6 Mart 1928 târihinde Artvin’in Arhavi ilçesinde dünyâya geldi. Arhavi’de başladığı ilkokulu 1939 yılında Bafra’da bitirdi. Parasız yatılı imtihanını kazanarak ortaokula Erzurum Lisesi’nde başladı. Son sınıfta iken zatülcenp hastalığına yakalandı. Tedâvi için İstanbul’a gönderildi. Tedâviden sonra hocalarının ısrarlı tâkipleri neticesinde İstanbul’da Haydarpaşa Lisesi’ne yine parasız yatılı olarak kaydı yapıldı. 1945 yılında buradan da pekiyi derece ile mezun oldu.
Bu gece Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal işler Daire Başkanlığı ile Erzurum Erenler Alevi Bektaşi Kültürel ve Dayanışma Derneği tarafından organize edilen “Muhabbet Bağı” isimli programa katıldık.
Söylenenlere göre halkının %99’u Müslüman olan bir ülkede yaşıyor ve dini “güzel ahlâk” olarak tanımlayan bir peygamberin ümmeti olduğumuzla da gurur duyuyoruz.
Yazımın başlığı; büyük Türk milliyetçisi Hüseyin Nihal Atsız’ın 1933 yılında yazdığı “Kahramanlık” (1) başlıklı dört kıt’alık şiirinin mısrâlarından biridir.
2012 yıllarıydı. Bir grup hayırseverle birlikte, Fildişi sahilleri olarak bilinen bu ülkeye Kurban kesmeye gitmiştik.
Acıpayamlı Gazeteci Tahir Kutsi Makal (1937-1999) İç göç adında 1966’da inceleme ve gezi konulu Tarla Yayınlarda bir kitap yayınlamıştı. Taşradan, büyük kentlere ve özellikle İstanbul’a göç anlatıyordu bir çalışmasında. Söz konusu yılarda ayrıca dış göç de filizlenmiş, Türkiye’den Almanya’ya kol işçisi olarak talep edilen insanlarımızın oluşturduğu yeni bir göç dalgası başlamıştı. Sırası gelen, resmi evraklarını tamamlayıp soluğu aldığı Almanya’ya göç ediyordu
Dünyânın diğer süper güçleri gibi Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) de kendisine göre yeni bir düzen oluşturmuştur. Çin’in oluşturduğu düzen; kapitalist ekonomi ambalajı içinde komünizm ideolojisinden ve katıksız ırkçı düşüncelerden beslenen şoven ve emperyalist, gayri medenî ve çağ dışı yönetim sistemidir.
Masallar diyarından siz çocuklara duyuru var. Masallar biriktirmişler, çok güzel yeni, yeni masallar. Hadi birlikte gidelim. Biliyor musunuz Kral aslan da masal dinlemeye gelecekmiş.
Dünyanın ekonomik, siyasal ve kültürel gelişmesinde, On dokuzuncu yüzyıl Avrupa, Yirminci yüzyıl Amerika yüzyılı olmuştur, Yirmi birinci yüzyıl Asya yüzyılı olacaktır.
Söyle bakalım, sen bir "organizma" olabildin mi? Kısaca, sen "ayrı ayrı organlar ile hayalî olaylarını devam ettirebilen herhangi bir canlı varlık" mısın? Ne, sen oradaki "hayalî olaylar" meselesine mi takıldın şimdi?
Ekonomik göstergelerimiz alt sıraları gösteriyor olsa da milliyetçilik ve muhafazakârlık konusunda Erzurum’un önüne kimse geçemez.
Ne istiyorsunuz beyler? Kimden, niçin, hangi intikamı almak istiyorsunuz?
Amerikan Kongresi’nde Türkiye’nin F-16 uçakları satın alma isteğine karşı on beş günlük itiraz süresi içerisinde olumsuz bir çıkışın yapılmamış olması, böylece Başkan Biden’ın önünün açılarak anlaşmanın yapılması sürecine girilmesi elbette önemlidir; ama bu sonuç iktidar çevrelerinin vurguladığı tarzda “bir dış politika zaferi“midir ?
Razgrad, Kuzeydoğu Bulgaristan’da ‘ Deliorman ’ olarak bilinen Türk bölgesinde bir vilâyettir. 8 ilcesi, 6 kasabası, 107 köyü vardır. Çandarlı Ali Paşa tarafından 1388-1389 yılları arasında devam eden savaşla fethedilmiştir. Osmanlı dönemindeki adı Hezargrad idi. 2011 yılındaki nüfus sayımına göre şehir nüfusunun % 50’si Türk ve Müslüman idi.
6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nin yıl dönümü dolayısıyla İKTAV Kütüphanesi’ndeki deprem arşivimizi tarih ve kültür araştırmacılarının hizmetine sunuyoruz.
Yunan düşüncesi ve Hristiyanlığın etkisiyle, uzun yıllar Batı dünyasında ticarete sıcak bakılmamıştır. On üçüncü yüzyılda yaşayan Aziz Thomas, tüccarları köle, köleleri insan olarak görmeyen Aristo’yu izleyerek, toplum hayatında ticareti, bütün hayatın sürükleyici gücü gözüyle bakmaz. Yunan düşünce dünyasında ve Rönesans öncesi Avrupa’da, ekonominin temel taşlarını oluşturan ticaret, katlanılması gereken zorunlu bir toplumsal, kötülük olarak görülmüştür.
RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) politikasının Türkçeyi düşürdüğü hâllerden biri, zâten Türkçe olan kelimelerin yerini de "öz Türkçe" sözlerin almasıdır. Nitekim öz Türkçecilik (!) hareketi en çok Arapça-Farsça asıllı kelimeleri hedef aldı ama doğrudan Türkçe olan yüzlerce kelime de 1930'lu senelerden beri süren bu RİT salvosunda isâbet aldı.
Büyüklerimiz, dil ve gönül hakkında pek çok şey söylemişler ve bize öylesine güzel nasihatlerde bulunmuşlardır ki, her biri birer hazine değerindedir.
Türkiye’nin biri doğudan Bingöl üzerinden batıya Marmara’ya ve güneye Suriye'ye doğru acımasız bir ahtapotun kolları gibi uzanarak geniş bir alanı etkileyen, diğeri ülkenin farklı bölgelerinde, özellikle İzmir ve çevresinde kendini zaman zaman gösteren fay hatlarıyla deprem kuşağında bir ülke olduğunu artık hepimiz biliyoruz.
Türk cumhuriyetlerinde alfabe ve dil birlik için ‘olmazsa olmaz’ unsurdur. Moskova yönetimi her bir Türk topluluğuna ayrı bir alfabe dayatmıştı. Bağımsızlıktan sonra Özbekistan ve Kazakistan, alfabede yaptığı değişikliklerle, Rusya dönemindekini aratacak yeni bir yapılanmayı tercih etmiştir. Kırgızistan ise bölgenin en fakir ülkesi olarak henüz alfabe meselesini gündeme alamamıştır.