Tarih, kültür, doğa, inanç ve turizm gibi konurda birçok değerlere sahip Kocaeli, kültür turizminde marka olmak istiyor.
Nihat Sâmi Banarlı’nın anlattığına göre Yahyâ Kemal Beyatlı, bir dönemdeki sohbetlerinde sık sık şöyle dermiş: Çocuklarımıza dediler ki:
Keseri aynı noktaya vurmak… Aynı türküyü seslendirmek, Birinci sınıf bilim insanı yetiştirilir, bilim kurumları sorumluluklarını yerine getirirler, yönetimler bilim insanlarını dinleyip önlerini açarlarsa, bilimsel bilgi bütün toplum kurumlarına girecek, toplum yapısı değişecektir.
Yazımızın başlığı, "Müslüman Kimdir?" şeklindeydi. Bu sorunun cevâbını elbette en doğru olarak dinin tebliğcisi verebilir. İşte Allah'ın Resûlü, başta meâlini vermiş bulunduğumuz hadisleri ile bu cevabı vermiştir:
ABD Adalet Bakanlığı Sezgin Baran Korkmaz hakkında yeni dava kapsamında “Türk iş adamı 133 milyon doların üzerinde dolandırıcılık gelirini akladığı iddiasıyla Avusturya’da tutuklandı” başlıklı yazılı bir açıklama yaptı. Utah Bölge Savcılığı’nın 28 Nisan 2021 tarihli iddianamesinin gizliliği 21 Haziran 2021 tarihi itibariyle kalktığından SBK’nın nelerle suçlandığı görülebiliyor.
*Aileni seçemiyorsun* ; eşini, dostunu, arkadaşını, işini seçebildiğin gibi… Bu yüzden hayatın en büyük piyangosudur aslında doğduğun yer, doğduğun aile, doğduğun zaman, doğduğun şartlar.
Ankara’da, Aylık fikir ve sanat dergisi tanıtımıyla ve Türkçü düşünceye hizmet maksadıyla 23 Haziran 1971 târihinde yayınlanmaya başladı.
Doğu'dan Batı'ya dünyanın, orta kuşağını oluşturan İslam dünyası, yüzyılların içinde oluşan, dünyayı dönüştüren, kültürel zenginliğini, büyük ölçüde yitirmiştir. İslam dünyasının kültürel yoksulluğu, ekonomik ve siyasal alanlarda da etkilerini göstermiştir. Müslüman ülkeler dünyanın, en yoksulları olma yanında, en dayatmacı yönetimlerine sahipler. İslam dünyasında, savaşlar birbirini izliyor. Her alanda dehşet verici yıkımlar yaşanıyor.
Türkçü fikir adamı, tıp doktor Hasan Ferit Cansever 20 Haziran 1969 târihinde İstanbul’da vefât etti. Doğumu: Antalya, 1891.
Tarihî geçmişimiz ve stratejik konumumuz dolayısıyla her zaman hedefte olan bir ülkeyiz. Kanla, irfanla kurmuş olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti, geçmişte olduğu gibi bugün de bir sürü tehdit, saldırı ve provokasyonla karşı karşıyadır.
Konumuz din olduğuna göre, şimdi bu kaideyi cemiyet-din münâsebetine tatbik edelim. Önce dinin ne olduğunu kısaca bilmemiz lâzım: Din, Allah tarafından insanlara gönderilen "İlâhi esaslar manzumesidir" Gâyesi, insanlığa huzûr, sükûn, saâdet ve selâmet yollarını açmaktır.
Bu kitap serinin son ve yorum kitabı, öncekilerde anlatılanlar hipotez olarak sunuluyor. Daha önce devletler niçin geri kaldığına dair teorilere bir eleştiri ve yorum içeriyor. Bizzat bir teori inşası iddiasında değil, ancak yazarın hipotezlerden bir teori oluşturulabilir. Genç iktisatçı ve iktisat tarihçileri bu konu üzerinde çalışmalılar.
