1- Kur'ân tamâmen dirilere hıtâb ettiği halde, birkısım müslüman topluluklar onu tamâmen ölüler kitabı olarak değerlendirmekte ve tatbikatı sâdece bu istikamette yapmaktadır. Siz, beden sağlığı için yazılmış fevkal'âde bir sağlık kitabı düşününüz. Beden sağlığı için bu kitapta yazılanlardan kimler istifâde edecektir veya etmelidir?
AK PARTİ iktidarı, 2012 yılından itibaren, eğitim hamlesi olarak, orta öğretimde seçmeli ders olarak, Kur’an, Siyer, Temel Dini Bilgiler dersi koymuştur. Koyanlardan Allah razı olsun. İlk yıllar bakanlık vazifesini ifa eden Milli Eğitim Bakanlarının da yoğun teşvikiyle bu dersler tercih edilmiş ve bilhassa tercih edilmesi içinde gayret sarf edilmiştir. Ta ki, Ziya Selçuk Milli Eğitim Bakanı oluncaya kadar.
27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi tamı tamına bir canavarlıktı. Hukuk devletinin, insan haklarının ve bütün özgürlüklerin ayaklar altında süründüğü bir zaman dilimi idi. Mesela kitap okumak, hele hele Risale-i Nur gibi bu dini bir kitap ise önce gözaltına alınmanız, sonra tutuklanmanız mükedderdi.
Çok değil bundan 25 -30 yıl önce, özellikle İstanbul’da hemen, hemen her evin banyosunda tavana yakın, ya da çatı katında plastik ya da galvanizli su depolarımız vardı! Her gün yaşanan saatlerce su kesintisinin verdiği zorlukları aşmak için böylesine bir çareye başvurmuştu insanlarımız…
Türkiye’nin en itibarlı ve köklü yayınevlerinden biri, konusunun uzmanı iki editör istihdam ediyor. Ayrıca ‘ son okuma ’ işini yapan elemanı var.
Ülkemizde toplumun genelinde pek bilinmeyen sporları araştırmaya başladım. Geçtiğimiz hafta Satranç Boksu karşıma çıktı. Niğde ilimizde federasyonu bile kurulmuş ama benim haberim yoktu. Çok ilgimi çekti, bu sporun nasıl yapıldığını ve kurallarını öğrendim sizlerle paylaştım. Bu hafta kendi kültürümüzde olan bir spordan bahsedeceğim. Polo diye bildiğimiz at üzerinde sopa ile oynanan spor aslında Çevgan oyunuymuş.
2020 hüzünlü yıl geride kaldı. Aslında değişen sadece takvim yaprakları. İnsan toplulukları ise yaşama biçimlerine bağlı olarak (COVID-19) Koronavirüsle zor bir imtihan vermekte. Salgın küresel ve ulusal ekonomileri, sosyal ve kültürel değerleri tehdit ve tahrip etmekte.
Ekonominin üretim boyutundan daha çok, finans boyutuna ağırlık verenler, bütün ülkelerin ekonomilerinde depreme benzer sarsıntılara yol açarlar. Çalışma alanı dışı, faiz gelirlerini amaç, ürün, hizmet ve bilgi üretiminden gelir sağlamayı araç gören, bütün kuruluşlarda tehlike çanları sürekli çalar.
‘ Gide de gelmeye! ’ dediğimiz 2020 yılını geride bıraktık. Tüm dünya büyük bir cihan savaşından çıkmış gibi yorgun ve bitkin… Ülkeler, dünyayı kasıp kavuran Covit 19’un yol açtığı yaraları onarmaya ve yeni tehlikelere karşı önlemler almaya gayret ediyor.
Rabbimiz, her yerleşim birimine nerdeyse nüfusu ile orantılı, zeka özürlü (doğuştan veya sonradan) ve engelli vatandaş vermiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’den derlenen insan hakları ile alâkalı hususlar, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannâmesinden daha geniş ve daha şümullüdür, üstündür.
