Büyük şehirlerimizde başlayan lüks sitelere ve alışveriş merkezlerine yabancı isimler koyma özentisi, Anadolu’muzda da hızla yayılıyor. Mâsum gibi görünen bu câhil özentisinin sebebiyet vereceği vahim neticeleri düşünebilen, görebilen akıl ve idrak sâhiplerinin sayısı endişe verecek ölçüde azdır.
Mart 2020’de hayatımıza giren Covid-19 kontrollü yaşam biçimini de beraberinde getirdi. Kontrollü hayata alışmak zorundayız, yaşam biçimi haline dönüştürmeliyiz. Çünkü bu virüsün ne zaman hayatımızdan çıkacağı konusunda net bir bilgi yok.
“Türk Milleti’nin evlâtlarını doğru bilgiler ışığı ile aydınlatma hareketi”ni, YÛNUS EMRE ve ESERİ ile başlatmayı uygun gördük. Bu karârımızın, pek mühim ve pek çok gerekçeleri var. Cümleden birkaçını sayalım:
Korona salgınının başlamasıyla birlikte, bu ölümcül hastalığın etkileyeceği en riskli grup sizlersiniz dendi, onları evin dışına bile çıkarmadılar! Aylarca gün yüzü görmediler!
Nedir anne olmak? Bu sorunun cevabı, sonsuz fedakârlık kavramını tam olarak karşılıyor bende. Yavrusu ne yaparsa yapsın bağrına basıp saçını okşayan, karşılıksız seven, sevgi ve merhamet için yavrusuna karşı koşul ve şart gözetmeyen fedakâr, cefakâr kadındır anne.
“Misafire ayıptır!”, “Kimse yok, bak keyfine !” : “Corona yüzme bilmez!”, “Düşme şimdi derdine!”/ Maske çene altında, gez gerine, gerine;/
İzmir, Türkiye’nin İstanbul ve Ankara’dan sonra üçüncü büyük şehridir. M.Ö. 300 yılında yerleşime açıldığı tahmin ediliyor. 1100 yılında Hititlerin, sonra İyonyalıların, M.Ö. yedinci asırda Lidyalıların sonra Perslerin, Makedonyalıların ve Bizanslıların hâkimiyeti altında bulundu.
Pandemi nedeniyle Temmuz sonunda biten Süper Lig'de 2020-21 sezonunun başlangıç tarihi 11 Eylül 2020 olarak açıklandı. İlk yarı 24 Ocak 2021 'de sona ererken, ikinci yarı 29 Ocak 2021 'de, yani ara vermeden hemen başlayaca k. Süper Lig'de 2020-21 sezonu 16 Mayıs Pazar günü oynanacak 42. hafta maçıyla sona erecek.
Ekonomik, siyasal ve kültürel dönüşümlerin kaynağında, kendisi için istediğini, bütün insanlar için isteyen liderler vardır. Onlar insanlığın bilgi ve bilgelik hazinelerinin, paylaşıldıkca zenginleştiğini bilirler. Liderlerin güçleri, dürüstlükte sınır tanımayan, açıklıklarından kaynaklanır. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, kuralsızlığa kesinlikle yer yoktur, düşünceleri eylemlerine, eylemleri düşüncelerine yansır.
İnsan bünyesinin diğer unsuru olan rûh unsurunun da bir gözü bulunduğunu söylemiştik. Bunu; rûh gözü, bâtın gözü, ma’nâ gözü, akıl gözü, kalb gözü, gönül gözü,… gibi deyimlerle ifâde edebiliriz. Bu noktada iyi bilinmesi gereken husûs şu:
Şehre değer katan faktörleri içerisinde raylı sistemlerin önemi tartışılmazdır. Erzurum gündeminde olan bu konunun bir an evvel hayata geçirilmesiyle şehir, modern bir görünüm yanında ulaşım konusunda büyük bir kazanım sağlayabilir.
Yazarların gezip gördükleri yerlerden edindikleri izlenim ve bilgileri aktardıkları eserlere genel olarak ‘ Seyahatnâme ’ denilmektedir. Seyahatnamelerde temel maksat yurtiçinde veya yurtdışında görülen yerlerin tabiî güzelliklerini, sosyal hayatlarını, gelenek ve göreneklerini tanıtmaktır. Seyahatnâmeler çok defa birer târihî belge niteliği taşımakla birlikte, yazarlarının izlenimlerini belli bir üslupla yansıttıklarından, aynı zamanda da birer edebî eser olarak değerlendirilir.
