‘’Yok, öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak… Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak…’’ (Nazım Hikmet)
Kıbrıslı soydaşlarımız doğru bir tercih yaparak Sayın Ersin Tatar’ı seçtiler. ABD'nin, Avrupa Birliği’nin ve Rumların dışarıdan, milli kimliğini ve değerlerini kaybetmiş olan kozmopolit ve solcu kesimlerin içeriden yoğun çabalarına rağmen Mustafa Akıncı’nın seçilmemiş olması tarihi bir kırılmanın yaşanmasını önledi; bu sonuç basiretin, sağ duyunun, aklı selimin başarısıdır. Buna elbette sevineceğiz. Ancak yeni Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın ve Ankara’nın konuyu rehavete kapılmadan serinkanlılıkla masaya yatırıp her yönüyle dikkatle incelemeleri, objektif değerlendirmeler yapmaları gerekiyor.
Şu günlerde Ege ve Akdeniz’de denize girenler olsa da Erzurum’da kışlıkları çıkarıp, hava bültenlerinde artık ön sıradaki tartışılmaz yerimizi alıp, kalorifer ve sobaları hafiften yakmaya başladık. Uzun süren kış mevsiminin habercisi şalgam, çarşı pazarda yerini aldı. Seyyarların şağlam var, şağlam ! sesleri sanki kış kapıda haberiniz olsun mesajını vermektedir.
Hülagü Han, Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han'ın torunu, İlhanlı Devleti'nin kurucusu Mengü Kağan'ın kardeşidir.
Son dönemde ülkemizde en çok konuşulan kelime, en çok yorum yapılan kavram, adalettir! Bu süreçte adaletle ilgili yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde; günümüze damgasını vuran türlü adaletsizliklerin yanı sıra örnek alınacak adaletli uygulamalar da yok değildir.
Babasının görevi sebebiyle bulunduğu Balıkesir’de 7 Aralık 1875 târihinde dünyaya geldi.
Korona virüs salgını öğrencilerin eğitim öğretim hayatını olumsuz etkiledi. Veliler çocuklarının eğitim öğretimden uzak kalmasını istemiyor. Ancak bu şartlar altında haklı olarak okula göndermekten de çekiniyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı kontrollü bir şekilde okulları açtı. Yeni eğitim öğretim yılı uzaktan eğitimle destekli başladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde geçen hafta yapılan ve adaylardan hiçbirinin yeterli çoğunluğu sağlayamaması sebebiyle sonuçlanmayan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu, bu Pazar günü yapılacak. İlk turda UBP adayı Başbakan Ersin Tatar yüzde 32.4 oy almış, şimdiki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan üç puana yakın küçük bir farkla birinci olmuştu. 190 bin kadar kayıtlı seçmenin bulunduğu KKTC‘de seçime katılım yüzde 52 gibi düşük bir seviyede kalmış, halkın neredeyse yarısı sandığa gitmek yerine, sonbaharın bütün güzelliğiyle hüküm sürdüğü Ada’da mevsimin tadını çıkarmayı tercih etmişti.
Aziz dost, kıymetli yazar Oğuz Çetinoğlu Beyefendi’nin kaleme aldığı ‘ SES BAYRAĞIMIZ TÜRKÇE ’ isimli kitabının satırları arasında gezinirken ‘ Bu kitap bir ıstırap çığlığı ’ diye düşündüm. Büyük bir araştırmanın, emeğin ve yorgunluğun neticesinde ortaya çıkmış bir ıstırap çığlığı…
“ Emekli” kelimesi de TDK ve devlet tarafından gerçek yuvasından çıkartılan, öz mânâsından ve geçmişinden kopartılan yüzlerce kelimeden biri...
Türk dilinin korunması ile alâkalı ilk çalışmayı Kaşgarlı Mahmud (1008-1105) ‘ Dîvânu Lugati’t-Türk ’ isimli eseri ile başlattı. 1072 yılında tamamladığı eserinde Türkçenin o dönemde en gelişmiş dil olduğu iddia edilen Arapçadan üstün ve zengin olduğunu belirtiyor ve ispat ediyordu.
