Pek çok çocuk, kendisine karşı gösterilen sevgiden, ilgiden veya kendisine verilen değerden yüreklenerek yersiz ve aşırı davranışlarda, isteklerde bulunuyor. Şımarıyor.
18 Eylül 2017 Pazartesi günü, 2017-2018 eğitim öğretim yılı başladı. 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmen okullarına kavuştular. Öğrenciler cıvıl cıvıl, öğretmenler mutluydular. Ancak yine de onları birçok sorun beklemekte.
‘’Şehit Nurlanmış, Gazi Onurlanmış Askerdir.’’ Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasının ardından T.B.M.M; 19 Eylül 1921 tarihli 79’uncu oturumunda almış olduğu karar, 153 No’lu kanunla; Türk Milletinin bağımsızlık mücadelesinin önderi ve devletimizin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, mareşal rütbesi ve gazi unvanının verilmesini kararlaştırmıştır.
Ücret alınır, eşya alınır, gıda maddesi alınır. Lokantada veya evde yemek alınmaz, yemek yenilir.
İslam dini, insanın kendisine karşı dürüst olmasını istemektedir. Bu ise, otokritik de denilen özeleştiri ile mümkün olabilir. Ancak, özeleştirinin muayyen bir seviye istediğini hemen belirtmeliyiz.
İnsan davranışlarının ortaya çıkmasında bazı faktörler önemli role sahiptir. Bunlar arasında geçmiş hayat ve bunun ferdin zihninde bıraktığı iz önemlidir. Aynı şey devlet ve millet hayatları için de geçerlidir.
Her kültürde milyarlarca anne- baba, çocukları için kendi hayatlarını mahvediyorlar. Kendilerini feda ederek hayatı daha anlamlı kılmaya çalışıyorlar. Kendilerine sorarsanız, çocuklarını her türlü beladan, acıdan, sorundan ve hastalıktan koruduklarını söylüyorlar.
‘’Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:/Yeryüzünde yer beğen!/Nereye dikilmek istersen,/Söyle, seni oraya dikeyim!’’ (Arif Nihat Asya)
TDK’nın kurbanı çok... “ Kurban ” kelimesinin kendisi bile kurbanlıklar arasındaydı. Evet, TDK kasapları, 1935’ten îtbâren “ sunam ” diye bir garâbeti boyayıp “ kurban ” yerine geçirmeye ve bu kelimeyi kesip doğramaya niyet etmişti.
“Çocuğunuzu Kötü Etmenin Yolları” ya da “Yengeç Kitabı’nın yazarı C.G. Salzman, bu kitap için yengeçlerden etkilenmiştir.
Ev alma, komşu al! özdeyişini prensip hâline getirmiş bir kültürün mensuplarıyız. ‘ Komşuyuz fakat akraba gibiyiz .’ Sözünü sık sık duyarız. Günümüzde geçerliliği kalmamış bir sözümüz vardı: ‘ Komşu, komşunun külüne muhtaçtır .’ Denilirdi.
7 Eylül ve Türkiye'de Türklere ait olmayan medya “6-7 Eylül” olaylarını “kara leke” olarak ilan etmiş durumda. Diğer yandan da, Ermeni meselemizin istismarcıları yine soykırım yalanları peşinde! Kimse sormuyor, karşılıklılık mı yani mütekabiliyet var mı diye...
(Zaman tünelinden süzülen, gözlerimden gitmeyen görüntüleri ve hala dün gibi hatırladığım o acı dolu çığlıkların sesleriyle birlikte…) O tarihte 8 yaşında bir ilkokul öğrencisiydim. Oturmuş olduğumuz semt, İstanbul'da yaşayan Rum ve Ermeni kökenli vatandaşlarımızın yoğunlukla yaşadığı yerlerin başında geliyordu…
Tehditlere ve nahoş durumlara verilen tepkiler, fırsatlara ve keyifli şeylere verilen tepkilere kıyasla daha hızlı, daha güçlü ve engellenmeleri daha zordur.
Kerbela olayı, günümüz Türkiye’sinde bile, Müslümanlar arasında görüş ayrılıklarına sebep olabilmektedir. Bu durum, tarihi ve dini doğru anlayamamanın, toplumlar için ne kadar pahalı bir bedeli olduğunun açık bir kanıtı olarak gösterilebilir.
Dil Darbesi yalnızca dîvan edebiyâtı na veyâ Türk sanat mûsıkîsi ne değil türkü lerimize de darbe vurdu.
Milleti nisyan ederek her işimizde Efkâr-I frenge tabaiyyet yeni çıktı. Ziya Paşa
Her bayramda eskileri aradık, çocukluğumuzun bayramlarını hatırlayarak yutkunduk. Tadı damağımızda kalan mutluluklara “ah” çektik…
Sorunlar neden önemlidir? Hayat, sorunlarla karşılaşıp onlara çözüm gerektirme sürecinden dolayı anlam kazanır.
‘’………………………Yalnız gecelerin karanlık, ıpıssız sessizliği düştüğünde o küçücük yüreklere… Hasret sözcükleri duyulur; içinde ’canım babam’, ‘canım anam’ feryatları olan. Ve deler geçer yüreğimizi…’’