Togan bey, bu Pazar biraz keyifsizdi. Üst düzey bir kamu yöneticiliğinden emekli olalı 10 yıl olmuştu. Emekliliğinin ilk yılları boşluğa düşmemek için, Türk sanat müziği kurslarına gitmiş, bir de ud öğrenmek istemişti. Sesi çok güzel olmadığı için, korolarda bir varlık gösterememişti. Ud öğrenmek ise onu çok yoruyordu.
Hızlı ve tempolu bir hayat tarzı insanları daha gergin ve daha tedirgin yapıyor. Aşırı uyarılma, aşırı heyecan bedenimizde zehir üretiyor. Bu zehir de birçok ruhsal bozukluğa yol açıyor. Hayat tempomuz hızlıyken ruhumuz huzura kavuşamaz. Bu sebeple biraz yalnızlığa ihtiyacımız vardır.
Gün geçmiyor ki, eş cinayeti haberi duymayalım ne yazık ki. Daha çok erkekler eşlerine karşı şiddet ve cinayet suçu işlerken, son zamanlarda az da olsa kadınlar da, eş cinayeti işlemeye başladı. Sorsak, herkes kendine göre çok haklıdır. Ancak, aile çadırının orta direği parçalanıp, yıkıldıktan sonra bütün haklar senin olsa ne yazar...!!!
İnsanların yaklaşık % 47 si anda yaşayamıyor, anda kalamıyor, kendine kibar davranamıyor. Zihni genellikle geçmiş ve gelecekte dolu. Şimdinin güzelliğini hissedemiyor.
En basit şekliyle, "emeksiz yemek yok" söylemini hepimiz çok iyi biliriz. Çalışmanın ne kadar değerli ve gerekli olduğunu Ulu önderimiz ATATÜRK, "Tek bir şeye ihtiyacımız var: Çalışmak, çalışmak, çalışmak" diyerek, emek ve gayretin önemini beynimize çakmıştır.
Her iyi, güzel ve yüksek kaliteli eylem için, nasıl yüksek kaliteli bir emeğe ihtiyaç varsa, mutlu olmak için de, yüksek kaliteli eylem ve ter akıtmaya ihtiyaç vardır. Mutluluk kendiliğinden gelmez. Her iyi, güzel ve yüksek kaliteli eylem için, nasıl yüksek kaliteli bir emeğe ihtiyaç varsa, mutlu olmak için de, yüksek kaliteli eylem ve ter akıtmaya ihtiyaç vardır. Mutluluk kendiliğinden gelmez.
Kendimizi şikayet etme alışkanlığı ile programlamayalım. “Hayat sana teşekkür ederim” diyelim. Kıymet bilelim. Hayatımızdaki iyi şeyleri düşünelim. Elinizdekinin kıymetini bilmeniz haz, daha fazlasını isteme acı getirir, diyor Epikür. Tanrı’ya şükredelim.
Bir ırmağın kıyısında yürürken bazen ırmağın yanında göllenmiş su birikintisi görürüz. Bu çukurları genellikle balıkçılar kazıyor. Ama zamanla bu su birikintilerinin ırmakla bağlantısı kesiliyor.
İyi bir hayat sürerek ve büyük pişmanlıklar duymadan yaşayabildiğimiz zaman, ölüm korkusunu daha az hissederiz. İyi bir hayat sürmekte ancak kendini işe yarar konuma getirmekle gerçekleşir. Bunun için sürekli yenilenmek ve gelişmek şarttır.
Dünyadaki bütün kitapları okumuş olsanız bile bu kitaplarda yazılı bilgiler sizin zeki olmanıza yetmez. Zeki insan, durmadan öğrenen kimsedir. Ancak zihnin çalışma yolunu ve yordamını anladığımız zaman zekâ ortaya çıkar. Zihninizi tanımak istiyorsanız onu her hangi bir filozofun veya öğretmenin yazdıklarına, anlattıklarına göre değil, kendi gözlemlerinizle tanıyarak öğrenmelisiniz.
