Türk dilinin korunması ile alâkalı ilk çalışmayı Kaşgarlı Mahmud (1008-1105) ‘ Dîvânu Lugati’t-Türk ’ isimli eseri ile başlattı. 1072 yılında tamamladığı eserinde Türkçenin o dönemde en gelişmiş dil olduğu iddia edilen Arapçadan üstün ve zengin olduğunu belirtiyor ve ispat ediyordu.
Bazı yetenekli insanlar Allah vergisi bu özelliklerini bildikleri için çalışmanın gereksiz olduğunu düşünürler. Ben zaten yetenekliyim neden boşuna çalışayım ki derler. Yetenek çalışmaya engel midir değildir tabi ki ama dünya, yeteneğinin farkında olup çalışmayı sevmeyen insanlarla doludur.
Tarihin bütün dönemlerinde, kurumlarda ve kuruluşlarda yöneticilerin belirlenmesi, yönetim bilimlerinde sürekli tartışılan konuların başında gelir. En büyük kuruluşun yönetiminden, en küçük kurumun yönetimine kadar, her yerde yönetim, bir yarışma, bir çatışma ve bir uzlaşma alanıdır. Nerede olursa olsun, her yönetimin amacı, iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemek, kurumlarda ve kuruluşlarda bütünlüğü ve sürekliliği sağlamaktır.
Kitap; bilgi, ilim ve belgedir. Kitap en vefalı arkadaş ve dosttur. Kitap, dünya ve ahiret için yol göstericidir.
Sekiz aya yakın bir zamandan beri, KOVİD- 19’ ile mücadele umumiyetle görüldüğü üzere , “65 yaş ve üstü” ölçüsü esas alınarak, yaşı 64 yıl on bir ay 28 gün olan şahıslar serbestçe sokağa çıkıp, çarşı pazar dolaşabiliyorlar. Fakat buna mukabil 65 yaşından gün almış alanlar çıkamıyor.
1925 yılında İzmir’in Menemen ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir'de, kalanını ise babasının mesleği dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nâzım Hikmet şiirleriyle yakalanınca 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tevkif edildi ve okuldan uzaklaştırıldı.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında savaşın bıraktığı izleri adeta bir açık hava müzesi görüntüsünde bizlere yansıtan dikenli tellerin ardındaki o hayalet şehir Maraş’ın kamuya ait olan sahil şeridi, demokrasi caddesi ve iki kıyı bölgesi 46 yıl sonra sivil vatandaşlara açıldı.
Değerli ta’kîpçilerimiz! Türk Milleti’nin evlâdlarını doğru bilgiler ışığı ile aydınlatma projemizi gördünüz. Bu proje, 1960’lı yılların başlarında hazırlanmış, fakat bugüne kadar bir türlü yürürlüğe konamamış bir projeydi. Cenâb-ı Hakk’a binlerle şükür ki, âhir ömrümde, belki de hayâtımın son demlerini yaşamakda olduğum bir devirde, uygulandığı takdirde milletimize çok büyük faydalar sağlayacak bu projeyi yürürlüğe koymayı nâçîz şahsımıza nasîp etdi…
İnsanın olduğu yerde iletişim vardır. İletişim olmadan etkileşim olmaz. İletişim kanallarının zenginleşmesiyle, uzaktakiler birbirlerine yakınlaşırken, yakındakiler de birbirlerine uzaklaşırlar. İletişim imkânlarının genişlemesi, paradoksal bir gelişmeye yol açmıştır. Dünyada duvarlar yıkılırken, insanlar arasında iletişimi önleyen yeni duvarlar yükselmektedir. Karmaşanın önüne geçmek için, kesintisiz çift yönlü bilgi akışını sağlayacak kanallar geliştirilmelidir.
Kaderde savaş muhabiri olarak gelişmeleri takip etmek de varmış. Bunlardan biri İran-Irak Savaşı, diğeri de Karabağ Savaşı. O yıllarda Ankara TRT Haber Merkezi’nde çalışıyordum. Karabağ Savaşına görev çıktı. Mütercim Eriz Oktar, Spiker Rahmi Aygün, rahmetli Kameraman Mehmet Güngör ile Bakü’ye gittik. Ben haber timinin sorumlusuyum. Henüz Moskova’nın bölgedeki hakimiyeti, Sovyetler yeni dağıldığından otoritesini çok kaybetmemişti. Ama her geçen gün Sovyetlerin dağılma süreci artarak devam ediyordu.
