Çay suyunun kaynadığı çaydanlık evdeki kaynanadır; devamlı kaynar durur... Üstteki demlik gelindir; çaydanlık kaynadıkça o olgunlaşır, demlenir... Gelinin kocası bardaktır; biraz kaynana doldurur onu biraz da gelin...
Ne çeşit olursa olsun, sebepsiz hiç bir hastalık yoktur: - Genetik yapımız , - Beslenme şeklimiz , - Egzersiz alışkanlığımız , - Şu içme alışkanlığız ,
Delikanlı 16 yaşında iken babası ile tartışmış ve evi terk etmişti. Buna çok öfkelenen baba, evde onun adı bile anılmayacak diye yasak koymuştu. Anne her gece evi terk eden oğlunun yatağına oturup yastığını koklayarak uyuyordu.
Sürekli mutsuzluk, insanda mutlaka bir iz bırakır. Bunun sonucunda genellikle bedensel rahatsızlıklar gözlenir. Şikayet, korku, yılgınlık, şükretmemek, çok yargılamak ve fazla düşünmek gibi hisler biz farkında olmasak da stres doğurur.
Beynimizi olumlu olan şeyleri arayıp bulma konusunda eğitebiliriz. Böylece her durunda gizli kalmış fırsatları yakalayabilir ve kendimizi işe yarar konuma getirebiliriz.
55 yaşlarındaki amca şehrin kalabalık bir caddesinde yürüyordu. Çaprazından 35 yaşlarında bir bayan geliyordu. Normalde yol bayanındı. Biraz hızlansa amcadan önce geçebilecekti.
Yeteneklerimizi her kullandığımızda olumlu duygularımız artar. Mutluluk desteğine ihtiyaç duyduğumuz zaman, kendi yeteneklerimizi keşfedip o doğrultuda uygulamaya geçmemiz gerekir.
Yılanların deri değiştirmelerinin en büyük sebebi vücutlarının büyümeye imkân sağlamasıdır. Yılanların derisindeki pullar esnek olmadığından dolayı belli bir düzeye kadar büyüyebilmektedirler. Büyümenin durmaması için de yılan, kendine daha fazla alan açacak şekilde derisini değiştiriyor ve eski derisini de atıyor.
Anadolu erenlerinin o eşsiz bilgeliğini genlerimizde taşıyan bir milletiz. Anadolu bilgeliği, sevgi, saygı, cesaret öngörü değerleri üzerinde yükselen önemli bir kültürel yapıdır. Bilge olan kişi kendini tek bir kişi olarak algılamaz.
Akrabalar arası ilişkiler konusu İslam'da, "sıla-i rahim" kavramıyla ifade edilir. Hem Kur’an-ı Kerimde ve hem de hadis-i şeriflerde bu konu üzerinde önemle durulur.
Eğitim sistemimizde birçok eğitimci, sorgulayıcı bir yaklaşımı öğretirler. Yani size sunulan bir bilgiye körü körüne inanmayın. Şüpheci yaklaşın, doğru olup olmadığını araştırın, inceleyin yani sorgulayın.
Hoş geldin Corona, seni iyi karşıladık, mesajın alındı, hadi şimdi güle güle. Hz. Mevlana’nın buyurduğu gibi,
Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman DEMİREL'in, hepimizin çok sevdiği bir sözü vardı ya; "Doğmamış çocuğa don biçilmez". Bazı zaman dilimleri vardır ki, çok uzundur. Bazıları da vardır ki, çok kısadır.
Tek bir hayat hakkımız vardır. Onu dolu dolu yaşayıp olabilecek en az pişmanlıkla tamamlamalıyız. Anda kalmalı ve anı yaşamalıyız. Neredeysek orada olalım. “Şimdi ve burada olma” çerçevesine odaklanalım. Duygusal problemlerimizi fazla düşünerek çözemeyiz. Kendi üzerimizde çalışarak alışkanlıklarımızı değiştirebiliriz. Kaygılarımızı, mutluluğa dönüştürelim.
Bir korku yaşadıktan sonra, başka tehditlere karşı daha uyanık hale geliriz. Çünkü dünyaya belirsiz olayları tehditler olarak yorumlayan bir fitreden bakmaya başlarız. Birine kızdığımız zaman bizi kişinin söylediği her şeyi bir hakaret olarak algılarız. Tatsız bir duygu durumu, bizi bütün zevklere ve fırsatlara karşı köreltir.
Babası yeni evlenen oğlunun evine tebriğe gider... Oturunca bir beyaz kâğıt, bir kalem ve bir silgi getirmesini istedi. Genç: "Niçin?" dedi.
“İnsanın var olma sebebi, kendini ve potansiyel güçlerini geliştirmesidir. Kendini gerçekleştirmede başarısız olan biri, tıpkı ödevini yapmamış bir öğrenci gibidir” diyor Erich Fromm. Her canlı kendindeki potansiyel güçleri değerlendirme, açma ve geliştirme yönünde bir eğilim gösterir. Hayatın amacı, insanın kendi içsel güçlerini, yaradılışına uygun bir biçimde geliştirmesidir.
Mutluluk terapisinde, ruh haline bağlı kaygılarla, gerçek problemler arasındaki farkı anlamak çok önemlidir. Kişisel problemlerimizi ele alış şeklimiz, o anki ruh halimizle ilgilidir. Keyfimiz yerindeyken hayat bize çok güzel görünür. Kendimizi hafiflemiş hissederiz. Mutlu, sabırlı, güvenli oluruz.
Çünkü, mutlulukla ilgili beklentiler, dünya nüfusu kadar farklıdır. Herkesin mutluluk anlayışı farklı olduğu gibi; zamana, zemine, değişen ve etkileyen faktörlere göre değişiklik göstermektedir. - Hapisteki bir mahkum için mutluluk, özgürlüktür.
Hemen peşinen cevap vereyim: İkisi de doğru. Yani hem yaşlanıyoruz, hem de tecrübe kazanıyoruz. Yaşlanmak ömür yolculuğumuzun olmazsa olmazı.