Gönül her yaşta aynı gönül Değişmiyor Oysaki fizik kimyaya uymuyor
Eğer kam, hayat yolunda yanlış bir şey yapmamışsa, yalan söylememişse, onu kendi ruhları korur. Kamın birçok yardımcı ruhu vardır. Kam olanlar, dünyadaki bütün ruhlarla, cinlerle, perilerle irtibatta bulunabiliyor. O, yalnızca yer üstündeki ruhlarla değil, yerin altındaki kara dediğimiz kötü ruhlarla da görüşür, onları hisseder. Kam, güçlü bir telepatiye sâhiptir.
Size Altaylıların inancını anlatayım. Kamlık inancı, çok eski zamanlardan beri devam eden ve nesiller değiştirerek bugünlere kadar ulaşmış bir inanç. Altay Türkleri bu inançtan başka inanç tanımamışlar ve eski hâliyle bugüne kadar getirmişlerdir.
Ahmet Malkan Türk milliyetçiliği ve ülkücü hareketle ilgili konularda, 70’li yılların başından günümüze kadar çoğu en ön saflarda olmak üzere sürekli yer aldı, sorumluluklar yüklendi; her zaman taşın altındaydı ama yaptığı fedakârlıkların karşılığını almayı aklından bile geçirmedi.
Bir köy çocuğu olarak iş bulmak ve çalışmak maksadıyla 1970-1971 eğitim öğretim yılında İzmit Sanat Okulu torna-tesviye bölümüne kaydımı yaptırdım. O yıllarda Sanat Okuluna imtihanla öğrenci alınırdı. Öyle ki Sanat Okulunu kazanmak normal bir üniversiteyi kazanmak kadar da zordu.
Sonsuzluğa uzanan beyaz buzla kaplı Altay Dağlarının eteğinde yaşayan soydaşlarınızın, dînî ve sosyal hayatlarını size anlatmaya çalışacağım.
Türkçeyi yoldan çıkaran TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) yüzünden sürüklendiğimiz kargaşadan manzaralar:
En bilinen vasfıyla, “edebiyât târihçisi” olarak tanıdığımız Nihat Sâmi Banarlı, aslen, Trabzon’un köklü âilelerinden Alemdarzâdeler’in torunlarındandır. İlk dedesi, Fatih Sultan Mehmet’in alemdârlarından olup kendisi, 1907’de, İstanbul’da doğmuştur.
*Öğrendim ki… Usta odur ki; kendinden sonraki ustayı yetiştirir…(Abdullah Kılıç’tan) *Yine erbabı bilir ehli Kemâlin kadrin (iyi insanların kıymetini, insan kıymetini bilenler bilir ) / Nezd-i cühhalde (câhillerin nezdinde) âlim ile câhil birdir. (İbnülemin Mahmud Kemâl İnal’dan)
Bir varmış bir yokmuş masal diyarında masal çokmuş. Masallar masal sevenlere masal dinleyenlere anlatılırmış. Sevgililer okula başladığınız zaman tabii ki kendiniz okursunuz benim (anlatmak istediğim küçük kardeşleriniz için). Masal ülkesinde masal perisi Süheylanın sarayı da bulunmaktaymış.
Takvimler, 4 Ağustos’ta arıların bal yapmaya başladığını yazıyor. Bu vesile ile bal hakkında bir yazının, günün mânâ ve önemine uygun olacağını düşündüm. İyi okumalar Efendim…
Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak üzere geldiği Tahran’da, kaldığı Devrim Muhafızları’nın koruması altındaki eve atılan füzenin patlaması sonucu şehit olması, Gazze’de aylardır devam eden savaşın seyrini muhtemelen değiştirebilir.
Herkesi, düşünmeye dâvet ediyorum!.. Herkesi, rehâvetten sıyrılmaya dâvet ediyorum! Eskiden; imamlar, câmilerdeki vaazlarında hattâ hutbelerde, sık sık, “Müslüman, uyanık olmadır!” diye nasihatte bulunurlardı.
Tarih sohbetlerinde, çok sık gündeme gelen sorulardan biri de TÜRK, TÜRKMEN, YÖRÜK VE MANAV KİMDİR sorusudur.
"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok." Mevlana
Çocuklar okullar tatil oldu sizlerden özür diliyorum. Masal göndermekte bir hayli geciktim. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir gariban kedicik varmış. Kedicik mama bulursa yer bulamazsa aç kalırmış. Bir gün aç karınla yolda dolaşırken köpeğe rastlamış adı da Çomar. Kızıl tüylü kahverengi gözlü pek sevimli bir şeymiş.
Adını, Oğuz Dergisi’ndeki şiirlerinden öğrenmiştim. Dergi, 1952 yılında 3 sayı yayımlandıktan sonra maddî imkânsızlık sebebiyle yayın dünyâsından çekildi.
Türkçeyi şîrâzesinden çıkaran RİT'in (Resmî İkāmeli Türkçenin) dilimizi sürüklediği kargaşadan manzaralar:
Din Tüccarları UMRE GEZİLERİNİZİ İPTAL EDİN! Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan tarihi bir çağrıda bulundu. Doğan, “Ey Diyanet, ey turizm şirketleri kâr için, menfaat için, seyahat için umre propagandası yapmaktan vazgeçin. Ey cami imamları! On kişi tavlayıp harcırah alarak umreye gideceğiz diye dininizi ayaklar altına almayın! Bu devirde umreye gitmek değil, gidecekken gitmemek sevaptır!” dedi.