Tarihler boyunca yeryüzünde, on binlerce yıllık tarihi yok edilmeye çalışılan, Türklerden başka bir ulus yoktur. Aslında o kadar uzun tarihi olan başka bir ulus da yok.
Yıl 1979 Temmuz ayı. Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisiyim. 2'den 3. sınıfa geçtiğim yaz. Aynı yıl ağır vasıta ehliyetimi alıp, 15 AT 004 plakalı dingilli Ford D 1210 kamyonumuzla yollardayım.
Afganistan tarih boyunca coğrafi konumu ve Orta Asya’dan kıtanın güneyine ve batısına geçiş güzergahının ana merkezi olmasından dolayı jeopolitik önemi çok yüksek bir bölge olmuştur. Ülkenin kuzeyindeki nüfusun çoğunluğunu Özbekler, Türkmenler ve Tacikler oluşturur. Burası Uluğ Türkistan’ın devamı olan “Güney Türkistan” dır ve ortaçağda bölgede kurulan bazı Türk devletlerine ev sahipliği işlevi yapmıştır.
Bir parti lideri düşünün, gün geçmesin ki, sosyal medyada paylaşılan yalan haberleri gündeme taşıyıp rezil olmasın. Bu liderin kim olduğu, hususu herhalde herkes tarafından kolayca anlaşılacaktır.
Uydurma kelimeleri kullanan ve kullanmakta ısrar eden sâde vatandaşlarımızı kınamaya, suçlamaya hakkımız yoktur. Türkçe hassasiyeti olmayan sanatkârların, politikacıların ve ilim adamlarının televizyonlarla, gazete ve dergiler ile radyoda kullanmakta olduğu kelimeleri, (doğru olduğunu zannederek) herkes kullanmaktadır.
Batıda fanatizm, Türkçede bağnazlık olarak ifade edilen taassup, Arapça bir kelime olup, anlam genişlemesi ile bugünkü karşılığını bulmuştur.
Yeryüzündeki inançlarla ilgili mitolojiler bakımından en zengin uluslar, başta Türkler olmak üzere Turan kökenli uluslardır. Türklerin derin geçmişleri ile ilgili mitolojilerin hepsini bir yazıda anlatmak/irdelemek olanaksız. Bu yazımızda sadece ‘ABRA’ mitolojisi ve buna bağlı olarak ‘ABRAHAN’ olgusu ele alınacak ve de irdelenecek.
Saraybosna, Yugoslavya'nın dağılmasından sonra kurulan Bosna-Hersek Cumhuriyetinin başşehridir. Şehre bu ismin İsa Bey tarafından inşa edilen muhteşem bir saray sebebiyle verildiği söylenir. 16 ve 17. yüzyıllarda önemli ilerlemelerin yaşandığı şehirde, 1521-1541 yılları arasında Bosna sancak beyliğine getirilen Gazi Hüsrev Bey tarafından inşa edilen külliye ve kurulan vakıflarla Saraybosna bir Türk-İslâm şehri hâline gelmiştir.Saraybosna, Yugoslavya'nın dağılmasından sonra kurulan Bosna-Hersek Cumhuriyetinin başşehridir. Şehre bu ismin İsa Bey tarafından inşa edilen muhteşem bir saray sebebiyle verildiği söylenir. 16 ve 17. yüzyıllarda önemli ilerlemelerin yaşandığı şehirde, 1521-1541 yılları arasında Bosna sancak beyliğine getirilen Gazi Hüsrev Bey tarafından inşa edilen külliye ve kurulan vakıflarla Saraybosna bir Türk-İslâm şehri hâline gelmiştir.
Anadolu’nda su medeniyeti tarihi ile ilgili belgesel çekimlerimize Konya’da devam ediyoruz.
Kandıra eski belediye başkanlarından Ragıp Uygur’un oğlu Dündar Uygur.. Babam.. Askerliğini bahriyeli olarak yapmış, askerliği sırasında Türkiye’nin ilk savaş gemisini teslim almak üzere Amerika’ya gidip yaklaşık 5-6 ay Amerika’da kaldıktan sonra savaş gemisiyle Türkiye’ye gelir. Yaşamının ileriki yıllarında, “Sakarya Gazetesi” nde kaleme aldığı “Amerika Notları” adlı köşe yazılarında anılarını yazmış, o dönemler olan 1950 li yıllarda ülkemizde hiç bilinmeyen kot pantolonu, coca colayı, hamburgeri, turizmi, Amerikan halk ve yaşamını anlatacaktır (Orijinal gazete asılları hala bendedir).
