“Gezi Olayları”, toplumun bütün kesimlerinin içinde yer aldığı ve ülkemizin bütün kentlerine (Bayburt ile Bingöl hariç) yayılan yakın tarihimizin en önemli ve em geniş katılımlı toplumsal hareketlerindendir. Toplumun çevre konusundaki duyarlılığının doruk noktasına çıktığı bu olaylara, devletin resmi açıklamasına göre 3,6 milyon kişi, resmi olmayan tahminlere göre 7,5 milyon kişi katıldı. Bu olaylar sırasında biri polis olmak üzere 8 kişi hayatını kaybetti, toplamda 10 bine yakın kişi yaralandı, yüzlerce kişi tutuklandı, bunlardan 120'den fazlası hakkında dava açıldı.
En büyük zevkimiz kesip biçmek… “Bu kadındır, bu yavrudur.” demedik. Sonu gelmişti insanın… Lâkin Seni kulsuz bırakmak istemedik. Arif Nihat Asya
Yazıma bütün Müslümanların bayramını kutlayarak başlamak istiyorum. Yüce Allah insanlara huzur, saadet, sevgi ve hoşgörü versin kimse kimseyi aldatmasın. Savaşlar bitsin, kavgalar bitsin, kimse kul hakkı yemesin, kimse kimseye üstünlük taslamasın.
Bu bölünme, bu paramparça olma kimin eseri? Nasıl bir bölünme, niçin? Ve kimlere yaradı?
“Bаyrаmlаr, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp sergilendiği, bir toplumda millet olmа şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir.” Teknolojinin baş döndüren yenilikleri, insanoğlunu şaşırtmaya devam ederken, aynı zamanda O’na büyük kolaylıklar da sunmaktadır.
Oğuz Çetinoğlu: Her Ramazan ayında idrak etmekte olduğumuz o mübârek günlerin hikmetleri, faziletleri hakkında söyleşir, okuyucularımıza iletirdik. Bu yılki sohbetimiz, Ramazan gününe denk geldi. Klasik bir soru ile başlayayım: Oğuz Çetinoğlu: Her Ramazan ayında idrak etmekte olduğumuz o mübârek günlerin hikmetleri, faziletleri hakkında söyleşir, okuyucularımıza iletirdik. Bu yılki sohbetimiz, Ramazan gününe denk geldi. Klasik bir soru ile başlayayım:
Geçen hafta İstanbul’un göbeğinde Taksim’de altı Pakistanlının dört turisti fidye almak amacıyla kaçırmaları, karşı karşıya olduğumuz sığınmacılar sorunumuzu bir kere daha gündeme getirdi. Yakınlarının konuyu polise yansıtması üzerine turistler üç gün sonra kaçırıldıkları evde bulunup kurtarılıyorlar.
Başlık olarak kullandığım bu cümlenin Türk milliyetçileri için geniş anlamı; “ne Amerika ne Rusya ne Çin, her şey insanlık için” şeklindedir. Türk milliyetçileri saldırgan ırkçı düşünceyi kabilecilik anlayışının bir sonucu olarak görür, bu nedenle de ilkel bulur…
Dinimiz müsamaha dinidir. Bakmayın siz bazı kişilerin “Cennet Çavuşu “kesilmesine… Her şeyiyle apaçık ortadadır dinimiz. En güzel kapısının adı da müsamahadır. Hiç suiistimale ihtiyaç bırakmayacak kadar geniş bir müsamaha. Ramazan ayındayız, misali oruçtan verelim. Bir gün birisi geldi, büyük peygamberimizin huzuruna ve aralarında mealen şu konuşma geçti:
Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 6. maddesi egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğunu. Hiçbir şekilde devredilemeyeceğini emreder. Türk milleti hiçbir zaman esaret altında yaşamamıştır. Bunun için Atatürk; “Bağımsızlık Türk milletinin karakteridir” demiştir.
