Türkiye Cumhuriyeti iktisadi ve mali açıdan iflas etmiş bir yapı üzerine kurulmuştu. Kişi başına düşen millî gelir 50 doların altındaydı. Cumhuriyetin kurucuları dış borçların millî gelirin çok üzerinde olmasının yol açtığı vahim sonuçları gördüklerinden bu yanlışı tekrarlamamaya büyük özen gösterdiler. Ancak çok mecbur olunduğunda bu yola baş vurdular.
Eskiden ismi “kıraathane” idi. Sonra “kahve” ve “çayhane” dendi. Bu içeceklerin yanında şuruplar da ikram edilir, değişik aktiviteler de gerçekleşirdi. Bugün İstanbul’da en meşhur kahveleri; Fazıl Beyin Türk Kahvesi, Mandabatmaz, Latife, Şark Kahvesi, Niyazi Bey’in Türk Kahvesi, Tarihi Bağdat Kuru Kahvecisi, Çorlulu Ali Paşa Medresesi ve Pierre Loti gibi yerlerde içebilirsiniz.
Cevap: ‘ Mükâfat ’ kelimesi, pahalı bir kelime. Yeterli kültür seviyesine erişememiş şahıslar bu kelimeyi kullanmayı beceremeyebilirler. Çok görülmemeli, ayıplanmamalı.
İktidarın bundan sonraki tüm icraatları seçime yöneliktir. 20 yıllık icraat sırasında yapılmayan ve seçim startı verilen bir dönemde öne alınması düşünülen düzenlemeler birtakım riskleri de içinde bulundurmaktadır.
Dünyanın bütün ülkelerinde, kendilerini değiştirmesini bilen kuruluşlar, toplumlarının ekonomik yapılarında olduğu kadar, kültürel dokularında köklü dönüşümlerin, sürükleyici gücü olurlar.
İnsan, varlıklar arasında eğitime ve öğretime en çok muhtaç olanıdır. Oysa hayvanlar, içgüdüleriyle doğduklarından, kısa sürede çevreye uyum sağlarlar. O yüzden de eğitime ihtiyaçları yoktur.
Bağımsız bir devletin varlığını koruyabilmesi, millî hak ve çıkarlarını savunabilmesi iktisadi gücüne ve imkanlarına sıkı sıkıya bağlıdır. Bunun en somut örneğini Rusya sergiliyor, Ukrayna’ya saldırısı üzerine Batılı ülkelerin uyguladığı ağır yaptırımlar karşısında zengin enerji kaynaklarına sahip olmasaydı kesinlikle ayakta kalamazdı.
Kamyon şoförü tonton bir amcaydı. Söylediğine göre onun da çocukları vardı. Hâline acıyan adam Kaya'yı en yakın benzin istasyonuna götürdü. Morluklarına ilaç sürdü. Karnını doyurdu. Olanı biteni sordu. Kaya başından geçen her şeyi anlattı. Kamyoncu, Kaya'ya,
Ankara tiftik keçisi, Osmanlı döneminde devletin ekonomisine büyük katkı sağlayan dokumacılığın ana girdisini oluşturuyordu. Ankara tiftik keçileriyle, tiftik kumaş tekeli üzerinde yükselen Osmanlı, o yıllarda mohair olarak bilinen 20 bin top soft kumaşı ihraç ederken, 1838’de Ankara keçisine İngiliz damgası vurulmasının da yolunu açtı, “British Angora Goat” adını alarak İngiliz kumaşı dünyaya hakim oldu.
Eylül ve Ekim ayları eğitim çağındaki gençlerin okula başlaması, eğitime bir üst sınıfta devam etmesi zamanıdır. Bu vesileyle birçok ebeveyn ve çocuk-genç sevinç-endişe içindedir. Özellikle ebeveynler çocuğunun iyi eğitim alması için çok fedakârca davranmaktadırlar. Çocuklar adeta yarışa sokulmak istenmektedir. Bazen ölçü dahi kaçmaktadır. Asıl olan çocuğun-gencin bireyselleşmesi yani kendi ayakları üzerinde duracak birey olmasıdır.
