Korona virüsü toplumun tüm kesiminin hayatını olumsuz etkiledi. Pandemi sürecinde en büyük sıkıntı çekenlerin arasında öğrencilerimiz ve velileri oldu. 23 Mart tarihi itibariyle uzaktan eğitime geçen öğrenciler, bahar dönemini verimsiz geçirmek zorunda kaldılar. LGS ve YKS sınavına girecek öğrenciler ve velileri endişeli, vaka sayılarının arttığı bu günlerde sınavlar neden ertelenmedi tartışması yaşanıyor.
Hayatın yaşanır kılınmasında, her düşünce ve eylemin bir ötesi, bir maverası, bir görünmeyen yüzü vardır. Her düşünce, bir eylemi maverasıyla, ya zenginleştirir ya da yoksullaştırır. İyilik arayanlar, bir eylemin maverasında olumluluk, kötülük arayanlar olumsuzluk görürler. Toplumları zenginleştirenler, her eylemin ötesindeki çirkinliklerden daha çok, güzellikleri görecek göze sahip olanlardır. Bilgelik görülende değil, görendedir.
13 Mayıs 2020 tarihinde tarafıma gönderilen e –mailde, İst. Tek. Ünv. İnş. Fak. Bölüm Başkanı,İSKİ Yön. Kur. Üyesi, Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı görevlerinde bulunan merhum Prof. Dr. Hasan Zuhuri Sarıkaya Hocamızın hatırasına ,Ulusal Membran Teknolojileri Uygulama- Araştırma Merkezi (MEM – TEK) tarafından yayınlanacak olan MEM –TEK Bülteninde yer almak üzere, özel bir sayı hazırlanmakta olduğundan bahisle, en geç 18 Mayıs 2020 tarihine kadar gönderilmek üzere, mesai arkadaşlarından bir hatıra yazısı talep edilmekte olduğunu gördüm.
Kıbrıs’ta Korona sürecinden etkilenmiş adanın güneyinde yaşayan Rumlar bu salgında daha çok kayıp vermiş, adanın kuzeyinde yaşayan Türkler ise Anavatan Türkiye’nin de desteği ile bu süreci en az kayıpla atlatmıştır.
Türkiye ile on iki milyon kilometrekarelik alana yayılmış Türk Cumhuriyetleri, aynı dilin çeşitli lehçelerini konuşuyorlar. Gelenekleri, kültürleri, destanları, masalları, atasözleri, mânileri, bilmeceleri, tekerlemeleri aynıdır.
İsteyen beğenmeyebilir, ama biz yazmaya devam edeceğiz.
İnsanlığa ve ülkesine karşı kendisini sorumlu hissedip, bu uğurda her türlü fedakârlığa katlanarak, üstün hizmetlerde bulunan şahsiyetlerin isimleri, onlara karşı vefa borcunu ödemek ve gelecek nesillere hatırlatmak düşüncesiyle; cadde, bulvar, okul, hastane, havaalanı vb. yerlere verilerek yaşatılmaya çalışılır.
Günümüzde bütün inançların, sanat dallarının, hatta bilimin dahi kendisine taban olarak aldığı bir kök inanç sistemi vardır. Mevcut temel inanç sistemleri iki ayrı kutup olarak şekillenmiştir. Bunlar şöyle özetlenebilir:
Babalar Günü Baba; bilgi, nasihat ve öğüttür. Baba; öğretmen, okul ve ilimdir. Baba; güç, kuvvet ve başarıdır. Baba ocaktır, evdir, yurt, yuvadır.
