Başkanlığınıza göndermiş olduğum 15.02.2021 tarihli yazımda, geçen hafta Cuma Namazını Balıkesir’de bir camide kıldığımı ve cami imamının ilk 4 rekât sünnetten sonra 2 rekât Cumanın farzını kıldırıp, tespih de çekmeden camiden çıkıp gittiğinden bahsetmiştim.
‘’ Sana dar gelmeyecek Makber-i kimler kazsın ! “ Gömelim gel seni tarihe ” desem , sığmazsın ’’ (Mehmet Akif Ersoy)
İnsan ömrü, ezan ile namaz arasında geçer. ‘ Ömür bu kadar kısa mı ?’ Diye soranlara, şöyle bir açıklama sunulabilir:
Günümüze kadar gelen bir hikaye anlatılır. Evliya Çelebi (İstanbul 1611-1685 Kahire) bir rüyasında İslam Peygamberini görür. Heyecanlanır. Peygamberimize talebini anlatırken “Şefaat ya Resulullah” diyeceğine “Seyahat ya Resulullah” der. Evliya Çelebi gerçekten 50 yıl kadar Avrupa, Batı Asya ve Mısır’ı köy-kasaba dolaşır, notlar alır, yazıya döker. Bugün 10 ciltlik büyük bir Seyahatnamesi vardır ki hala çalışmalarda referans olarak gösterilir. Bugün böyle seyyahlar yok. Bizim nesil Hikmet Feridun Es’in ve Abdi İpekçi’nin seyahat yazılarına ve Fikret Otyam’ın girişinde şiir olan Gide Gide Anadolu röportajlarına yetişti ama değişik bir lezzet aldı.
Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, Hürriyet Gazetesinden İpek Özbey’e verdiği röportajda; Sanayi devrimini kaçırdık ama uzay devrimini kaçırmayacağız “ Uzayda izi olmayanın dünyada sözü olmaz “ açıklamasını yaptı.
Hz. Mevlânâ (ö.1270), insan için son hedefin mutluluk olduğu konusunda diğer filozoflarla aynı fikirdedir. Mevlânâ, Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmayı en büyük mutluluk olarak görmektedir. Bu sebeple nefsin köleliğinden kurtulup ruhî bir yolculuğa çıkmayı ve gönlü arındırmayı esas almaktadır. Mevlânâ insanın ancak Allah’la kurduğu birlik bilinci içerisinde mutlu olabileceğine inanmaktadır.
Tıp Fakültesindeki hijyen dersi hocamızın şu ifadesini hiç unutamam." Çocuklar, önümüzdeki yılların en önemli sorunu insanların kullanıp kirleterek çevresine bırakacağı kirli suyu, yiyip içtiğinin artıkları, eskittiği eşyası ve atıkları olacaktı r." İşte günümüz çevreye, suya, toprağa bıraktığımız atıklarımız sebebiyle hayatımızın sağlıklı sürdürülebilmesi için mutlaka gerekli olan ve temiz kalması gereken HAVAMIZI, SUYUMUZU, TOPRAĞIMIZI her geçen gün daha çok kirletildiği dönemdir.
İdris Yamantürk, sadece benim neslimin değil, milliyetçi camiada herkesin ortak değerlerinden biriydi; herkesin hürmet ve muhabbet duyduğu, sevdiği bir “ağabey” idi. Kendisini yakından tanıma fırsatı bulduğum 61 yıl boyunca, muhatabının kalbini kırdığına, incittiğine şahit olmadım. Gençlik yıllarından itibaren sosyal, siyasal ve kültürel faaliyetlerde her zaman ön planda yer aldığı milliyetçi camiada, kimseyle kavgalı olmadı, dedikodu ve hizipçilik yapmadı.
Dünya barışının yorulma bilmeyen mimarları, insanları dünya kardeşliğine çağıran, yol barış yoludur diyen iç dünyanın fatihleri olmuştur. Onlar dış dünyanın bilinen silahlarına karşı, iç dünyanın bilinmeyen silahlarını kuşanarak, bütün ülkelerde barışın koruyucuları olmuşlardır. Onların bulundukları her yerde, zorluklar kolaylıklara, nefretler sevgilere, kötülükler iyiliklere dönüşmüştür. Tarih boyunca silahlarla yürüyenler, silahlarla durdurulmuştur.