Takvim yaprakları 1974 Yılının 14 Ağustosunu gösteriyordu… Kıbrıs’ta başlayan 2’nci harekât süratle gelişmiş, Gazimağosa’ya giren Mehmetçik, sadece ata yadigârı bu Türk Şehrini değil, adanın da en önemli turizm merkezi olan ‘’Maraş’’ bölgesini de ele geçirmişti… O günün sabahı bu turistik bölgeye giren askerlerimiz sokak, sokak araştırma yaptıkları sahil şeridinde hangi otele girseler, o otelin yemek masalarında yarım bırakılmış yiyecek tabakları, türlü içki şişeleri ile karşılaşmışlar, kimi otel lobilerinde ise dizi, dizi seyahat valizleri bulmuşlardı!
Alp Er Tunga Turan ülkesinin hükümdârıdır. Adının geçtiği Şehnâme’de İran ülkesinin hükümdârı ile mücâde etmiştir. Turan ülkesi halkının ‘Sakalar’ olduğu tahmin edilmektedir.
Sezona iyi başlangıç yapan Galatasaray daha ligin başında tüm spor yorumcuları tarafından favori ilan edildi. Geçen sezonun şampiyonu Başakşehir kötü bir başlangıç yaptı. Fenerbahçe yirmi futbolcu transfer etti, sıfırdan bir takım kurdu. Futbolcuların birbirine alışması, takımın oturması zaman alacak. Trabzonspor geçen sezonun moral bozukluğuyla sezona başladı. Novak, Sosa gibi önemli futbolcuları rakibi Fenerbahçe’ye gitti, geçen sezonun yıldızı Alexsander Sorloth takımdan ayrıldı. Beşiktaş ise transfer yasağı nedeniyle istediği kadroyu kuramadı.
Atalarımız bize altın değerinde öğütler bırakmış. Hayat mâcerâsında her ihtimâli hesâba katalım, bütün adımları doğru atalım diye... Bunun için atasözlerimizin çoğunu hayat rehberi olarak benimsemek lâzım. Ama ondan önce atasözlerini doğru öğrenmek şart.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, her yıl ekim ayının ilk haftası Camiler Haftası olarak kutlanmakta. Bu yıl Camiler Haftası dolayısı ile Ayasofya Camisi bahçesinde, ‘Camiler’ konulu bir sempozyum düzenlendi.
Normal bir insan olmamıza rağmen, hepimizin başına gelen çeşitli unutkanlıklarımızla karşı karşıya gelmişizdir. - Gözlüğü gözlerinde takılı iken gözlük arayanlar.
Merhamet duygusu, insanı insan yapan husûsiyetlerinden biri ve temelinde İslâm bulunan kültürümüzün gereğidir. Merhamet sâdece insanlara yönelik olmayıp çevremizdeki bütün canlıları kuşatmalıdır. Zira İslâmiyet, başta insan olmak üzere bütün canlılara karşı merhametli davranılmasını emretmiş, insana yapılan zulüm ve haksızlığa razı olmadığı gibi, hayvanlara da zulmedilmesine razı olmamıştır.
Şeyh Edebali günümüzde yaşasaydı Osman Gazi’ye yaptığı nasihate muhtemelen şunu da eklerdi. Ey oğul, maskeni tak, bilinçli kullan, elini temiz tut, etrafa dokunma, sakın elini yüzüne götürme!
ABDÜLKADİR GEYLÂNÎ’nin SOHBETLERİ Bu Eseri Okurken, Rûhunuz Ma’nevî Zevk Vecd Dalgaları İle Çalkalanacak! Eserin Mütercimi Filolog Yazar Yaman Arıkan Diyor ki: - Bugüne kadar, büyüklerimizin eserlerinden yüzlercesini okudum. Bunlardan 50 kadarını da fiilen tercüme ettim. Onların içinde bana en çok te’sir eden, ABDÜLKADİR GEYLÂNÎ’nin SOHBETLERİ oldu.
Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesinin Sovyetler Birliği döneminde özerklik verilerek Azerbaycan'a bağlanmasını kabul etmek istemese de o günün şartlarında sesini çıkaramamıştı. Ancak 90’lı yılların başında Sovyet İmparatorluğu dağılırken harekete geçti.