Televizyon programları, çocukları önemli şekilde etkilemektedir. Özellikle “Çizgi Filmler” çocukların hayal dünyasının gelişiminde, çevresindeki nesneleri tanımada diyalog gelişimlerinde olumlu yararlar sağlayabilir. Ancak dikkat edilmezse çocuğu olumsuz şekilde de etkiler.
Dünyanın en eski milletlerinden olan Türk Milletimizin târihinden günümüze intikal eden her şey çok değerlidir. Miras unsurlarının en önemlilerinden biri de hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Türkiye ekonomisinde yaşananlar konusunda düşündüklerimi yazmak istiyordum. Ancak geçen hafta aralarında ABD, Almanya ve Fransa’nın da olduğu on Batılı ülkenin büyükelçilerinin Osman Kavala’nın, AİHM Mahkemesi kararlarına ve hukuka uyularak “derhal serbest bırakılması” talebini içeren muhtıra niteliğindeki bildiriyi Dışişleri bakanlığımıza iletmeleri üzerine başlayan gelişmeler bir anda birinci gündem maddesi haline geldi. Bu konunun başka gelişmeleri de tetikleyerek uzun süre yerini koruması muhtemel görünüyor.
Siyasiler, siyasî hesapları için birbirleriyle kıyasıya kapışıp dursunlar, ülkede kadına şiddetin ve bireysel silahlanmanın önüne bir türlü geçilemiyor. Kâğıt üzerinde alınan her türlü tedbire rağmen, kadına şiddet artarak devam etmekte, bireyler arasında silahlanma cep telefonu taşıma kadar kolay ve yaygın bir şekilde artmaktadır.
Kıbrıs, Türk Milletinin en hassas olduğu konuların başında gelir. Adada yaşananlar en güncel haliyle izlenir, merakla takip edilir. Çünkü bu ada yakın tarihimizde yaşananlarıyla, ecdadımızın 307 yıl boyunca bu adaya bıraktığı izlerle bizler için çok önemlidir.
Türkiye’nin sahip olduğu vizyonu bozabilecek engeller çok çeşitlidir. Türk milletine mensup olma şuurunu reddeden bölücü siyasi Kürtçülük ve mikro ırkçılık Türk Milleti dışında millet ve halkların bulunduğu görüşü, kültürel haklar ile kamufle edilmektedir.
Dünya üzerinde Tatar adlı bir ırk, bir kavim, etnik grup ve millet yoktur. Buna rağmen Kırım ve Kazan’da yaşayan soydaşlarımız Tatar olarak anılmaktadır. Bu isimlendirmenin kökten yanlış olduğu elbette iddia edilemez. Ancak ne kadar uygun olduğu tartışılabilir. Bu yazı ile böyle bir tartışmanın kapısının aralanması murad edilmiştir.
Yunanistan, son iki ay içerisinde ABD ve Fransa ile askeri alanda, Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren iki önemli anlaşma imzaladı. Anlaşma metinlerinde Türkiye’nin adı doğrudan geçmiyor; ancak Yunan politikacılarının açıklamalarında ve basına yansımalarında amacın Türkiye’den gelen tehditlere karşı Yunanistan’ın güvenliğini sağlama olduğu ifade ediliyor.
12 Ekim 2021 tarihinde ikamet etmekte olduğum yere yaya olarak, 30 – 35 dakikalık mesafede olan sağlık ocağına saat 14.30 sıralarında, ihtiyacım olan ilaçları yazdırmak üzere gittim. Sağlık Ocağı araba ve dolmuş güzergahında olmadığı için ya yürüyerek veya taksi ile gidilmesi icap eden bir yerde bulunuyor. Ben yürüyerek gitmeyi tercih ettim.
Mehmet Akif Ersoy’un doğumumun 148., vefatının 85., İstiklal Marşımızın TBMM’de kabulünün 100. Yılını idrak ediyoruz. Yılın bitmesine daha iki ay var. Dilerim bu sene de 2011’deki Mehmet Akif Ersoy Yılı gibi tamamlanmaz. Bir farklılık ortaya çıkarır.
2020/2021 yılı COVID-19 salgınının gölgesinde hükümetlerin salgını önleyici tedbirlerin yanında ekonomiyi işler halde tutmanın da mücadelesini verdikleri bir yıl oldu. Diğer sektörler daralırken tarım sektörünün büyümesi birkaç faktöre bağlı gelişmiştir. "Tarımda yaşanan ciddi sorunlara rağmen üretim devam ediyor. Tarımda küçük aile işletmeleri tasfiye olurken, şirket tarımı yaygınlaşıyor. Sektör dışından tarıma yatırımlar yapılıyor.
