Vahhabilik, günümüzde yalnızca Suudi Arabistan’da yaygın olan, dinle politikanın karıştırılması suretiyle oluşturulmaya çalışılan bir mezhep taslağıdır.
Kimilerine göre Bahar Bayramı, kimilerine göre de İşçi Bayramı.
Milâdî takvime göre 30 Nisan’ı 01 Mayıs’a bağlayan gece ‘Berat Gecesi’dir. Milletimiz, ‘Berat Kandili’ olarak isimlendirmiştir.
Mana ve tefekkürle yoğrulmuş bir hekimi andık geçenlerde. Bu aydınımız İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Süleyman Yalçın(1926-2016) idi.
Adı ne olursa olsun; ister erken, ister baskın! Sonuç değişmeyecek. 24 Haziranda seçim var… Ama bu seçim, Cumhuriyet dönemindeki ülke yönetimimizin en önemli olanıdır.
TDK 'yı bilirsiniz. Kendisi Öz Türkçe Mahallesi, Kararsız Kılavuz Bulvarı, Uydurukça Lügat Çıkmazı, Düşük Cümle Sitesi, Kurumlu Apartmanı, 1932 numara da oturur.
19. yy ile 20. yy’ın ilk yarısına kadar dünyada “ Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk / The Empire On Which The Sun Never Sets ” olarak adlandırılan İngiltere (E) yada İskoçya ve Galler’le birlikteki adıyla Büyük Britanya (GB) veyahut BB + Kuzey İrlanda ile beraberki ismiyle Birleşik Krallık (UK) hâl-i hazırda Akıl Oyunlarında etkili bir ülke.
Tolga öğretmen Türk Milli Eğitim sisteminde 30 yıl sosyal bilgiler öğretmenliği yaparak 4 yıl önce emekliye ayrılmıştır. Çok güzel bir çalışma hayatı geçiren Tolga öğretmen, emeklilik yılları için hiçbir planlama yapmamıştır.
Bugün 23 Nisan... Adına, sonradan ‘Türkiye’ kelimesi eklenerek ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ şekline dönüştürülen Büyük Millet Meclisi’ (BMM)’nin kuruluş ve açılışının 98. Yıl dönümü. Kutlu olsun.
Anadolu'daki Yunan işgaline son veren büyük taarruz ve başkomutanlık meydan muharebesi Afyon, Kütahya illerinde Dumlupınar bölgesi Kocatepe, Çiğiltepe, Tınaztepe bölgelerinde gerçekleşti.
Bir ada! Tam da Akdeniz’in ortasında… Adı: Kıbrıs… Yazılışı altı harfli kısacık! Ama neredeyse 6 yüz yıldan bugüne bölgesinin en hassas noktası. Nice medeniyetlerin izi kalmış. Yüzyıllar boyunca değişik milletler hüküm sürmüş. Çoğu savaşlara sığınak, çoğu savaşların, merkezi olmuş.
Ya da TÜRK HALKI’NIN BATI SEVİCİLİĞİ başlığı mı daha uygun düşerdi? Osmanlı ’dan bugüne milliyetçi ve muhafazakâr özellikleriyle maruf halkımızın Tanzimat sonrasındaki 180 yıllık zaman zarfında İngiltere , Fransa , Almanya, Amerika gibi ülkelerle münasebetlerine bakın; ya vassal & senyör ilişkisidir, ya da metres hayatıdır. Ve fakat milliyetçiliğimizden, muhafazakârlığımızdan da kıl kadar eksilme olmamıştır nedense.
“Belki küçük yüreklerimiz. Belki aklımız ermiyor, belki de anlamıyoruz bu dünya düzenini. Ama dedim ya küçük bizim yüreğimiz. Büyüklerin oynadığı zalimce oyunlardan zararlı çıkan, hayatı tanıyamadan ölüme giden yani hep ebe olan küçük bedenleriz biz.
Kocaman eksiğimiz, âcil derdimiz, elzem ihtiyâcımız, acı mahrûmiyetimiz, büyüyen hasretimiz: insan. Doktor, mühendis, avukat, politikacı, hâkim, polis, asker... de lâzım. Fakat bize bunlardan önce “insan” lâzım...
İnsan kalabalıklarını bir araya toplayan, onları millet hâline getiren kültürdür. Kültür, bir milleti diğer milletlerden ayıran özelliklerdir. Kültürün belli başlı unsurlarından biri dildir. Dil, milleti oluşturan insanlar arasında iletişimi sağlar.
Tarihe canlı şahitlik yapmış insanlarımız var. Onların hayat hikayesi, sadece kendi hayat hikayeleri değil. Yaşadıkları dönemlerde ki belgeler çok önemlidir. Zamana şahitlik yapmış Gebze Cumaköy doğumlu Ressam Sedat Alkan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
İdrak etmekte olduğumuz Hicrî 1439, Milâdî 13 Nisan 2018 Cuma gününü, 14 Nisan 2018 Cumartesi gününe bağlayan gece, Mübârek Mi’rac Kandili’dir. Bütün okuyucularımın Mi’raç Kandilini tebrik ederim. Nice kandıllere, sağlık ve huzur içerisinde, sevdikleriyle ve sevenleriyle erişmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.
Saygı, dünya üzerindeki bütün insanların daha mutlu, huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşayabilmeleri için, toplumsal temel taşı görevi görmektedir. Kıtalar, milletler, bölgeler, partiler, sivil toplum kuruluşları, şehirler, köyler, mahalleler, sülaleler, aileler ve en sonda da fertler birbirine saygılı olmak zorundadırlar.
Daha evvel Filistinli çocukların İsrailli polislerce kırılan kolları için, Gazze ’ye uygulanan abluka için hatta Mescid-i Aksa ’da askerlerin zoraki arama yapması için bile ortalığı ayağa kaldırmıştık; kiminde orantılı ve kiminde orantısız, zulme karşı eylem gücümüzü organize ederek.
Onlar hem eş oldular, hem ana… Onlar an geldi hamur açan elleri ile silah, an geldi yeminli bedenleri ile mevzi oldular.