"Türkiye Türklerine yakışan asıl bayram, 26-30 Ağustos günleri bayramıdır. Çünkü biz, 30 Ağustos’u anarken, bir inanç gücünün kazandırdığı zaferi düşünüyoruz ve ona başlangıç olan 26 Ağustos’u da birlikte hatırlıyoruz. 26 Ağustos iki tanedir:
10 Mart 2020 tarihinde Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının görülmesiyle birlikte karantina dönemi başlamış evlerimize hapsolmuştuk. 1 Haziranda kontrollü bir şekilde hayat normale dönmeye başlamıştı. Ancak yaz mevsiminin getirmiş olduğu rehavet, virüsün sıcak havada bulaşma riskinin azalacağı söylemleri filmi başa sarmamıza neden oldu.
Batı karşısında siyasi ve askeri üstünlüğümüzü kaybetmeye başladığımız, bilim ve teknolojide, eğitimin kalitesinde dünyadaki gelişmelerin dışında kaldığımız dönemlerden beri kültürümüzün parçası haline gelen bir alışkanlığımız var; devlet hayatında, kamusal alanda yapılan icraatın, alınan kararın, atılan adımın yanlış olduğunun ortaya çıkması durumunda yetkililer sorumluluğu üstlenmek, başarısızlığı kabullenmek istemezler. Yanlışı yapanlar bir anda buharlaşıp kaybolduğundan kimse hesap vermez; olay “faili meçhul” dosyası kategorisinde etkisini fiilen sürdürse de toplumun hafızasında gündemden düşer.
Kendisini Helen medeniyetinin temsilcisi, Bizans’ın mirasçısı olarak gören Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan’ın; bağımsızlığına kavuştuğu yıldan beri değişmeyen, değişmeyecek dış politik uygulamaları vardır!
Biz Türklerin hayatında müzik; önemli bir yer işgal eder. Doğduğumuzda kulağımıza okunan ezan ve kamette, bebeklik dönemimizde söylenen ninnilerde, sünnet ve nikâh vesilesiyle yapılan düğünlerde okunan mevlitlerde, beş vakit namazdan önce minârelerden yükselen Ezan-ı Muhammedî’de, üç ayları idrak ederken, Recep ayının ilk gecesiyle başlayıp Ramazan ayının teravih kılınan ilk gecesine kadar yatsı namazının ardından, Ramazan’da ise sahurdan sonra müezzinler tarafından minârede okunan temcîdde, bayram namazlarında okunan Itrî’nin Sabâ tekbirinde, ölüm sebebiyle seslendirilen ağıtlarda, Kurban Bayramı günlerinde kılınan vakit namazların farzından sonra okunun teşrik tekbirlerinde, mahalledeki vefat olayını duyurmak maksadıyla okunan salâlarda, her vesile ile ve tecvidle okunan Kur’ân-ı Kerim’de… hep müzik vardır. Müziğin hayatımızdaki yeri engin, derin ve zengindir.
30 Ağustos Pazar günü Zafer Bayramının 98. yıl dönümünü kutladık. Korona virüs nedeniyle kutlamalar kontrollü yapılsa da Türk Milleti olarak bu büyük zaferin coşkusunu, heyecanını kalbimizde hissettik. Baş Kumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnet ile yâd ettik.
Bilindiği üzere, ben Kocaeli’nde ikamet ediyorum. Bu sıralarda bir iş icabı Balıkesir’e gitmem lüzumu hasıl oldu. 65 yaş üstü olanların şehirlerarası seyahat etmesi için İçişleri Bakanlığı’ndan izin alma mecburiyeti varmış. Bu itibarla kanuni mevzuatın yerine getirilmesini teminen 199 nolu telefonu aradım. Bana gidiş sebebini sordular. Ben de olduğu gibi hangi maksat ve gaye ile gideceğimi söyledim. Fakat aradan üç gün geçmiş olmasına rağmen müspet veya menfi bir cevap gelmedi.
Benim hergün gördüklerimi mutlaka sizler de görüyorsunuzdur. Bahçeli bütün evlerin giriş kapılarının ve duvarlarının üzerinde, adeta kılıç gibi uçları sipsivri metaller veya camlar var.