Sevgi, insanın en ince hassas hislerinin meydana getirdiği merhamet ve şefkat duygularının bir eseridir. Vicdan hükmü kalpteki iyi ve kötü bütün varlığı yakarak silip atmış ve orasını ayna gibi termemiz bir hale getirmiş olduğundan Cenab-ı Hak o kalbe tecelli tahtını kurmuştur. Böylece bütün benliği hak sevgisi kaplamış ve o kimse artık sevgiden ibaret olmuştur. Artık o her şeyi her şeyde onu sever olmuştur. Bu nedenle o kimse Cenab-ı Haktan dostluk, intibak ve esenlik sıfatları ile sıfatlanıp seçkinler zümresine girmiştir. Artık o insanın her iki dünyada yeri cennet, mekânı ise sefa ve dostluktur.
Birçok insan, nüfus kâğıdında yazan yaşı biyolojik yaşının aynı olmadığını biliyor. Fakat biyolojik yaşının ne olduğu, nasıl bulunacağı konusunda yeterli bilgiye sâhip değil. Biyolojik yaşın, Statik Denge Testi ile belirlenmesi mümkün. Basit ama güvenli olan test aşağıdaki unsurları içeriyor:
Afyonkarahisar’ın İşçehisar İlçe’sinde, öğrenci servisinin kaza geçirmesi neticesinde, beş öğrencimizin vefat etmesi ve birçok öğrencimizin de yaralanması, büyük üzüntüye ve aynı zamanda da yeni endişelere sebep olmuştur. Öğrencilerimizin ailelerine başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Avrupa’nın Roma’sı yanında, Asya’nın Roma’sı olarak kurulan, kültürlerin birlikte yaşadığı İstanbul, tarihinin her döneminde ekonomik ve kültürel önemini korumuştur. İki kıtayı, iki denizi birbiriyle buluşturan İstanbul, farklı kültürleriyle, farklı dilleriyle, farklı renkleriyle oluşmakta olan dünyanın, küresel etik değerleri yanında, yeni ekonomik ilkelerinin gelişmesine öncülük yapıyor. İstanbul etik değerleriyle Doğu’dur, ekonomik ilkeleriyle Batı’dır.
1959 yılında Sivas'ın Haydarlı köyünde kayınbiraderi ile birlikte kocası Mahmut SARIKAYA'yı öldüren, Sivas Cumhuriyet Meydanında idam edilen Durdu SARIKAYA'nın hikayesidir. 25 Aralık 1960 tarihli Milliyet Gazetesinden, Ahmet Turan'ın GÜREL'in yazısından öğreniyoruz. Durdu'yu 18 yaşlarında gelinlik bir kız iken, görücü usulü ile Mahmut'a nişanlarlar.
Kıbrıs Adası konusunu İstanbul’a üniversite eğitimi için geldiğim ilk gün 1955 yılında 6-7 Eylül olaylarının çılgınlığını görmüş bir öğrenci olarak yaşadım.
İslamiyet’ten önce Arabistan bir çöldü ve orada oturan insanlar da yarı vahşi bedevilerdi. İlkel bir hayat sürerlerdi. Kız çocuklarını diri diri gömmek gibi korkunç âdetleri vardı. İşte böyle aciz, zavallı, vahşi olan bir kavim, onlara rehberlik eden Muhammed peygamber sayesinde birdenbire değişti, tam bir medeniyete kavuştu. 30 sene içinde, doğuda Türkistan ve Hindistan, batıda İspanya olmak üzere akla hayret veren çok kudretli bir İslam Devleti meydana getirdi.
Sokrat’ın hanımı, görünümü itibariyle olduğu kadar huyları itibâriyle de son derece çirkin, tahammül edilemez bir insanmış. Çok ciddî meseleler üzerinde zihin sancıları içerisinde düşünmeye, yazmaya çalışırken beyinin yanı gelir, en küçük meseleleri büyüterek feryat – figan çok yüksek sesle şikâyet konusu eder, komşularının dedikodusunu yaparmış. Sokrat bu huysuz ve çirkin kadına hiç cevap vermez, susmayı tercih edermiş.
Anlatıyor adamım hararetle, heyecanla: “-Biliyorsunuz ağabey, Sultan Alparslan Cuma namazını kıldıktan sonra, beyaz elbisesini giydi, beyaz atına bindi. Askerlerine hitap etti, hitabında: “…İşte şehitlik kefenim, savaş meydanında ölürsem beni bu elbise ile gömersiniz” diye haykırdı. Hayatımın en önemli örnek alınacak tavrıdır Alparslan’ın bu tavrı ağabey…