Kaygusuz Abdal (1341-1444) Bektâşî edebiyatının, kültürünün önemli isimlerinden biridir. Fakat Kaygusuz’un Bektâşîlik yorumu ile Balım Sultan’ın (1457-1517) esaslarını belirlediği Bektâşîlik anlayışı arasında hiçbir bağ yoktur.
Kaya, ailenin haşarı ve şımarık çocuğuydu. Annesi ve babası evlat sahibi olmak için senelerce uğraşmışlar tam ümidi kestikleri anda Allah onlara bir evlat vermişti. Bu yüzden Kaya’ya asla "hayır" denmez her istediği alınır ve yapılırdı.
Mualla çok güzel bir kaplumbağaydı. Süse gezmeye çok meraklıydı. Bahçenin dışarı açılan kapısına gidip,
Yazıma başlamadan önce, bu siteden altı ay kadar bir süre uzak kalışımın sebebini sizlerle paylaşmak istiyorum. Eşim ve ben ikişer kez Sinovac ve ikişer kez de Biontech aşısı olmamıza rağmen, Covid 19 un Omicron BA.5 varyantına yakalandık. Eşim, bağışıklık sistemi kuvvetli olduğu için bu hastalığı kısa sürede atlattı. Benim boğaz enfeksiyonu ile başlayan, öksürük ve yüksek ateşle devam eden hastalığım geçmeyince bir hafta hastanede yatmak zorunda kaldım. Test sonucum negatif çıkmasına rağmen uzun süre tat, koku alma ve işitme kaybı yaşadım. Tüm dostlarıma sağlıklı bir yaşam dileyerek bu günkü yazıma başlamak istiyorum:
*Öğrendim ki... Bilmeyenler sorar, soranlar öğrenir. Cehâlet böyle önlenir. *Sizden iyi durumda olanlara bakıp kıskançlık kıskacında kıvranmaktansa, sizden kötü durumda olanlara bakıp şükretmenin huzurunu yaşamak gerekir.
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 1996 yılında Rusya ve Çin ekseninde Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla “Şanghay Beşlisi” adıyla kuruldu. Güvenlik temelli, insan hakları, hukuk devleti gibi evrensel değerlere ilgi göstermeyen bir kuruluştur. Önce Özbekistan’ın daha sonra Hindistan, Pakistan ver İran’ın da katılımıyla genişledi. Üye olmamakla beraber çeşitli adlarla örgüt toplantılarına katılan bizim gibi çok sayıda ülke var. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen ay Semerkant’ta yapılan toplantıya Putin’in davetlisi olarak katıldı. Toplantı sonrası dönüş yolculuğu sırasında bu örgüte üye olma isteğini bir kere daha açıkça ifade etti. Ancak bu konuda kararı üye ülkeler değil iki mihver devlet, Rusya ve Çin verecektir.
“Çocuklarınıza çok değerli birer hazineymiş gibi bakın, onları ve kendinizi onurlandırın.”
İklim şartları ve istihdam yetersizliği gibi nedenlerle insanını toprağında tutamayan Erzurum, özellikle 1980 yılından itibaren süratle göç veren iller sıralamasında ön sıralarda yer almaktadır. Ülke geneline taşınan Erzurumluların en yoğun oldukları illerin başında İstanbul, İzmir, Bursa, Ankara, Kocaeli gibi iller gelmektedir.
Değerli Okur: Aşağıda okuyacağınız konferans metnimi bundan 5 yıl önce kaleme aldığım ‘’ÖNCE VATAN’’ isimli kitabımın yayınlandığı dönemde kaleme almış, davet aldığım pek çok yerde yurttaşlarla paylaşmıştım. Günümüz Türkiye’sinde içerik itibariyle hatırlanması gereken önemli konuları içeren bu konferans metnimi tüm okurların dikkatine sunuyorum.