutlu insanlar, kendilerine mutsuzlardan daha çok dokunurlar ve kendilerini daha çok severler. Kendilerine daha çok sarılırlar ve “Canım kendim, seni çok seviyorum” derler. Böylece daha az hasta olurlar.
Annesi öldükten sonra, biz karı koca çalışıyoruz seninle ilgilenemeyiz bahanesiyle seksen yaşındaki hasta babasını huzur evine yatıran oğlu çok seyrek de olsa onu ziyarete gidiyordu. Yaşlı adam oğlu dünyaya geldiğinde kırk yaşındaydı. Bundan önceki çocukları yaşamamış bu oğlunu da kurbanlar keserek büyütmüştü.