Bazı yetenekli insanlar Allah vergisi bu özelliklerini bildikleri için çalışmanın gereksiz olduğunu düşünürler. Ben zaten yetenekliyim neden boşuna çalışayım ki derler. Yetenek çalışmaya engel midir değildir tabi ki ama dünya, yeteneğinin farkında olup çalışmayı sevmeyen insanlarla doludur.
Tarihin bütün dönemlerinde, kurumlarda ve kuruluşlarda yöneticilerin belirlenmesi, yönetim bilimlerinde sürekli tartışılan konuların başında gelir. En büyük kuruluşun yönetiminden, en küçük kurumun yönetimine kadar, her yerde yönetim, bir yarışma, bir çatışma ve bir uzlaşma alanıdır. Nerede olursa olsun, her yönetimin amacı, iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemek, kurumlarda ve kuruluşlarda bütünlüğü ve sürekliliği sağlamaktır.
Kitap; bilgi, ilim ve belgedir. Kitap en vefalı arkadaş ve dosttur. Kitap, dünya ve ahiret için yol göstericidir.
Sekiz aya yakın bir zamandan beri, KOVİD- 19’ ile mücadele umumiyetle görüldüğü üzere , “65 yaş ve üstü” ölçüsü esas alınarak, yaşı 64 yıl on bir ay 28 gün olan şahıslar serbestçe sokağa çıkıp, çarşı pazar dolaşabiliyorlar. Fakat buna mukabil 65 yaşından gün almış alanlar çıkamıyor.
1925 yılında İzmir’in Menemen ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir'de, kalanını ise babasının mesleği dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nâzım Hikmet şiirleriyle yakalanınca 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tevkif edildi ve okuldan uzaklaştırıldı.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında savaşın bıraktığı izleri adeta bir açık hava müzesi görüntüsünde bizlere yansıtan dikenli tellerin ardındaki o hayalet şehir Maraş’ın kamuya ait olan sahil şeridi, demokrasi caddesi ve iki kıyı bölgesi 46 yıl sonra sivil vatandaşlara açıldı.
Değerli ta’kîpçilerimiz! Türk Milleti’nin evlâdlarını doğru bilgiler ışığı ile aydınlatma projemizi gördünüz. Bu proje, 1960’lı yılların başlarında hazırlanmış, fakat bugüne kadar bir türlü yürürlüğe konamamış bir projeydi. Cenâb-ı Hakk’a binlerle şükür ki, âhir ömrümde, belki de hayâtımın son demlerini yaşamakda olduğum bir devirde, uygulandığı takdirde milletimize çok büyük faydalar sağlayacak bu projeyi yürürlüğe koymayı nâçîz şahsımıza nasîp etdi…
İnsanın olduğu yerde iletişim vardır. İletişim olmadan etkileşim olmaz. İletişim kanallarının zenginleşmesiyle, uzaktakiler birbirlerine yakınlaşırken, yakındakiler de birbirlerine uzaklaşırlar. İletişim imkânlarının genişlemesi, paradoksal bir gelişmeye yol açmıştır. Dünyada duvarlar yıkılırken, insanlar arasında iletişimi önleyen yeni duvarlar yükselmektedir. Karmaşanın önüne geçmek için, kesintisiz çift yönlü bilgi akışını sağlayacak kanallar geliştirilmelidir.
Kaderde savaş muhabiri olarak gelişmeleri takip etmek de varmış. Bunlardan biri İran-Irak Savaşı, diğeri de Karabağ Savaşı. O yıllarda Ankara TRT Haber Merkezi’nde çalışıyordum. Karabağ Savaşına görev çıktı. Mütercim Eriz Oktar, Spiker Rahmi Aygün, rahmetli Kameraman Mehmet Güngör ile Bakü’ye gittik. Ben haber timinin sorumlusuyum. Henüz Moskova’nın bölgedeki hakimiyeti, Sovyetler yeni dağıldığından otoritesini çok kaybetmemişti. Ama her geçen gün Sovyetlerin dağılma süreci artarak devam ediyordu.