Kıymetli Dostlar, 2020 yılı benzerini hiç yaşamadığımız, zaruretten kendi içimize kapandığımız, birbirimize gidip gelemediğimiz, dokunamadığımız bir yıl oldu. COVİD19 pandemisi yaşam şeklimizi, iş yapışımızı, davranışlarımızı değiştirdi. İnsanoğlu tecrübelerden öğreniyor, bazı şeyleri kabulleniyor. 2021 yılına daha tecrübeli, umutla giriyoruz. Sevinçlerimiz yerini endişeye bıraksa da insanoğlu geçmişte yaşadığı zorlukları aştığı gibi şimdiki ve gelecek zorlukları da aklıyla aşacaktır. Dünyadaki yaşam sayılı günler olduğunu çok daha iyi idrak ettim. Bizim arkamızda bıraktığımız çocuklarımız ve onların çocuklarının daha sıkıntısız yaşayabilmesi için doğal kaynakların tüketimine dikkat etmeliyiz
2020 dünyanın kâbusu oldu geride kaldı ama kâbus henüz bitmedi. Yeni bir yıl başladı. 2021 için temennimiz öncelikle sağlık,covid-19 aşısı tüm insanlığın umudu olsun. 2020 korona virüs, depremler, kuraklık ve ekonomik kriz yılı oldu. Her yeni yıla girerken yeni yıldan beklentilerimizi sıralarız. Bu yılbaşında tüm dünyanın beklentisi aynı oldu. “ Bitsin artık bu virüs hayat normale dönsün”
Şimdi bu durumda yapacağınız doğru ve faydalı hareket nedir. Günlük yiyecekleriniz arasına acılı, ekşili, kızartmalı,... yemekleri sokmamak; daha ziyâde süt bal,., gibi yiyecekler yemek değil mi? Ama siz böyle yapmıyorsunuz. Sağlık kitabında yukarıdaki cümleleri okuduğunuz ve kendiniz de ülserden muztarip bulunduğunuz halde, sofra başına oturduğunuzda, gelsin kızartmalar, gelsin acılı - ekşili yemekler" diyorsunuz. Sâdece böyle hareket etmekle kalmıyorsunuz. Üstelik bir de, sağlık kitabındaki o cümleleri dilinizle okuduğunuz için râhatsızlığınızın iyileşeceğini sanıyorsunuz. Günler, aylar, yıllar, böyle geçiyor. Siz de bu yanlış hatâlı hareketinize devam edip gidiyorsunuz.
Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında üç yıl önce imzalanan “Suçluların İade Anlaşması” Çin Parlamentosu tarafından onaylandı. Halen Dışişleri Bakanlığı Komisyonu’nda bulunan anlaşma TBMM tarafından da onaylanması durumunda yürürlüğe girecek.
Sonbaharların bir özelliği ilkbaharın yeşillendirdiği bitkilerin sararması, ağaçların yapraklarının sararıp dökülmesidir. Bu, yeşilin tabiata verdiği neşe ve coşkunun yerine hüzne dönüşmesine sebep olur. Şu günlerimizdeki hüznümüzü, bazı dost ve arkadaşlarımızın kaybı ve buna COVID-19 salgınının kısıtlamalarının eklenmesi ayrıca artırmıştır.
Pandemi dolayısıyla bir neslin yarım yamalak yetişmesini üzülerek seyrediyoruz. Yapılan yüz yüze eğitimden (aslında öğretimden) üniversite öncesinde öğretim gören 18 milyon öğrencinin üçte biri yani 6 milyonu yararlanamıyor. Öğrenciler arasındaki eğitim uçurumu giderek açılıyor. İmkan ve fırsat eşitsizliği dünden daha fazla.
Irak’ın ABD tarafından iktidardan düşürülen Devlet Başkanı Saddam Hüseyin , kurban bayramının ilk günün sabahında, saat 04,55’te, 69 yaşında iken asılarak idam edildi. Doğumu: Irak’ın başşehri Bağdat’a 175 kilometre uzaklıktaki Tikrit şehri, 28 Nisan 1937.
Dünyanın bazı ülkelerinde ortaya çıkarak oynanan belli başlı spor dalları yavaş yavaş tüm dünyaya yayılmaya başladı. Bazılarını belki duydunuz belki de gördünüz. Satranç boksu diye bir spor duydunuz mu ben duymamıştım açıkçası.
Muhterem Başkanım, ehemmiyetine binaen önce şu hususu ifade edeyim ki, niyet ve maksadım hiçbir kimseyi şikâyet etmek değildir. Bu yazıyı sizlere yazmamın yegâne sebebi, sade bir vatandaş olarak hayatın içinden Diyanet camiasında zaman zaman görmüş olduğum bazı aksaklıkları sizlere arz etmekten ibarettir.