Devlet ebedi müddettir, devlet olmadan hiçbir şey olmaz. Bugün Doğu Türkistan’da Çin zulmü altında inleyen Uygur Türkleri’nin hali içler acısı. Türkiye üzerinde büyük oyunlar oynanıyor.
Yukarıdaki, başlık bana ait değildir. Bu başlık Rahmetli Prof. Dr. Ayhan Songar'ın vefatından çok kısa bir süre önce Türkiye Gazetesi'nde yayımlanan bir makalesinin başlığıdır. Rahmetli Hocamız o tarihlerde çok yakın dostlarının kısa aralıklar ile birbiri peşi sıra Ebedi Âleme intikal etmeleri üzerine, " Yetim-i Akran Olduk" başlıklı bir makale yayımlamak suretiyle, yakın arkadaşlarından ayrı kalmanın hüznünü ve üzüntüsünü kendi duygulu üslubuyla çok güzel bir şekilde anlatıyordu.
*Türklüğü gizlenen hükümdarlar Sâdece ilimde sanatta isim yapmış âbide şahsiyetlerimiz değil, anlı-şanlı hükümdarlarımızın da Türk oldukları unutturulmaya çalışılıyor.
Değerli Okurlarım; Aşağıda okuyacaklarınız, basımı Bilgeoğuz Yayınevinde yapılan ve Ocak ayında kitapçılarda yerini alan ‘’O GECE’’ isimli yeni romanımdan alınmıştır. Bu kitabım bundan 44 yıl önce savaşta yaşanan gerçek bir olayı anlatmaktadır.
Çarpık mantıklarıyla ve kırpık bilgileriyle " kırpıntı bohçası "na benzeyen şahıslar var... Hem de kıyâmet gibi...
Türk asıllı âbide şahsiyetlerin Türklüklerinin inkâr edilmesi, gizlenmesi ve unutturulmaya çalışılması, yüksek hacimli bir kitapta ele alınması gereken meseledir. Burada kısa açıklamalarla birkaç isim verilebilecektir. Ümit edilir ki bu mevzu; mezuniyet, yüksek lisans veya doktora tezi şeklinde ele alınır.
Bu başlık ve yazının konusu bir intihaldir. Yani bana ait değildir. Bir dostumla Türkiye'nin ahvalini konuşurken, o da bana bunu kendi bulduğu tanımla “Maraş Sendromu” yaşıyoruz diyerek izah etti ve tepkilerden çekinmese bunu bir akademik çalışma olarak yayınlamak istediğini söyledi. Biliyorsunuz bir de “Stockholm Sendromu” var!
Küresel Gazeteciler Konseyi Yerel Medya Meclisi’nin 4. Danışma Kurulu toplantısı için geldiğimiz Kayseri’den bu kez toplantıda öne çıkan konuları sizlerle paylaşmak istiyorum.
1963’ten beri Kıbrıs’ta çözümü konuşuyoruz. Zaman yarım asrı çoktan geçmiş. Hala Kıbrıs’ta çözüm aranıyor! 2019 yılında da yeni bir çözüm sürecinin peşindeyiz.
Türk Birliğinin oluşmasını engelleyen tipik bir uygulamayı dikkatlerinize arz etmek istiyorum: Türk Birliğini sağlamak maksadıyla Kırgızistan’da ortak bir üniversite kurmuşuz. Kapısında kocaman Kril harfleriyle ne yazıyor biliyor musunuz? ‘ Kırgız- Türk Manas Üniversitesi ’ Moskof kafasının pişirdiği nâne bulamacını görüyor musunuz? Üniversitenin kapısında, içeride iki ayrı milletin çocuklarının bulunduğunu ilân ediyor. Kırgızlar ve Türkler…
Bu satırları okumaya başlarken, size yoz yobaz fikirler arz edeceğimi zannetmeyin. Ya da kadına dinin verdiği önemi de anlatacak değilim.
Yakın tarihimize damgasını vurmuş nice devlet adamlarının tarihe iz bırakan öylesine büyük başarı öyküleri, öylesine sıra dışı yaşamları vardır ki, asla unutulmazlar.
Geçen hafta Diyanet İşleri Başkanlığının gençlik için yazdığı bir kitaptan söz etmiştik.
Evimizden, bahçemizden küçük bir kilim parçasını veya bir minderi alıp götürseler, derhal müdâhale ederiz. Âbide şahsiyetlerimizi çalıyorlar, sesimizi çıkarmıyoruz.
Kocaeli, Milli Mücadelede çok önemli hizmetler yapan illerimizin başında yer alıyor. İngiliz ve Yunanlılar tarafından işgal edilip çok büyük katliam ve mezalime uğramasına rağmen kurtuluş savaşına büyük destek olmuş Kocaeli Gurup Komutanlığı, Afyon Büyük Taarruzdan destanlar yazmıştır.
31 Ocak 1923 târihinde, Türkiye ile İngiltere arasında, Musul’un kime verileceği konusunda çıkan anlaşmazlığın giderilmesi için Milletler Cemiyeti’ne başvurulması karara bağlandı. Milletler Cemiyeti, Türkiye’nin çok haklı olduğu bu konuda İngiltere lehine karar verdi. Neticenin önceden tahmin edilmesi gerekirdi.
Teşbihte hata olmaz derler. Bu ülkenin insanlarına öyle bir semer vurulmuştur ki; yüzyıllardır çok ağır yükleri taşımak zorunda kalmıştır. Halende bu durum acımasızca sürmektedir.
31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçimler öncesinde ülkemizin ekonomik dengeleri büyük bir sınav veriyor.
Geçmişte Ocak aylarında yaşadığımız bazı önemli olayları birlikte düşünmeyi arzuladım.
Yahyâ Kemal 'in dilinden düşürmediği " rind " kelimesi bana " Neyzen "i hatırlatır hep. Bundan tam 66 yıl evvel bugün ( 28.01.1953 ) dünyâmızdan ayrılan Neyzen Tevfik ...