Dünyanın her yerinde, savaş ve barış gibi, özgürlük ve eşitlik, toplumun bütün kesimlerinin ilgilendiren ana tartışma konularıdır. Özgürlükleri sınırlayan dayatmacı yönetimlerde, savaşın şahinleri güç kazanırlar. Eşitliğe önem veren demokratik yönetimlerde, barışın güvercinleri öne çıkarlar. Dayatmacı yönetimler düşmanlıkları büyüterek, ömürlerini uzatmaya çalışırken, demokratik yönetimler dostlukları geliştirerek, ömürlerine ömür katarlar.
(Dikkat: Bu bir akademik makāle başlığı falan değildir.)
İsrail, “ Orta Doğu haritasını değiştireceğiz” hayaliyle Gazze’ye ölüm kusmaya, “çocuk-kadın” demeden sivil kıyımına devam etmektedir.
Millî Mücâdele'nin zaferle neticelenmesinde târihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak 1 Nisan 1923 târihinde dağıldı. Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması'nı onayladı. Böylece millî bağımsızlık tam olarak gerçekleşmiş oldu.
Şairin “ Beşikler vermişim Nuh’a salıncaklar, hamaklar/ Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,/ Anadolu’yum ben tanıyor musun? ” diye anlattığı anayurdumuz Anadolu, askerî ve stratejik açıdan dünyanın en riskli coğrafyalarından biridir.
Cumhuriyet en kısa tarifiyle siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı devlet yönetim tarzıdır. Osmanlı monarşisinden bu rejime geçilmesinin kapıları 23 Nisan 1920’de BMM’nin Ankara’da toplanmasıyla açılmıştı. Başkanlık divanının arkasında yazılı olan “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi 1921 “Teşkilat-ı Esasiye” kanununda devletin temel esaslarından biri olarak benimsenmiştir: “Hakimiyet bilakaydü şart milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.” Böylece egemenliğin kaynağı “dünyevileşiyor” , saltanat rejimindeki gibi kişi yahut hanedana değil halka ait olduğu belirtiliyordu.
Belediye başkanlığımız döneminde, TRT’den sonra en büyük çocuk şenliğini Bekirpaşa da – İzmit’te yaptık. 23 Nisan Egemenlik ve çocuk bayramını onlarca ülkenin çocuklarıyla beraber günlerce dolu dolu yaşadık. Evlerimize misafir ettik onlar Ailelerimizi yakından gördüler, kültür ve yaşayışımıza çok güzel anılarla şahit oldular. Halen ülkeler arası çocuklar ve aileler arası o sıcak ve samimi havanın devam ettiğine şahit oluyoruz ve Onun mutluluğunu da yaşıyoruz.
Devletimizin Türkiye Cumhuriyeti adı ile devamı kararının alınışının 100. Yılı olan 29 Ekim 2023 kutlu olsun. Cumhurbaşkanlığımız forsundaki 16 yıldızdan biri olan bu devletimizin hūr, bağımsız, özgür şekliyle refah içinde ve mutlu olarak nice yüzyıllar yaşayacağı inancı ile bugünü kutlamaktayız.
Yılın dört mevsiminden biri olan sonbahar duyguları zirve noktasına getiren medcezir gibidir.
[Bu RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) bana öyle ilhamlar veriyor ki yukarıdaki serlevha aruzun kanatlarıyla geldi.]
Laf döndürüp duruyoruz. -Ben haklıyım! -Hayır, ben haklıyım!
Tarihsel süreçte toplumlar bulundukları yerde kalmazlar, konumlarını sürekli değiştirirler. Toplumların yapı değiştirmeleri, olumlu yönde büyümeye dönük olduğu gibi, olumsuz yönde küçülmeye dönük de olur. Tabiattaki doğal olayların, uymak zorunda olduğu doğal yasalar varsa, toplumlarda da insanların uymaları gereken toplumsal yasalar vardır. Toplumsal yasalar uzun dönemde, geçerliliklerini hiç aksatmadan korurlar.
-Şimdi bana söz ver, yarın gelirken kedi bakımı ile ilgili bir kitap alacaksın ve hayvanları koruma gününde hepimiz hayvanlar için ne yapmamız gerektiğini düşüneceğiz dedi.
9 Aralık 1948 BM “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması“ sözleşmesinde soykırım şöyle tanımlanıyor: “Millî, dini, etnik ya da ırksal bir grubu kısmen ya da tamamen ortadan kaldırmak için gruba mensup olanların öldürülmesi, bedensel yahut zihinsel zarar verilmesi, fiziki varlığının ortadan kaldırılması hesaplanarak yaşam şartlarını kasteden değiştirilmesi …”
Biz Türk’üz. Ve şu an ki dağınık görünüşümüze bakmayın,” Biz Türkler”, Millet olduğumuzu hissettiğimiz zaman dağ gibi kuvvetli ve mert, orman gibi esrarlı ve içli ve bereketli oluruz. Çünkü Tanrıdağından ve Ötüken Ormanlarından geldik. Arap milliyetçisi ve paragöz kumandanlara teslim olmadık, sadece İslam’a gönlümüzle teslim olduk ve bu sâyede öne geçtik; İslam’ın kaderini yüklendik.
Gazze’nin kontrolünü elinde tutan El Kasım örgütünün, roket dahi geçirmeyen “Demir Kubbe” yi aşarak İsrail’e saldırması, dünyayı ve en çok da İsrail’i şaşkına çevirdi. İsrail’e, “ Bu bizim 11 Eylül’ümüz” dedirtti. Kendisini dev aynasında gören Batının ukala ve şımarık kan emcisi İsrail, “Orta Doğu haritasını değiştireceğiz” sloganıyla Gazze’ye ölüm kusmaya, çocuk-kadın demeden sivil kıyımına başladı.
İnsanlar topraktan gelmişlerdir, kendilerine verilen zaman tamamlanınca, yeniden toprağa döneceklerdir. Dünyada beş bin yıllık insanlık tarihine bütün olarak bakıldığında, dünyanın insanlara ait değil, insanların dünyaya ait oldukları görülür. Bu yüzden, ne Doğu"da ne de Batı"da ne kadar güçlü olursa olsun, hiçbir ülke, dünyanın tek sahibi olamaz. Dünya bütün dünyalılarındır.
Bağdat yönetiminin Türklere uyguladığı politikanın değişmez hedefi, Türkleri; topluca yaşadıkları bölgelerden sürüp, sürgün yerlerinde azınlık durumuna düşürmekti. Parçala, böl ve yönet ve/veya yut taktiği uygulanıyordu. Hedefe ulaşmak için mâkul bir gerekçeye dayanmak ihtiyacı hissedilmiyordu,
İki hafta kadar sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 100. yılını kutlayacağız. Bu tarih aynı zamanda Lozan Antlaşması ve Ankara’nın başkent oluşuyla da örtüşüyor. Birinci Büyük Savaş’ın galiplerinin bizimle ilgili paylaşım planları savaş henüz başlamadan hazırlanmıştı. Asırlardır Batı’ya Osmanlı adıyla sorun olan Türk varlığını direnemez duruma getirmekte kararlıydılar. Mondros Mütarekesi ve ardından İzmir‘in işgali bunun ilk adımlarıydı.