Bağnazlık Diyanetin İtibarına Zarar Veriyor

İki gün önce cuma namazında hutbede bermutad Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı metin okundu.

30 Ağustos Zaferi’nin Anlamı, Önemi ve Sonuçları

30 Ağustos’ta Dumlupınar’da kazanılan “Başkomutanlık Meydan Savaşı” sıradan bir askeri zafer değildir. Dört gün önce Türk ordusunun 26 Ağustos sabahı başlattığı “Büyük Taarruz” un amacı vatan topraklarımızı işgalcilerin elinden kurtarmak, milletimize üzerinde özgürce yaşama imkânı sağlamaktı. İmkânlarımız son derece sınırlıydı; bu taarruzun on beş gün içerisinde zaferle sonuçlanması gerekiyordu. Uzarsa asker, para, silah ve cephane gibi lojistik takviye imkânlarına sahip değildik. İki haftada binlerce askerle beş yüz kilometreye yakın yolu uçarcasına İzmir’e ulaşıp başarmak zorundaydık.

Düşündükçe / 7

“Bir millet/kavim, kendini değiştirmedikçe, Allah, onun durumunu değiştirmez.” (Ra’d, 11) Bu; ap-açık bir tavsiye, gayet belli kesin bir emirdir.

Sonu Olmayanın Sonu Yoktur

(Başlık, aşağıdaki TDK sözünden alınan ilhamla atılmıştır.) "Sınırı ve sonu olmayan o gönlün bir sonu yoktur." İşte celî sülüs hatla yazdırıp bir nefis levha hâlinde evlerimizin duvarına asacağımız vecîze... Üstüne ne kadar tefekkür etsek az.

Sağcılık - Solculuk

N. Fazıl: Kalbimi ve aklımı hep sağ elime verdim; Görevi olmasaydı sol elimi keserdim…” Şiirinde, sağcılığın en kaba ve hatta ilkel bir tanımlaması yapılmaktadır. Hayatım boyu “sağcıyım” veya solcuyum demedim.

Dünya Nasıl Dönüyor?

Aydınlarımız sorumluluğunun farkında. Üsküdar Kemah Kafede her hususun müzakere edildiği, her görüşün nezaketle. Dinlendiği, sevginin kuşattığı, insanın hep önde olduğu ve aydınlık Türkiye için fikir üretildiği pazartesi toplantıları beş seneden bu yana her hafta şevkle devam ediyor.

801 Yıl Arayla Tarihin Seyrini Değiştiren İki Savaş: 1071 Malazgirt ve 1922 Büyük Zafer

Aylardan Ağustos, günlerden Cuma Gün doğmandan evvel iklîm-i Rum’a Bozkurtlar ordusu geçti hücuma! Ya Allah, Bismillah, Allahüekber…

Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan: Bir Güzel Adam Daha Gitti…

Ersin Nazif Gürdoğan dostumla Al Barka Türk Finans’ta çalışırken tanıştık. Bir müddet sonra irtibatımız kesildi. 1990’lı yıların başlarında tekrar bir araya geldik. Yeni Şafak Gazetesi’nde yazıyordu. Gaybubeti sırasında Erzurum Üniversitesi’nde Dr, Doçent ve Profesör unvanlarını almıştı. İlk röportajı 20 Haziran 2014 târihinde, 6. ve son röportajı ise 23 Aralık 2023 târihinde yapıp yayınlattım. 7. Röportajın sorularını 2024 Ağustosu’nun başlarında hazırlayıp gönderdim. 3 defa telefon edip, yapılması gereken işlerinin çokluğu sebebiyle özür diledi. Bir araya geleceğimiz günü beklerken, vefat haberi geldi. Cenâb-ı Allah’ın sâlih kullarından, Peygamber Efendimizin sadık ümmetinden idi. Allah Rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun, kabri nurlarla dolsun.

İslâmda Güzellik Mefhumu

Ta Kureyş’e o bin dört yüz sene önce bir avuç Müslümanın çölün kızgın kumları kadar yakıcı ve kavurucu küfürle çevrilerek susturulmak istendiği mekâna uzanalım.

Ord. Prof. Dr. Mehmet Hilmi Ziya Ülgen

Hocamızı, ömrünün sonuna doğru hasta yatağında, bir gurup öğrencisi ziyaret eder. Artık yetişmiş ve hoca olmuş öğrencilerine şöyle der.

