Türk dünyasında Türkçe konuşmayan Türkler de vardır. Bunlardan en önemlileri şöylece belirlenebilir:
Analar üzerine ne kadar çok şey söylenmiştir. Analar, kelimelerle anlatılmaz.. Anaları bizzat yüce yaradan övmüş ve değerli kılmıştır. Yüce Allah (cc) Cenneti anaların ayağı altına, sermiştir.. Analara “öf” bile demeyi yasaklamıştır.
Bir dava düşünün neredeyse 140 yıldır devam ediyor! Davanın adı Kıbrıs…
Büyük Hun İmparatorluğu: (M. Ö. 46-M.S. 48), Avrupa Hun İmparatorluğu: (M.S.374-M.S. 496), Ak Hun İmparatorluğu- Eftalitler (M.S. 390-M.S. 577), Göktürk Kağanlığı: (M.S. 552-M.S. 582),
Türkiye’de yaşanan döviz kriziyle başlayan ekonomik sıkıntılar, K.K.T.C’de de etkili oldu. Yıllar önce Yunanistan’da yaşanan ekonomik kriz nasıl ki Kıbrıs’ta Rum kesiminde etkili olmuş, GKRY büyük bir krizin içine düşmüş, AB’nin, IMF’nin kapılarını aşındırarak, buradan gelen milyarlarca avro ile bu sıkıntılı dönemi aşmışlardı.
“ Ortadoğu savaşında ölenlerin cesetleri kıyımıza vurmağa başladı ” diye başlıyordu Osman Sarı ’nın Şehit Söylevi şiiri. Artık vurmuyor veya vursa da umurumuz olmuyor.
Güneşin her doğuşunda ülkemizde aydınlık yüzlerin birbirlerini selamladığı, yeşilin her tonuyla doğal güzelliklerin içimizi ferahlattığı, doğa dostlarının, dostluğun, kardeşliğin her yanımızı sardığı bir günü tarif etsem,
Bugün sizlerle asırlık bir davamızı paylaşmak istiyorum… Sanmayın ki sıkıcı bir konuyu sizlerle hasbihal edeceğim.
Anadolu’muzun diri ve diriltici kültür motifleri, Türk dünyasında, (74 yıllık Çarlık Rusya’sı da dâhil edilirse, 150 yıllık) ateist-kızıl komünist ve emperyalist baskılara rağmen, sizi gittiğiniz her yerde, sıcak samimi ve sevimli yüzüyle karşılar, size ev sâhipliği yapar.
Hafıza mekanları, geçmişin şahitleri vasıtasıyla, toplumsal hafızanın kişisel hafızaya nakledilmesini sağlar. Mekânın tarihi ya da mekâna atfedilen geçmiş, bireyin kendisine ilişkin kavrayışının zeminini oluşturur.
Ay Yıldızlı Al Bayrağımız altında yaşamaktan onur duyan, Büyük Türk Milletin ayrılmaz bir parçası olmanın gururunu taşıyan her yurttaş gibi; ‘vatan, millet, devlet, bayrak’ kavramları benim kutsalımdır, vazgeçilmezimdir.
"Kâmil bir muallimin koridordaki yürüyüşü bile derstir..." Bu güzel ve hikmetli sözü yeni Maârif Vekîli' miz Prof. Ziya Selçuk söylüyor.
Dünya çapında tanınan, yaptığı yüzlerce cami, medrese, köprü, çeşme, kütüphane, su yolu, türbe gibi bir birinden ihtişamlı sanat eserleri ile kültür ve medeniyet tarihimize hizmet eden Mimar Sinan, ne yazık ki unutulmaya terk edildi…
Kaba hatlarıyla Türk dünyasının sınırlarını şöylece belirleyebiliriz: Batıdaki uç nokta 21. doğu meridyeni sınırında yer alan Makedonya, doğudaki uç nokta ise yine Grennwich’e göre 98. doğu meridyeni üzerindeki Ötüken şehrine uzanır. Ötüken, Türk hâkimiyetinin sembol şehridir. Orkun Kitâbeleri bu şehirde bulunmaktadır.
Mardin, bir Artuklu şehridir. Ortası düz bir tepenin üzerinde kurulan kale, bütün ihtişamıyla ayaktadır.
Atasözleri çok önemli… Boşuna söylenmeyen, her birinin ayrı ve önemi olan sözler. Birini uyarmak için söylenen “Hanya’yı Konya’yı Görürsün” sözünün söylendiği Alanya kalesindeyiz.
Hicrî takvim malûm 622’den başlıyor. Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle birlikte İslam tarihinde devlet düzeni ve anayasa sistemi teamülü de başlar. 4 Halife Dönemi, Emevî ve Abbasî dönemleriyle Arap; Selçuklu ve Osmanlı dönemleriyle de Türk öncülüğünde geçen asırlar..
Gün geçmiyor ki, Bursa’da, Kocaeli’nde, İstanbul’da, Çorlu’da, Gaziantep’te, bir fabrikamız yanmasın. Üzerine basarak söylüyorum ki, bu mesele es geçilecek kadar basit ve önemsiz değildir. Fabrika sahibi iki saatte herşeyini kaybediyor.
“Ey Muhammed! Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah’ın doğru yola eriştirdiği kimseler onlardır. İşte onlar akıl sahipleridir” (Zümer, 18). Gelenek, “bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar” anlamına gelmektedir.
İnsan denilen canlının M.Ö. 40.000 yılında yaratıldığı tahmin ediliyor. 40.000 yılından 12.000 yılına kadar geçen sürede dünya üzerinde üç ırkın varlığı biliniyor.