Kur’an, 300’ü aşkın yerde “düşünmez misiniz?”, “ ibret almaz mısınız?” şeklindeki uyarılarla insanı düşünmeye davet etmekte ve “aklını kullanmayanların pislik içinde kalacakları”nı söylemektedir (10/100)..
İsviçre’nin Cenevre şehrinde yapılmakta olan görüşmelerde mühim meselelerin ele alındığı anlaşılıyor.
Sarı Saltık, dedesi Seyyid Battal Gazi’den geleneğin “ilim” ve “gaza” olmak üzere iki mirasını devralmıştır. Birincisi manevi mirastır ki bu ilimdir. İlim, ilahlarla mücadelenin en büyük silahıdır.
“Kimseye zarar vermiyorum, istediğimi yaparım” sözünü genellikle yıkıcı davranışlarımızı haklı çıkarmak ve sorumluluktan kurtulmak için kullanırız.
İnsanlık tarihine baktığımızda, bilinen tarihin hemen her devrinde insanların niyet, umut, beklenti ve arzu ettikleri hayat tarzlarını yükledikleri hayaletler ya da kavramlar mevcut olmuştur. Bazen bu umut ve beklentiler hayâl olarak kalmış, bazen de mükemmeli her zaman aramakla birlikte yaşanabilmiştir.
Okullar yarıyıl tatiline girerken çocuklar en çok MEB’ nın “ ödev verilmemesi ” kararına sevinmişlerdir sanırım. Umarız bu karara, değerli öğretmenlerimiz de sevinerek uymuşlardır.
Doğu Türkistan, hâlen Çin işgali altında bulunan kadim Türk yurdudur. 5-10 sene öncesine kadar 1.820.000 Kilometrekarelik vatan toprağında 30.000.000 Müslüman Türk yaşıyordu.
Türk geleneğinde rüya, gelecek için yol gösteren bir rehber ve ülkünün müjdeleyicisidir. Destanlarımızda ülkü, evvela rüyada görülür; sonra da hakikate dönüşür. Davasını uykusunda bile devam ettiren bir anlayış söz konusudur.
Bu yazıda okuduğum kitabın özetini, anladığımı aktaracağım. Benim etkilendiğim güzel bir kitap sizin de okumanızı öneririm.
Tüm insanların, düşünürlerin, sanatçıların, bilim adamlarının yüzyıllar boyu aradıkları bir duygu ve bir yaşantı olan mutluluğun temeli, erdemli ve ölçülü olmaktır.
İnsan, başta kendisi ve çevresi olmak üzere, Tolstoy’un belirttiği gibi, evrenle ilişki kurmaktadır. Kurulan ilişki, eril ve dişil olmak üzere iki şekilde ortaya çıkabilir. Bunun sonucunda evren tasavvuruna ulaşılmaktadır.
Anadolu’nun Türkleşmesi, Türk vatanı haline gelmesi olayı, sosyoloji bakımından üzerinden çeşitli kavimlerin, insan topluluklarının gelip geçtiği, uzun ya da kısa tarihî zaman parçaları içinde egemenlik kurdukları bir toprak parçasına, iyi bir tesadüfle daha uzun süreli bir devlet kurmayı başarabilmiş bir toplumun hasbelkader gelmesi anlayışı ile açıklanamaz.
Türk Milleti’nin bütün fertleri, devletin müşfik kolları arasındadır. Eşit vatandaşlık hakları ile hepsi güvence altındadır.
Bâzı aydınlarımızda ‘ Osmanlı düşmanlığı ’ var. Bu düşmanlığı, cumhuriyet ilk döneminde mâzur görmek mümkündü. Türkiye’de bir rejim değişikliği yapanların, getirdikleri rejimin tutunması için eski sistemi kötülemeleri tabîidir.
Mutlu insan, kendisiyle barışıktır. Kendimizle barışık olduğumuz zaman, herkesin ve her şeyin içindeki iyiyi görebilmemiz kolaylaşır.
İnsan, şahsiyeti ile evren arasında ilişki kurmaktadır ve bu ilişkinin bir nev’inde de ahlâk denen hayat kuralları manzumesi doğmaktadır (Tolstoy, 1998). Tolstoy’un kurulan ilişki ile kastettiği dindir ve ahlâk buradan doğmaktadır.
Üç önceki yazımızda kolesterolün insan vücudu için mutlak gerekli olduğunu ve anormal yükselme durumunda vücut kendi oto kontrol mekanizmasını harekete geçirerek kan kolesterol düzeyini kontrol etmeye çalışmaktadır diye bahsetmiştik.
İnsanoğlu kendini temize çıkarmak, ayıplardan ve kusurlardan yana temiz olduğunu göstermek ister. İnsanın kendi ayıp ve kusurlarını görmesi ve onlardan arınması nefse zor gelir.
Türkiye’nin din-siyaset ilişkisi, din-hukuk ilişkisi, demokrasi, laiklik ve benzeri konularda karşı karşıya kaldığı, odağında dinin yer aldığı gerilimden çıkabilmesi için, öncelikle doğru bilginin devreye sokulması gerekmektedir.
Destan, içinde abartılı sunum ve tasvirler bulunmakla birlikte gerçekler üzerine inşa edilmiş, hatıraların nesilden nesle hatırlı aktarımlarıdır.