Yüzyıllar içinde şehirlerin oluşumu ve gelişimi, ekonomik gelişmelerle birlikte, kültürel derinleşmelere dayanıyor. Bu yüzden dünyanın her yanında şehirler, bir yandan ekonomik zenginleşmenin, bir yandan kültürel derinleşmenin sürükleyici güçleri oluyor. Sanayileşmenin ortaya çıkardığı, bir örnek toplu üretime ve bir örnek toplu tüketime, paralel olarak büyüyen şehirler, Yirminci yüzyılda ekonomik, siyasal ve kültürel yapıda ortaya çıkan, en önemli dönüşümlerin başında geliyor. Şehirlerde tüketimin ve üretimin, yıldan yıla biraz daha büyümesiyle, kültürel doku ve ekonomik yapı, büyük değişikliklere uğruyor.
Ekmek, bütün gıdaların anası, mübârek ve aziz bir yiyecektir. Her şeyle, yalnızca su ile birlikte yenilirse bile insanoğlu, başka bir gıdaya ihtiyaç olmadan yaşamaya devam edilebilir.
Bir ülkenin kralı, bir gün emir veriyor. Bütün memlekette bulunan 50 yaş üstündekiler toplanacak ve infaz edilecektir. Kralın bu emrini duyan gençlerden biri, babasını samanların altına özel olarak yaptırdığı sığınağa saklar. Verilen emir mucibince memlekette bulunan 50 yaş üstündekiler toplatılır ve hepsi infaz edilir. Sadece sığınakta saklanan baba infazdan kurtulur.
Organize suç lideri olduğu ifade edilen bir kişinin geçen ayın başından itibaren hemen her hafta yurt dışından yayınladığı videolarla ortaya attığı iddialar, günlerdir Türkiye gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Bunlardan bazıları şahsi itiraflarını içeriyor, kriminal kişiliğini yansıtıyor. Bazılarındaysa somut zaman, yer ve şahitler gösterilerek önemli makamlarda bulunan isimler, kamu görevlileri, basın ve yargı mensupları hedef alınıyor, suçlamalar yapılıyor.
İskender Öksüz siyasi, akademik ve özel sektördeki tecrübe ve anılarını, dünyadaki literatür ve tecrübelerle karşılaştırarak ülkemizin sorunları ile ilgili fikirlerini sunduğu dört kitap yazmış. Ufuk açıcı, düşündürücü bu gibi kitapları başka devlet adamlarımız ve münevverlerimiz yazsa! Benim okurken son derece keyif aldığım ve bilgilendiğim bu kitaplardan ilki “Bilim, Din ve Türkçülük”
Nasreddin Hoca 1208-1284 yılları arasında yaşadı. Emir Timur ise 1336-1405 yılları arasında. Yâni Timur, Hocanın vefatından 52 yıl sonra dünyaya geldi. Buna rağmen onlarca hikâye veya fıkrada Hoca ile Timur bir araya getirilir. Herkes güler, tebessüm eder veya düşünür.
Bu kitap “Darbe girişimi sonrası üst akıl söylemlerine bir yanıt; niçin başımıza gelen her problemin sebebi veya sorunun halli için üst akıl arıyoruz; bu sorunların çaresi nedir” sorularının cevaplarını aramış. Ülkeler arasında karşılaştırma yaparak, bilimin bu sorulara ne gibi cevaplar verdiği ve ne yapmamız gerektiğini inceliyor.
Bugün hâlâ insanımızın birçoğu çalışmadan, yorulmadan, terlemeden ve herhangi bir zahmete katlanmadan para kazanmanın yollarını aramanın peşindedir. Bütün enerjisini, zekâ gücünü, kabiliyet ve istidâtını bu istikametde harcamaktadır. Artık onun için, hak-hukuk, helâl kazanç, el emeği, alınteri, göz nûru, gibi mefhumlar ortadan kalkmıştır.