Son günlerde sosyal medyada bir resim dolaşıyor. İnce, taştan bir köprü ve karşı tarafında da, yokuş yukarı bir at arabası yolu. Ekindeki yazıda da diyor ki: "Yemen türkümüze konu olan Huş yokuşu. Askerlerimizin hepsi burada şehit oldular Allah rahmet eylesin".
Dünyanın bütün ülkelerinde girişimciler, geçmişten geleceğe bakarak düşünürler. Onların ekonomik ve kültürel sorumluluklarının başında, insanların üreten eller olmalarında, gelen günlerini geçen günlerinden daha güvenli ve daha güzel olmasına katkıda bulunmak gelir.
Eskiler; ‘ Galat-ı meşhûr, fasîh-i mehcûrdan evlâdır .’ Derlerdi. Bu sözü, günümüz anlatımıyla: ‘ Yaygın bir yanlış, kullanılmayan ve fakat düzgün olan doğrunun önündedir .’ Şeklinde söyleyebiliriz.
İsmet Binark bey bu alemdeki misafirliğini tamamlayarak Hakk’a yürümüş bulunuyor. İlk gençlik yıllarından itibaren benimsediği milli ve manevi değerleri hayatının anlamı ve gayesi yaparak ömrü boyunca onlara hizmet etmeye, gönülden bağlı olduğu milletimize yararlı olmaya, kalemiyle fikir ve düşünce hayatımıza katkı yapmaya çalıştı.
Her açıdan dünyanın en bereketli ülkelerinden birinde yaşıyoruz. Milleti dolandırıp ceplerini dolduranların en rahat ettiği ülkelerden biriyiz. Bankerler, yeşil sermayeciler, titancılar, sanal paracılar, çiftlik bank gibi milletin cebini boşaltan mekanizmaların kol gezdiği bu cennet vatanda deşifre olmamış ne gözü açıklar vardır. Allah bilir.
İyi ve cömert olmak başkalarını daha olumlu gözle görmemizi sağlıyor. İyilik yapmak diğerlerinin sıkıntıları yüzünden hissettiğimiz vicdan azabını, kederi ve rahatsızlığı azaltır. Başkalarına yardım etmek kendimizi onlara göre avantajlı hissedip şükretmemizi sağlar. Şükretmekte en önemli mutluluk yöntemlerinden, stratejilerinden birisidir.
Alevîlik; din, mezhep veya tarîkat ve hattâ bir cemaat adı değildir. İslâmî bir düşünce, felsefe, hayat ve düşünce tarzı veya İslâmî kültür, İslâm’ın farklı bir yorumu olarak ele anılabilir.
1 Temmuz Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü kuruluş yıldönümüymüş. Halen ABD ile her alanda küresel egemenlik yarışına girmiş olan Çin Halk Cumhuriyeti bunu da, çok başarıyla yürüttüğü PR kampanyalarına malzeme yaptı. Bu maksatla sadece kendine ait yazılı ve görsel araçlarından değil, çeşitli ülkelerdeki ideolojik sempatizanı partilerin gazete ve ekranlarından da yararlandı.
Kimseyi, sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz. Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.
Prof. Dr. Orhan Düzgüneş, 25 yıl önce bugün ebedi âleme irtihal etmişti. 1973 yılından başlayarak, 1994 yılına kadar Türk Ocakları’nın Genel Başkanı sıfatıyla Türk milliyetçiliğine hizmet etti. Türk Ocakları’nın 1970 yılı başından sonra girdiği “fetret” döneminin aşılmasında, 12 Eylül darbesiyle dernek ve parti faaliyetlerinin yasaklanması üzerine fiilen kapanan Derneğin 1984 yılında yeniden faaliyete başlayıp kısa zamanda Türkiye genelinde teşkilatlanmasında, bugünkü konumuna gelmesinde onun büyük emeği ve payı vardır.