Ramazan ayının son günlerindeyiz. Ekonomik sıkıntılar iftar sofralarını vurmuş olsa da âdet haline gelmiş iftar davetleri de hız kesmeden devam ediyor. Etkili ve yetkililer, siyasi partiler, tuzu kuru olanlar gösterişli iftar sofraları ve seçkin davetlileriyle iftarlarını açıp Hakk’ın rızasını kazanacaklarını zannede dursunlar; bir kısım gönül insanları da fakir fukara ile iftar etmenin, onlara sıcak yemek götürmenin heyecanı içerisinde Hakk’ın rızasını kazanma gayretindeler. İşte bu sorumluluk düşüncesi ile hareket eden ve iftar sofralarına anlam katan gönüllü bir hizmet, yaklaşık 15 yıldan beri Aşağı Mumcu Camii tarafından hiç aksatılmadan yürütülmektedir.
“Binlerce kilit olsa, her kilit gök genişliğinde olsa, anahtar dişi gibi olan, iki üç tatlı söz, onların hepsini açar.” Mevlâna
1918 yılının sonbaharı başlarken, emperyalist güçlerin ilk büyük hesaplaşması olan Birinci Cihan Savaşı’nı hangi tarafın kazandığı belli olmuştu; biz kaybeden taraftaydık. Müttefiklerimiz Almanya, Avusturya ve Bulgaristan’ın Eylül ayında mütareke yapmaları üzerine biz de bu maksatla birkaç kanaldan girişimler başlattık.
İddia: Söz konusu yabancı sözcüğün dilimizdeki karşılığı olduğunu bilmek, yeri geldiğinde de o sözcüğü yeğlemektir yapabileceğimiz.
Güçlü ekonomik, siyasal ve kültürel atılımlar yapmada, geçmiş yılların paradigmaları, gelecek yılların sorunları olurlar. Thomas Kuhn’nın “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” kitabıyla, gündeme gelen ve benimsenen paradigma kavramı, en geniş tanımıyla yaklaşım, bakış ve görüş anlamına gelir. Her dönemin kendine özgü bir paradigması olur. Geçmişte oluşmaları yıllar alan paradigmalar, son dönemde daha hızlı, neredeyse yıldan yıla değişiyor.
Allah onu Peygamberlik denilen en yüksek makama lâyık gördü. Babasını, annesini, dedesini çok küçük yaşta kaybetti. Amcası Ebu Talib’in himayesinde büyüdü. Çevresi O’na “El- Emin” vasfını lâyık görmüştü. Peygamberliğine inansın, inanmasın günümüzün insanının O’nun bir tavrına, vahiy meleğinin geldiği andaki haline çok dikkat etmesi lâzımdır.
Binlerce yıllık tarihi geçmişi Osmanlı devletine başkentlik yapan doğal güzellikler ve tarihi eserleri ile Bursa Türk Devletleri teşkilatı tarafından 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilmesi etkinliklerine Türksoy’un daveti ile katılıp belgesel çekimi yaptım. Tarih boyu Bursa, kültür sanat adamları şairler ve yazarlara ilham kaynağı olmuştur.
Tanzimat Edebiyatının II. Nesli arasında yer alan Türk edebiyatında "Şair-i Azam" ünvanını alan şair ve tiyatro yazarı, Makber Şairi Abdülhak Hâmit Tarhan 12 Nisan 1937 tarihinde vefat etmiştir. Bugün aramızdan ayrılışının 85. Yılında rahmet ve minnetle andığımız Hâmit, Türk şiirinde gerek biçim ve gerek içerik yönünden ihtilal düzeyinde yenilikler yapmış, modern Türk şiirinin ilk örneklerini vermiştir. 85. ölüm yıldönümünde Hâmit’in üzerinde pek durulmayan vatan ve millet sevgisi ile milliyetçilik duygusu üzerinde durmak istiyorum.
Hasan Basri Erk İslam tarihinde ilk adliye daireleri Hz. Ömer zamanında kurulmuştur. Hz. Ömer, adliye hizmetini diğer yönetim hizmetlerinden ayırt etmiştir. Bağımsız yargı kurumları kurmuş ve bunlara yine bağımsız yargıçlar atamıştır. Dünya tarihinde hiçbir devlette adliye işleri bu kadar kolaylıkla diğer vazifelerden ayrılarak müstakil bir hale getirilmemiştir. Bu şeref yalnız Hz. Ömer’e nasip olmuştur.
“Ramazan bereket ayıdır. Allah-ü Teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! “[ Taberani]