Türkiye’nin en büyük bayrak ve direği Samsun’un Kavak ilçesinde.2011 yılında iş adamı Mehmet Şahin tarafından yaptırıldı. Direk ağırlığı 96 ton.
gerektiği hususunda araştırmalar yapıyoruz. Maske, sosyal mesafe, temizlik ve temassızlık anayasanın ilk dört maddesi gibi kırmızı çizgimiz. Bu dört madde virüse karşı korunmak için önemli tedbirler. Ancak her şeye rağmen virüs vücuda girerse ne yapacağız? İnsan vücudunun virüslere karşı dirençli olması için bağışıklık sisteminin kuvvetli olması gerekiyor.
Değerli Başkanım, ben İzmit’te ikamet eden bir vatandaşım. Bulunduğum mahallenin camiinde bir süredir salgın sebebiyle, İmam Efendi Cuma Namazlarını 10 rekât olarak kılmaktadırlar. Tabii ki, cemaatin tamamına yakını buna riayet etmeyip namazlarını 16 rekât olarak kılmaya devam etmektedir.
Bilinç altımız olumsuzu olumluya çeviremez. Bulanıklığı sevmez. Netlik ister. Hafızasına henüz kaydolmayan (alışkanlıklar) durumlarda efendisi bilince tam itaat eder. Ama hafızasına kaydolan eylemlerde, bilinci pas geçerek kendi bildiğini okur.
Korona salgının esir aldığı dünyanın her köşesi bu öldürücü hastalık ile mücadele ederken, bir taraftan da bölgesel anlaşmazlıklar, bölgesel savaşlar, tüm hızıyla devam ediyor.
Serçe Allah'a küsmüştü. Günler geçiyordu ve serçe hiçbir şey söylemiyordu. İçine kapanmış, derin bir hüzne boğulmuştu. Artık Rabbine bir şey demiyordu ve O’nunla konuşmuyordu. Melekler merakla, Allah'a serçeyi soruyorlardı. Her defasında Allah meleklere, ‘ gelecek ’ diye cevap veriyordu. ‘ Çünkü onun sesini duyacak tek varlık benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da benim ’ diyordu.
Dünya korona virüs salgını ile mücadele ederken, birde mutasyonlu virüs çıktı başımıza. İngiltere’de ortaya çıkan mutasyonlu virüs ülkemize de geldi. Son günlerde vaka sayılarının ve ağır hasta sayılarının artmasının nedeninin mutasyonlu virüs olduğu söyleniyor. Virüsler hayatta kalmak için çevrelerine uyum sağlamak zorunda bunu da mutasyonlarla gerçekleştirebiliyor.
Allah, "vazifeleri ehline veriniz" buyuruyor. Bunun gereği nedir? Herhalde Kur'ânı açarak veya ezbere zaman zaman dil ile onu okumak, teleffuz etmek değildir. Bilakis, her işe ve her vazifeye ehliyetli, liyâkatli ve salahiyetli kişiler yerleştirmektir. Eğer ortalarda vazifelere veya işlere ehil kişiler yoksa bunların en kısa zamanda yetiştirilmesi gerekir. Tâ ki işler veya vazifeler aksamasın ve nizam - intizam bozulmasın...
İyi bir hayat sürerek ve büyük pişmanlıklar duymadan yaşayabildiğimiz zaman, ölüm korkusunu daha az hissederiz. İyi bir hayat sürmekte ancak kendini işe yarar konuma getirmekle gerçekleşir. Bunun için sürekli yenilenmek ve gelişmek şarttır.
Anadolu’nun bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilgeleri, akıl sayısı kadar düşünce, gönül sayısı kadar sevgi vardır diyen, düşünce ve eylem dünyalarıyla, demokratik kültürlerini zenginleştirme yolunda, bütün ülkelere ışık tutuyor. Onlar çoğunluğun değerlerini yansıtan demokratik yönetimlere, serbest pazar ekonomisini etik pazar ekonomisine dönüştürmek için, yüzyılların birikimini taşıyan tarihin derinliklerinden sesleniyor.
Dündar Taşer sadece Türk milliyetçiliği fikrinin ve siyasi hareketinin değil fikir ve düşünce dünyamızın en önemli ve etkili isimlerinden biridir. Tarihi ve kültürel kaynaklarımızı iyi bilmekten kaynaklanan yüksek bir tarih şuuru; devletin en yüksek değer olduğuna inanan, günümüzdeki olayları geçmişte yaşananlarla yorumlayan, etraflı bir tarih felsefesi yapan işlek bir zekâ, gündelik siyasete bağımlı olmayan bilge bir kişilik...