“Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım. Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz.” Yunus Emre.
28 Mayıs’ta halkımız sadece cumhurbaşkanını seçmeyecek, yürürlükteki yönetim sisteminin devam edip etmeyeceğine karar verecek. Yürütmenin bütün yetkilerinin, bakanların, yardımcılarının, valilerin, rektörlerin, genel müdürlerin, TCMB, BDDK gibi başlıca kamu kurumlarının başkan ve yöneticilerinin yanı sıra AYM, HSK, Danıştay ve Yargıtay üyelerinin atamalarının, görevden alınmalarının tek kişinin kararına, iradesine bağlı olduğu, yasama organının yetkilerinin son derece sınırlı tutulduğu sistem siyasi literatürde ve akademik çevrelerde “otokrasi” olarak adlandırılıyor.
Tarih; 24 Mayıs 1993!... Malatya’da eğitimlerini tamamlayan kınalı kuzular, dağıtım yerleri olan Bingöl’e gitmek üzere şoför ve muavinleri sivil olan özel otobüs firmaları ile yola çıkartılırlar.
Zamanı insan yarattı. Öyle bir esnekliği var ki aynı süre sevdiğim bir işi yaparken ya da sevdiğim ortamdayken daha çabuk geçiyor. Bu beni 50 sene geriye götürdü. Okula gittiğim ve ders çalışmadığım zamanlarda zil çalmasına diyelim 10 dakika var. Öğretmen pat diye sözlü sınav yapmaya karar verir.
14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde TBMM’de görev yapacak 600 vekil belirlendi; cumhurbaşkanlığı ikinci tura kaldı. 28 Mayıs’ta seçmen Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında tercih yapacak. Erdoğan seçilirse Meclis’te çoğunluğu Cumhur İttifakı kazandığından onun ve AK Parti’nin 21 yıllık iktidar dönemi beş yıl daha aynı siyasi doğrultuda, aynı görüş ve esaslar üzerinden devam edecek. Böylece halkımız sadece cumhurbaşkanlığı konusunda değil, 2018’den beri yürürlükte olan yetkilerin büyük ölçüde yürütme erkinin yani cumhurbaşkanının elinde olduğu, “kuvvetler birliği” ne dayalı şimdiki sistemin devamı hususunda da bir tercih yapacak. Başka bir ifadeyle 28 Mayıs’ta seçimin yanı sıra bir de referandum yapılmış olacak.
Kırkağaç Kaymakamı şâir Eşref, Kaymakamlık binasının tâmir gerektiğini merkeze bildirmiş.
Yıl 1972. Bucak Lisesi Orta 2. sınıf öğrencisiyim. Çavuşlar mh. Hökez Cd sinde Babamın ahırında danalarımızı besliyoruz.
Bütün annelerin saygı ile anılması şüphesiz güzel bir olaydır. Fakat bu güzelliği senenin bir gününe hapsetmek, meselenin özüne inememektir. Anne evlâdını aylarca karnında, yıllarca kucağında taşır. Bir ömür boyu da gönlünde saklar. Evlâdı için her an her fedakârlığı yapmaya hazırdır.
“Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, söyleyeyim: Annemdir.”
Birkaç gün önce bazı gazetelerde Kemal Derviş’in vefat haberini okuyunca bir anda zihnimde iki binli yılların başında yaşadığımız karanlık tablo canlandı. Bülent Ecevit’in başkanlığında kurulan 59. Hükûmet önceki dönemlerden devraldığı ekonomik ve finansal sorunlara çözüm ararken, 17 Ağustos depreminin etkisiyle sıkıntılar daha da artmıştı.
-Hımmm. -Mesela seni benim yaşadığım ülkeye götürebilirim. -- Ben ormandan dışarı hiç çıkmadım. Merak ediyorum. -Ben sana yardımcı olurum arkadaşlık böyle zamanlarda belli olur.
Pazar günü yapılacak seçimlere az bir zaman kaldı. Demokrasinin vazgeçilmez aktörleri olan siyasi partiler yarışın son etabını tamamlamak üzereler. Yapılan propagandalar ve seçmeni etkileme stratejileri yoğun bir tempoyla artarken, siyasi üslubun etik çerçeveler dışına çıktığına şahit olmaktayız.
Örnek Bir Hukukçu Abdüllatif Suphi Paşa - Türk Ocakları’nın Ebedi Genel Başkanı Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Babası.
Haydi şimdi masal zamanı. Masallar diyarında mutluluk köylerinin birindeyiz. Bu köy zaten mutluluk köyü hiçbir sorun yok derken her yere girip çıkarlar. Kapısını açık buldukları bir terzi dükkanın derken havaların ısınmasıyla sinek salgını başladı. Bu sinekler mâa da dalmayı ihmal etmezler.
*Öğrendim ki… Sağlıklı beslenmek için; sabah kahvaltısını kendimiz için etmeliyiz, öğlen yemeğini dostumuzla paylaşmalıyız, akşam yemeğini sevmediklerimize ikram etmeliyiz. (Av. Yaşar Topcu’dan)
8 Mart 1857 tarihinde, ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları talebiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.
14 Mayıs seçimlerine bir haftalık bir süre kaldı. Adaylar belli, meydanlar hareketli, ülke seçim mitingleriyle şenlendi…
Tarihin her döneminde güzel düşünen, güzel gören, güzel yaşayan insanlar birbirleriyle, güzel ürünler, güzel hizmetler, güzel bilgiler üretmede yarışırlar. Onlar insanların düşünce ve eylem dünyalarını zenginleştirerek, büyük dönüşümleri başlatan kıvılcımları oluştururlar. Ve bütün insanları veren eller olmaya özendirirler. Onların yorulma bilmez çalışmalarıyla, dünyanın bilinen doğal zenginlikleri değerlendirilir, bilinmeyen kaynakları gün ışığına çıkarılır.
Ömer Seyfettin (11 Mart 1884- 6 Mart 1920), Balkan kavimlerinin milliyetçilik ve bağımsızlık mücadelelerinin doruk noktasına çıktığı ve Balkan komitacılarının Türk ve Müslümanlara en ağır zulümleri reva gördüğü bir dönemde dünyaya geldi. 1884’te Gönen’de başlayan hayat macerası, 1903’te başlayan askerlik hayatıyla yeni bir mecraya kavuştu. 1908’de
Fıkıh Ana Bilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Dr. FÂRUK BEŞER ‘ İslâm Züğürtlüğü Övmez ’ Diyor.