‘Tuva Türklerinin hepsi, Türkiye’yi biliyor. Bizler Tuva’yı ne kadar biliyoruz? Orada, Türklük şuuruna sâhip Türkler yaşıyor’

Prof. Dr. ORHAN GEDİKLİ Anlatıyor: ‘ Tuva Türklerinin hepsi, Türkiye’yi biliyor. Bizler Tuva’yı ne kadar biliyoruz? Orada, Türklük şuuruna sâhip Türkler yaşıyor ’

Ormanlarımızla Beraber Ciğerlerimiz de Yanıyor

Bu yılın ilk aylarında çeşitli kaynaklardan yapılan açıklamalarda, küresel iklim şartlarının etkisiyle “uzun, kurak ve sıcak” bir yaz döneminin yaşanacağı, sıcaklıkların mevsim normallerinin 5 ila 8 derece yukarısında seyredeceği belirtiliyordu. Ülkemiz, Haziran ayından bu tarafa bu tahminler doğrultusunda küresel yüksek sıcaklığın etkisi altında; yağış da olmayınca toprak kolayca tutuşup orman yangınlarına yol açacak duruma evrildi. Nitekim ilgili makamlar 2023 yılının 1 Ocak ile 19 Ağustos tarihleri arasında bin 419 orman yangını çıkarken 2024 yılında bu rakamın yüzde 78 artarak 2 bin 529’a yükseldiğini açıklıyorlar.

Ekonomi Dünyasında Kazandırmayanlar Kazanamazlar

Dünyada kuruluşlar varlıklarını korumak ve uzun ömürlü olmak için, birbirleriyle alışveriş yaparlar. Bütün ülkelerin kuruluşları ya üreticiler ya da tüketiciler olarak, birbirlerine bağımlıdırlar. Kuruluşların birlikte yaşadıkları dünyada, ekonomik ve kültürel yarışma olmadan, hiçbir alanda gelişme olmaz. İyilikte yarışma yarışan kuruluşların sayısını çoğaltırken, kötülükte yarışma yarışan kuruluşların sayısını azaltır.

‘Tuva, Türklerin İlk Yurtlarından Biridir’

Prof. Dr. ORHAN GEDİKLİ Anlatıyor: ‘ Tuva, Türklerin İlk Yurtlarından Biridir ’.

T(ı)rabzon'da Zaman

-Kutlu fethin 563. yılı münâsebetiyle… Gökkuşağıdır, dapdar sokaklarında zaman… Şafağında kırmızı-beyaz renk cümbüşü. Birer kehribar tespih tanesidir bomboz bulutlardan, İnce mi ipince damlaların dökülüşü!..

"Yeğ" Üvey Türkçe, "Önemli" Öz Türkçe

1930'lardan beri Türkçeyi yoldan çıkaran TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) yüzünden sürüklendiğimiz kargaşadan manzaralar:

Ötüken Neşriyat’tan Okunası Kitaplar

KIVIRCIK PAŞA (Türk Edebiyatı - Roman)                                                                                                          Yazarı: Sermet Muhtar Alus / Yayına Hazırlayan: Yakup Öztürk                                                                               13,5 X 21 Santim, 221 Sayfa.

Altaylarda Türkler - 5

Ülgen 'in yedi oğlu var. Onlar farklı farklı boyların koruyucu ruhları olarak kabul edilir. Bu boyların halkı, bu ruhları kendi özel koruyucusu sayıp, saygılı davranırlar. Onların isimleri:

Yakup Ömeroğlu Varlığını Türk Dünyasına Hizmete Adayan Bir Er Kişiydi

Türk dünyası, ömrünü “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” dercesine yaşayan, Türk diline, kültürüne, Türk toplulukları arasındaki sosyal, siyasal, tarihi, ilmi ve beşeri ilişkilerin yoğunlaşmasına, kardeşlik bağlarının güçlenmesine hizmet etmeyi varlığının anlamı ve gayesi olarak algılayan güzide bir neferini kaybetti.

Altaylarda Türkler - 4

Erlik-biy'in kızlarının sayısı, bazılarının dediğine göre iki, bazılarının dediğine göre de dokuzdur. Birinin gözü hastalanıp akarsa, halk ona ‘ Gözünü Erlik-biy'in kızı aldı ’ der. Çünkü onun bir kızının sekiz tane gözü vardır. Kam ruhu, Almıs giderken, o kızlar onu kandırmaya, onunla oynayarak sarhoş yapmaya; yol ortasında Erlik-biy'e kesilen kurbanı almaya çalışırlar. Erlik-biy'in Erke Salton adlı kızı bayram, toy ve mutluluk olan yerleri gezip, insan ve hayvan ruhu avlar. Böyle gezen ruhlar için kamlar şöyle derler: