Merhum Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı Turgut Özal, “Arım, balım, peteğim” şarkısı ile yapardı propagandasını. Kendisi de söyler, iştirak ederdi. Ayrıca kara mizah haline getirilmek istendiği karikatürlerini medyadan keserek çerçeveletirdi. Sahnede kendisini eleştiren tiyatrocularla birlikte esprilere kahkahalarla gülerdi. Ayrıca konserlere, operalara, temsillere de giderdi.
Bu yazıyı bundan tam10 yıl önce yazdım. Bu 10 Kasım'da Diyanetin Cuma hutbesinde Atatürk'ün ve Silah arkadaşlarının hem Cumhuriyetimizin 100.yılına denk gelen bir 10 Kasım'da adını yine anmayışı üzerine aklıma geldi.
‘ Mankurt ’ kelimesi Orta Asya Türkleri’nde ‘ aklını ve şuurunu kaybetmiş köle ’ mânâsında kullanılır. Bu yönteme ise ‘ mankurtlaştırma ’ denir. Mankurt hâline getirilmek istenen şahsın saçları ustura ile kazınır. Sonra başına yeni kesilmiş bir koyun ve sığır derisi torba hâline getirilip sıkıca sarılır. Şahıs, elleri ayakları bağlanarak kızgın güneşin altına bırakılır. Tâze deri, kızgın güneş altında kurur ve daralır.
Bir varmış bir yokmuş çakma kralın sarayı çokmuş. Bize ne el kesesinden zengin parası fakirin çenesi imiş. Bunları bırakalım biz masalımıza bakalım. Mutluluk ormanı dışındaki başka bir ormanda tilki Cezmi ve Ayı Rıfkı'nın hikâyesi.
1922 Eylül’ü Yahyâ Kemâl “TÂRİH MUSÂHABELERİ” kitabında Mustafa Kemâl’i görme isteğiyle dolu olduğu günlerin arifesindeki durumu bu satırlarla anlatır:
Ülkelerde insanlar, herkes tarafından benimsenen alışkanlıklarla, yağmurlu karanlık ortamları, güneşli aydınlık ortamlara dönüştürürler.
(Dikkat: Bu öz Türkçe sözler bir akademik makāle başlığı değildir; fakat akademisyen veyâ entel görünmek isteyenler tarafından kopyalanıp kullanılabilir.)
*Öğrendim ki… Kitap okumak, güçlü bir beyin jimnastiğidir. (Fettah Güventürk’ten)
Anayasa, bir devletin temel yapısını, yönetim şeklini, yargı, yasama ve yürütme organlarının oluşumunu, yetkilerini, birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen, devletin egemenlik yetkilerini yani devletin iktidarı karşısında bireylerin haklarını güvenceye alan “toplumsal sözleşme” dir. Temel amacı devletin yetkilerini hukukla belirleyip sınırlandırmaktır. Kabile devleti yahut feodalite düzeyinden modern devlete geçiş aşaması anayasa ile düzenlenir.
Naçiz vücudunuzu ebediyen yaşayacağımız vatan toprağına emanet edeli 85 yıl oldu. Her geçen zaman içerisinde yapmış olduğunuz fedakarlıkların ve inşa etmiş olduğunuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığını daha iyi anlıyor ve size olan sevgimizi perçinliyoruz.
“Bizce büyük adamların kusurları değil, kemalleri ortaya konur. Bundan gafil gibi davrananlara ruh hâletlerinin bozukluğundan dolayı acınır.” Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver
İsrail, 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye soykırım uygulamaktadır. Merhameti ve savaş kurallarını rafa kaldıran bu katiller, yaşlı, kadın, çocuk demeden canice öldürmekte, yakıp yıkarak sivil kıyımına devam etmektedir.
Adania Shibli (1974) Filistinli bir hanım yazar. Sayın Shibli Hanımefendi hem Berlin’de ve hem de Kudüs’te yaşıyor. Halen Zürih Literaturhaus’ta konuk müellif-yazar olarak bulunuyor.
Nasıl bir toplum olduk demeyeceğim. Çünkü, insan olarak var olduğumuz günden bugüne zamanın şartlarına uygun olmak üzere, çok değiştiğimiz söylenmez. Zaman zaman kişisel iyilerin davranışlarını genele mal ederek, “ne günler ne zamanlar varmış” diye övünürüz geçmişimizle... Birbirimizi sevmiyoruz, en kötü huyumuz kıskançlığımız!
Dünyada kuruluşlar ne üretirlerse üretsinler, başta gelen sorumlulukları, kaynaklarını en verimli olarak değerlendirmektir. Kuruluşların uzun ömürlü olmaları, ekonomik, siyasal ve kültürel çevredeki değişmelere uyum sağlamaları, önceden hazırlandıkları planlara bağlıdır. Kuruluşlar geleceklerini, aksatmadan yaptıkları planlarla güvence altına alırlar. Sürekli güncellenen planlarla, kendilerini yenilemeyen kuruluşlar, uzun dönemde varlıklarını koruyamazlar.
Mutluluk ormanındaki çocuklar paydos zili çalınca okuldan çıktılar. Evlerine gitmek için yola koyuldular. Ormanda asılı afişleri gördüler. Durup okudukları zaman çok şaşırdılar. Afişlerde ormanda bir masal yarışması olacağından bahsediyordu. Ertesi gün okula gidenler öğretmenlerine,
1-HATIRLADIKLARIM: Prof. Dr. Mehmet Maksudoğlu (Hâtıra) 13,5 X 21 Santim ölçülerinde, 256 sayfa. 2-150 SORUDA TÜRKLER: Gürbüz Azak (İnceleme) 13,5 X 21 santim ölçülerinde 168 sayfa. 3- İKİNCİ MURAD HAN’IN FÂTİH SULTAN MEHMED’E NASİHATLERİ: (İnceleme) 13,5 X 21 santim ölçülerinde, 64 sayfa.
Otuz yıl önce Sovyetlerin dağıldığı dönemde ABD tek başına bir güç olarak sahnedeydi; ekonomik ve stratejik önemi bulunan Ortadoğu’yu hem kendi çıkarları hem de kankası konumundaki İsrail’in güvenliği nedeniyle kontrolüne almaya çalışıyordu. Vietnam’da yaşadığı acı deneyimden ders aldığından bunu bölgeye asker yığarak değil istihbarat ve diplomatik kanallardan yaptı. Askeri gücünü yedekte baskı unsuru olarak tuttu, gerektiğinde belli bir süreyle kullandı.
İsrail Devleti’nin nasıl kurulduğunu anlamak bir yerde 1865’te Budapeşte’de doğmuş bir Yahudi olan Theodor Herzl’i tanımaktan geçer. Kendisi Hukuk doktorudur, gazetecidir. Neue Freie Press Gazetesi’nde çalışmakta, Yahudilerin Avrupa’da çok aşağılandığı bir zaman kesitinde yaşamaktadır. Kendisi de bu aşağılanmaların hedefi hâline gelip, çok çirkin hitaplara mâruz kalınca kafasında bir Yahudi devleti kurmak, kendisi dâhil aşağılanan, hakaret gören bütün Yahudileri bir devletin çatısı altında korumaya almak fikri iyice yerleşir. Bu fikir kısa zamanda bir ideal olarak olanca kuvveti ile bütün benliğini istilâ eder, İsrail Devleti’ni kurmak onun için artık tek hedef hâline gelir.
Bir varmış iki varmış, üç saklanmış yokmuş. Sayı arkadaşları onu ararken biz de masalımıza başlayalım. Mutluluk ülkesinde anlatılan masallardan birini dinleyelim.