Kırım’da yaşayan soydaşlarımızın çok azı, Türkistan’dan Hunlar, Göktürkler, Kıpçaklar ile Avar ve Hazar Türklerinden oluşur. Bir başka küçük grup ta Selçuklu Türkleridir. Asıl büyük kütle, İslâmiyet’le şereflendikten sonra Türk kültürünü benimseyen, Türkleşen ve ana dil olarak Türkçe konuşan, Altın Orda Devleti halkından olan insanlardır. Fakat bunların hepsi, özellikle Kırım Hanlığı’nın kuruluşundan sonra tamamen kaynaşmış, tek bir millet olmuşlardır. Türkistan’daki Kara Tatarlar, Ak Tatarlar ve Buyır Nor Tatarları, Orhun Tatarları, Şimal Tatarları ayırımı, Kırım Türkleri için geçerli değildir.
‘’Bu yazım; yürekleri evlat sevgisi ile dopdolu, sadece evlatları, aileleri için değil, o cesur yürekleri: Ülkemizin bölünmez bütünlüğü, birlik ve beraberliğimiz, şanlı bayrağımız, müreffeh geleceğimiz için çarpan babalarımıza ithaf edilmiştir.’’
27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi hakkında çok şey söylendi, yazıldı, belki de bilinmeyen çok şey var. Bilinenlerin en önemlisi ise tarihimize, demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, özgürlüklere, milli ve manevi yaşantımıza, bizi millet yapan kültürümüze indirilmiş kara bir leke oluşudur.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını gündemi belirliyor. Televizyon programları ve gazete köşelerinin ana gündem maddesi korona. Her akşam ekranlarda aynı isimler bizleri bilgilendiriyor. Allah razı olsun doktorlarımızdan şikayetçi değiliz. Dünyanın gündemi korona, doğal olarak gündemi de korona belirleyecek. Bende bu süreçte Covid-19 konulu yazılar ile sizleri bilgilendirmeye çalışıyorum.
Denizlerin dibinde ortaya çıkan bir depremin, yol açtığı dalgalar gibi, sınırların önemini yitirdiği dünyada, bir ülkede ortaya çıkan kriz, dalga dalga bütün dünyaya yayılmaktadır. Dünyanın büyük ekonomilerinden birinde, ortaya çıkan ekonomik daralmadan, bütün ülkelerin ekonomileri etkilenmektedir. Ülkeler birbirine bağımlıdır, Amerika ya da Çin, birinden biri öksürürse, dünyada yatağa düşmeyen ülke kalmaz.
Dünya bu günlerde bir büyük salg ının(pandemi) nelere sebep olabildiğini bizzat yaşayarak görmektedir. Kendi başına canlılığı bile tartışmalı olan virüs ailesinden bir yaratık insanlığı teslim almış görülmektedir.
Türk illerinde Göktürklere itaat etmeyen bir yer yoktu. Bunu kıskanan yabancı kavimler birleşerek Göktürklerin üzerine yürüdüler. Maksatları öç almaktı. Göktürkler, çadırlarını, sürülerini bir yere topladılar. Çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince, vuruşma da başladı. On gün vuruştular. Göktürkler üstün geldi.
Milli edebiyat döneminin açılmasının öncüsü… Konuşma dili ile yazı dilinin birleştirilmesinin öncüsüdür Ömer Seyfettin. 1884-1920 arasındaki kısacık ömründe başarılı bir hikâye yazarı, bir şair, bir öğretmen, Türk milletinin sosyal yapısını çok iyi analiz eden bir sosyolog, iyi yetişmiş bir tarihçi, bir asker, tam bir fikir ve ülkü adamıdır Ömer Seyfettin.
Şairin “Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum…” mısralarında ifade ettiği gibi, ait olduğum şehrin caddelerinde yürüyorum.
Beş sene önce kaleme aldığım bir yazı bu. Doğu Türkistan’ın yiğit evladı Hamit Göktürk buldu çıkardı bu makaleyi. Minnettarım kendisine. Şöyle diyorum bu sohbetimde;
Arkadaş ve arkadaşlık üzerine çok şey söylenir. Çocukluk arkadaşı...Okul Arkadaşı ...Yol arkadaşı… Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim…