BAŞ Baş olamayınca, baş; arar başa, başka baş! Başkasının başını, baş edinir, sallabaş!
“Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.” [Hakim]
Bir varmış bir yokmuş, pire berber deve tellal iken masalı anlatan gitmiş gitmiş sabahtan akşama kadar yol gitmiş bir de bakmış ki bir arpa boyu anca gitmiş.
Yerel seçimlere günler kaldı. Siyasetin tüm çirkefliklerinin maharetle ortaya döküldüğü, kazanmak için her türü entrikanın çevrildiği, yalanın, iftiranın, öfkenin, kinin, çıkarların, ötekileştirmenin, riyakârlığın tavan yaptığı günlerden geçiyoruz.
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın 23 Mart 2024 tarihindeki Süleymaniye Kürsüsü’nde eğitimci-yazar Dr. Sakin Öner “Ergenekon’dan Çanakkale’ye Türk Ruhu”nu anlattı.
Galip Erdem Ağabey 27 yıl önce bu “gelimli gidimli" dünyadaki misafirliğini tamamlayarak, geride 67 yıllık çileli ömrünün en büyük, belki dev tek hazzı olan sevgili kızı Bilge’yi bırakarak, ebedi âleme ahiret yurduna avdet eylemişti.
Bir varmış iki kaybolmuş, ikiyi bulmadan sayı saymak olmaz. O zaman biz de masalımıza başlayalım. Adı bilinmeyen bir ülkede yaşayan iki kardeşin ruhları karakterleri çok farklıymış.
1. Kur'an-ı Kerim'i Arapça okumaya gerek var mıdır?
Siyaset sosyolojisi açısından toplumumuzun iki kesime bölünmüş görünümü var; bunlardan birincisini derecesi farklı olmakla beraber millîci ve İslami/dini eğilimleri olan, siyasi literatürde kalkınmacı-muhafazakâr diye tanımlanan, sağcı olarak adlandırılanlar oluşturuyor; ikincisinde seküler, Kemalist, Alevi, laisist (laikçiler), kısacası devletin yukarıdan reformcu düzenlemeler yapmasını savunanlar yer alıyor. Çok partili dönemin başladığı 1946’dan bu yana yapılan seçimlerin sonuçları toplumdaki bu bloklaşmaya ayna işlevi yaparak çok net biçimde yansıtıyor.
Avrupa Rönesans’ı, İbrahim Peygamber sevgisinde birleşen, “Kutsal Kitap” sahibi üç büyük dinin, İspanya’da ve Türkistan’da doruk noktasına ulaşan, bilgi ve bilgelik hazinelerine dayanır. Garaudy’nin “Endülüs’te İslam” kitabında, ayrıntılı olarak ele aldığı gibi, Avrupa’da doğan bir peygamber olmadığı için, bilgelik adına ne varsa, hepsi Müslüman dünyadan alınır.
RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) politikasının en büyük eserlerinden biri, 70-80 yıllık kitapların "eski Türkçe" metinler hâline getirilip bugünkü Türkçeye tercüme edilmesidir.
Türk tarihinin en önemli destanlarından biridir “ÇANAKKALE Zafer’i…”
İngiltere Denizcilik Bakanı Churchill tarafından planlanan, 3 Kasım 1915 târihinde fiilen başlayan, denizde ve karada 9 Ocak 1916 târihine kadar 432 gün, bir başka ifade ile 1 yıl, 2 ay 5 gün devam eden Çanakkale Savaşları sırasında en şiddetli çarpışmalar 18 Mart 1915 târihinde yaşandı. Türkler, bir gerçeği düşmanlarına ilân etmişlerdi: Çanakkale Geçilmez.
Tarihe damgasını vuran bazı olaylar hüzünlüdür, acıları depreştirir. Fakat Çanakkale, öyle kutlu ve anlamlı ki, hüznü gurur vermekte, gözyaşı bağırları kabartmakta ve kederi gönüllerde yanık türkülere beste olmaktadır.
Jeoloji-jeofizik Mühendisi TÜRKÖZ ÖZBEY ile K ur’an-ı Kerim’de İslâm’ın Ana Yapısı Hakkında Konuştuk.
Türk Kızılay’ı Osmanlı Devleti döneminden kalma önemli bir sağlık kuruluşumuzdur. 93 harbi olarak bilinen 1877- 1878 Osmanlı Rus savaşı esnasında Osmanlı Sıhhiye Nazırı, Marko Paşa zamanında Hilal-i Ahmer Cemiyeti adı ile 14 Nisan 1877 kurulmuştur.
Siyasetin asıl maksadı, insana/insanlığa hizmeti hedef edinen mukaddes bir faaliyettir.
Ötüken Yayınevi’nin millî kültür ve düşünce hayatımıza, edebiyat ve sanat dünyamıza hizmet amacıyla çıkardığı iki dergiden, Millî Mecmua’nın yeni sayısının “dosya konusu” Yusuf Akçura olmuş. 20.Yüzyıl başlarında Türkçülük ve Türk milliyetçiliği konularındaki yazılarıyla ve konuşmalarıyla öne çıkan, dönemlerinde yaşanan toplumsal, kültürel ve siyasal gelişmeleri etkileyen iki mütefekkirimizden biri olan Akçura’nın (diğeri Ziya Gökalp) etraflı şekilde incelenip anlatılması son derece doğru ve yerinde bir seçimdir.
Millî marşlar, milletlerin zor ve sıkıntılı günlerinde, varlık-yokluk mücadelesi verdikleri dönemlerde millete bir moral ve ümit kaynağı olarak doğarlar. Türk Millî Marşı olan İstiklâl Marşı da Türk milletinin, vatanını ve bağımsızlığını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğu bir dönemde, Mustafa Kemal’in önderliğinde verilen Millî Mücadele’nin içinde 103 yıl önce doğmuştur.