Sosyoloji kürsüsü başkanı Profesör, yüksek lisans öğrencilerine, "yalnızlık" konusunu uygulamalı işlemek üzere, bir dönem ödevi verdi. İki öğrenci bir ödev hazırlayıp, yazılı ve görsel olarak dönem sonunda sınıfa sunulacaktı.
İnsan olarak iki otoriteye karşı sorumluluğumuz vardır. Yani iki otoriteye karşı hesap vermek durumundayız. Bunlardan biri, kendi vicdanımız, diğeri dış otoritelerdir. Dış otorite, aile, toplum ve resmi kuruluşlardır.
Anadolu erenlerinin o eşsiz bilgeliğini genlerimizde taşıyan bir milletiz. Anadolu bilgeliği, sevgi, saygı, cesaret öngörü değerleri üzerinde yükselen önemli bir kültürel yapıdır. Bilge olan kişi kendini tek bir kişi olarak algılamaz.
Hayat yolculuğunda hepimiz birbirimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Bu yolculukta birbirimizden alacağımız ve birbirimize vereceğimiz hediyeler vardır. Hediye alıp verebilmemiz için sohbete açık olmamız gerekir. Ancak bu candan sohbet ortamlarında birbirimize iç dünyamızı açabiliriz.
Evrende, değişmeyen, yenilenmeyen, gelişmeyen ve başkalaşmayan hiç bir şey yoktur. Yerinde durmak ve durgunlaşmak çürümenin bir göstergesidir. Pek çok insan, kendini sürekli tekrarlıyor. Hiçbir alanda yenilik getiremiyor. Başkalarına yaslanarak ayakta durmaya çalışıyor.
Bir gün Antalya şehir trafiğinde aracımla gidiyordum. Bir müddet sonra kırmızı ışıkta durduk. Sağıma duran araç sürücüsü ile göz göze gelince, camını açmaya başladı. Bir şey soracak zannettim ve ben de sağ camımı açtım.
İnsanların çoğu egosuna önem vererek büyük bir enerji harcar. İç referansı egosu olan bu kişiler, diğer insanlar üzerinde kontrol ve güç sağlamaya çalışırlar. Sürekli başkalarından onay beklerler. İç referansı ruhu olan kimseler ise, eleştirilere açık olurlar, sorunlardan korkmazlar, enerjileri, bolluk, bereket ve olgunlaşmak için kullanırlar. Don Juan’ın ifadesiyle, “Enerjimizin çoğunu kendimizi önemsemeye harcıyoruz.” Şu anın keyfini yaşayamıyoruz. Eğer şu anla mücadele ediyorsanız evrenle mücadele ediyorsunuz demektir.
Yaptığım bir paylaşımın altındaki yorumlarda; "AĞBEY ÇOKTA KÖTÜ DEĞİL MHP' NİN AKP'Yİ DESTEKLEMESİ, POLİS UZMAN CAVUŞ ASKERLER BAK ŞEHİT OLAN GENÇLER HEP BOZKURT YAPANLAR ÜLKÜCÜLERDEN SEÇİLİYOR İYİ ŞEYLER DE OLUYOR " diye yorum yapması üzerine...
Hayatlarını kendilerinden başka bir insana veya amaca adayanlar, daha çok çalışıyor, ellerinden gelenin daha fazlasını yapıyor ve daha çok iş başarıyorlar. Çünkü insan, hayatının amacına hizmet ederken olabileceğinin en iyisi olmaya programlanmıştır. Hayatının amacını bulan, aslında kim olduğunu bulmuş demektir. Amacı doğrultusunda hareket edenlerin içlerini huzur kaplıyor, düşünceleri netleşiyor, aklını tamamen yaptıkları işe veriyorlar ve yaptıkları işi zevkle yapıyorlar. Tüm insanları ve olayları oldukları gibi kabul ediyorlar (Joe Mathews, Hayatın anlamı Projesi, s. 90).
Padişah Emridir. Tüm diyardaki 50 yaş üstündekiler toplanacak ve infaz edilecektir. Gençlerden biri, babasını samanlıkların altına özel yaptırdıkları sığınağa saklar. Diyardaki tüm 50 Yaş üstündekiler toplatılır ve infaz edilir.