Kimileri, bilmediklerinden ve samîmi olarak öğrenmek istediğinden, kimileri de şeytanın avukatlığına özenerek soruyor: ‘ Allah bir, Kitap bir, Peygamber bir. Mezhepler niçin çok ?’
Beş asır önce Osmanlı’nın Anadolu’daki toprakları ile Rumeli’deki toprakları arasında bir fesat yuvası gibi, bir cadı kazanı gibi kaynayan Bizans’ı, Türk ve Müslüman İstanbul yapan Fâtih aynı zamanda mânânın da zaferini ispat ediyordu.
1. Namazı vaktinde, dosdoğru, tadil-i erkan ve huşu içinde kılarak. 2. Yaratılan her canlıya tebessüm ederek .
İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından yazılan ve 1924 yılında basılan "Yazının Usûl-i Tedrîsi" isimli kitap günümüz Türkçesine tercüme edilse de doğru anlaşılamaz.
Bir varmış bir yokmuş, aklın çemberinden geçen çokmuş. Follukta yumurta bolmuş. Mutluluk ormanındaki Köstebek Nuri ormandaki hayvanlara yumurta satarak yaşamaktaymış. Sattığı yumurtalar çok özelmiş. Çoğunlukla çift sarılı, iri, koyu sarı ve çok da lezzetliymiş.
23 Nisan 1920 “Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla milletimizin içte ve dışta tam bağımsızlık içinde yönetilmesi konusundaki durumunu bütün dünyaya ilan ederek Büyük Millet Meclisi’ni açıyorum.”
Mustafa Kemal Paşa, beraberindeki 47 kişilik heyetle birlikte Samsun’a çıktığında, kendi anlatımı ile: ‘ Vaziyet ve manzara-i umumiye ’ şöyle idi: ‘Birinci Dünyâ Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin dâhil olduğu grup yenilmişti. Osmanlı Ordusu’nun elindeki silâhlar alınmış, devlet; şartları ağır bir mütâreke imzalamıştı. Millet yorgun ve fakirdi. Ülke âdetâ paylaşılmış ve işgal edilmişti.’
Üretimin ve yönetimin yeni boyutlar kazandığı bir yüzyılda, insansız teknoloji, teknolojisiz insan düşünülmez. Teknolojiyle hem silahlı hem silahsız güçler büyütülür. Ancak insan teknolojinin değil, teknoloji insanın ürünüdür.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Soma'da Suriyeli meselesi ve Arapça tabelalar konusunda "Bizim belediye başkanlarımız çiğ popülizmin aktörleri olmayacaktır. Arapça tabelalara yapılan saygısızlık ana dili Arapça olan milyonlarca Türk vatandaşına yapılmış olur. Kur'an-ı Kerim'in ana dili de Arapçadır" dedi.
Bugünkü masalımız insanlarla ilgili, Kocaman şehrin kenar mahallelerinin birinde küçük Ayşe ve ailesi yaşıyormuş. Ayşe uslu, söz dinleyen, uyumlu, çalışkan bir çocukmuş.
Hesap gayet basit. Yediğimizin aynısını yakarsak, aynı kiloda kalırız.
14 Mayıs 1950 seçimlerini Demokrat Parti’nin kazanması, 27 yıllık CHP iktidarının sona ermesi siyasi tarihimizde dönüm noktası olan tarihi bir olaydır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan 1945’in son aylarına kadar “tek partili cumhuriyet” olarak yönetilmişti. Cumhuriyetin ilanından aylarca sonra TBMM’de görüşülerek kabul edilen Anayasa “Kuvvetler Birliği” esasına göre hazırlanmıştı.
Ülkeyi yönetmek üzere yola çıkan siyasi partiler arasındaki haklı rekabet ve ölçülü mücadele toplumun beklentisi ve demokrasinin gereğidir.
Dünyanın hiçbir yerinde, siyasetin, kendi ‘târif ve maksadına uygun’ bir şekilde, onunla mutabık bir faaliyet yürüttüğünü söyleyebilmek mümkün değildir.
Çanakkale’de yemekli bir toplantıda Marksist Fransız bayan diyor ki: ‘Mehmetçiğin Çanakkale’de direnişinin neticesinde Rusya’da çarlık yıkıldı, Komünist ihtilali başarıya ulaştı… Kadehimi Mehmetçiğin şerefine kaldırıyorum.’
Önceleri Bahar Bayramı adıyla kutlanan, 2009’da Emek ve Dayanışma Günü adı verilen 1 Mayıs’ta Taksim’de toplanılması konusu, çok defa olduğu gibi bu yıl da tartışmalara neden oldu. İleriki yıllarda da bu tartışmalar sürecek görünüyor. Çünkü radikal solcu gruplar konuyu yıllardır yaptıkları tarzda ajitasyon/ideolojik propaganda vesilesi olarak gündemde tutmakta kararlı görünüyorlar. Bu sebeple olaya ilişkin bazı gerçekleri hatırlamanın ve bunların gelecek nesillere aktarılmasının yararlı olacağını düşünerek bu yazıyı yazıyorum.
Bugünkü masalımız insanlarla ilgili. Kocaman şehirde kenar mahallelerin birinde küçük Ayşe ve ailesi yaşarmış. Küçük Ayşe çalışkan söz dinleyen uyumlu bir çocukmuş; ayrıca hayvanları çok severmiş.
İşte TDK lügatlerine girememiş bir güzel söz daha: "akla yelken vermek"... "Akıl" gibi mücerret bir kuvvete "yelken" takacak kadar parlak zekâların eseri bu, belli... Lâfzı ve mânâsı ile sanat dolu, müstesnâ bir söz...
Son yılların en büyük katliamı Gazze’de devam ediyor. Vicdan ve ahlak sahibi ülke ve topluluklar bu insanlık ayıbına karşı ellerinden gelen kınamayı ve protestoları yapıyorlar.