Türk ve İslam dünyası, yirmi birinci yüzyılda, siyasal sınırların yerine, ekonomik sınırların geçtiğini biliyor. Dünyada siyasal sınırlar çok değişmezken, ekonomik sınırlar sürekli değişmektedir. Uzaklık ve yakınlık farkının olmadığı dünyada, her ülke ekonomik sınırlarını, ürettikleri ürünlerle, hizmetlerle ve bilgilerle, sürekli genişletebilir. Araplar bütünüyle terk etmek zorunda kaldıkları İspanya'ya, ekonomik ve kültürel zen ginlikleriyle, yeniden dönebilirler.
Merhume Sâmiha Ayverdi Hanımefendi, Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Prof. Dr. İskender Öksüz, Prof. Dr. Oral Sander ve daha pek çok kişi, kitap ve makalelerinde bu konuyu irdelemişler ve çeşitli sebepler ileri sürmüşlerdir. Sebeplerin çok olması normal karşılanmalıdır. Çünkü Osmanlı Devleti’nin çöküşü bir sosyal olaydır. Hiçbir sosyal olay, tek sebebe dayandırılamaz.
İki gazeteci, yazar, meslek ustamızın vefatlarının yıldönümünde Mehmet Nuri Yardım gönül dostları olan, üçüncü çeyrek etrafında dolaşıp duran bizleri yine Yeni Dünya Vakfı’ndaki Endurun Babıali Sohbetlerinde bir araya getirdi.
Büyük Türk düşünürü, gazeteci, eğitimci, yayıncı, fikir ve mücadele adamı olan İsmail Gaspıralı’nın Dilde, Fikirde, İşte, Türk Birliği sözünün manasını günümüzde daha iyi anlıyorum.Güçlü olanın haklı olduğu bu yalan dünyada, her türlü zorluğa rağmen yıkılmadan ayakta durabilmeninbu sözün manasında gizli olduğunu düşünüyorum.
KKTC Cumhurbaşkanlığı makamına geldiği tarihten bugüne yaptığı her açıklamasıyla, Kıbrıs müzakereleri süresince attığı her adımla eleştirilen, gündeme damgasını vuran bir siyasetçi… Yıllardır ülkemizin yaşamış olduğu terör sorununu adeta görmezden geliyormuşçasına öyle bir açıklama yaptı ki, yine gündeme oturmayı başardı!
Haçlı ordularıyla Eskişehir yakınlarında karşılaşan ve savaşan Kılıçaslan; düşmanın güçlü, barbar ve çılgın savaşçılardan oluştuğunu ve sayılarının çok çok fazla olduğunu görmüştü. Ayrıca sivil halka, çocuk ve kadınlara bile akıl almaz canilikler yaptıkları, görgü tanıklarının da ifadeleri ile kesinlikle anlaşılmıştı. Türk Ordusu serdengeçti bir anlayışla düşmana saldırır tamamı şehit olabilirdi.
Osmanlı Devleti, dünya târihinin en büyük devletlerinden biri ve Türk milletinin târih boyunca sâhip olduğu her bakımdan en büyük devlettir. Devletin adı; batılıların isimlendirdiği gibi ‘ Osmanlı İmparatorluğu ’ değil, kendisine uygun gördüğü isimle; ‘ Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye ’dir.
(ATAMIN ibretlik anısı) "Atatürk, Dinlenmek İçin Gittiği İstanbul’daki Florya Köşkünden, Yanında Yalnızca Şoförü ile Küçükçekmece’ye doğru giderken Tarlasında Sabanla Çift Süren Bir Çiftçi Görür. Çiftçinin Sabanında Koşulu Olan Öküzün Yanında, Koşulu Bir de Merkep Vardır. Şoförüne;
İslam dünyası hem içeriden, hem dışarıdan gelen, yeni haricilerin saldırılardan, çok büyük, çok derin yaralar almıştır.
Onu yıllar önce Tebrizkapı’da ki mütevazı dükkânın da hoşgörülü, güler yüzlü, sorumluluk duygusu yüksek bir insan olarak tanımıştım.
Ahıska ve çevresi, çok eski devirlerden beri, insanların topluluk hâlinde yaşadığı bir bölgedir. Milâttan önceki çağlarda Hurriler, onları takiben Urartular, Kimmerler ve Sakalar buralara hakim olmuşlardır.
Kültür, bir milleti, diğer milletlerden ayıran özelliklerin toplamıdır. Bu toplam içerisinde en önemli iki unsurdan birincisi dil , ikincisi din dir. Dil ön sıradadır. Çünkü insanların dinlerini öğrenmeleri için dile ihtiyaç vardır.
Çarşamba günü öğleden sonra sosyal medyada binlerce kişi bu mesajı paylaştı. “ Harekat başlamıştır” Türk milleti asker bir millettir, o yüzden herkes kendisini başkomutan yerine koyarak harekâtın emrini verebiliyor. Bende sosyal medyadan bu mesajı paylaşmak istedim, başkomutan edasıyla operasyon başlamıştır diyecektim ancak sabrettim, Cuma günü köşemde söylerim diye düşündüm.
Mutluluklar paylaşıldıkça artar, çoğalır ve herkes mutlu olur. Bizimde kardeşim Yunus’un biricik oğlu Tunahan ile Ali Emmimin kıymetli torunu Ali İhsan’ın biricik kızı Tansu ile kınasını Espiye’de yaptık. Düğünlerini 6 Ekim günü Gebze’de icra ettik
Dünyanın kültürel derinliğini ve ekonomik zenginliğini, öğretmekte olduğu kadar, öğrenmekte sınır tanımayan üniversitelerle, yeni açılımlar kazanacaktır. Öğrenmesini öğrenmeyi ve öğretmeyi kampüslerin dışına taşıyarak, bütün ülkelerle iş birliği yapan üniversiteler, ülkeleriyle birlikte insanlığın, bilgi birikimine katkıda bulunurlar. Onlar bilgiyi zenginleştirirken, ülkeleri de zenginleştirirler. Bilgi kültürdür. Bilgi ekonomidir."Bilgi güçtür."
Avrupa’nın birleşik haçlı ordusunun hepsi henüz bir araya toplanmamıştı, her Avrupa ülkesinden katılımlar devam ediyordu. Ama önden hareket etmesi düşünülen yaklaşık 40 bin kişilik, o günün koşullarında büyük bir ordu yola çıkmıştı bile. Haçlı ordularının öncülüğünü yapacak olan bu çapulcular sürüsü Doğu Roma topraklarına gelinceye kadar boşa yol tepmek istemiyorlardı.
İstanbul dışındaki ilk dergi, ‘ Nevruz ’adı ile 1 Mart 1884 târihinde İzmir’de okuyucuya sunuldu. İzmir’de hazırlanıp İstanbul'da basılan, sonra İzmir’e gönderilip oradan dağıtımı yapılan mecmuayı; Hâlid Ziya (Uşaklıgil; 1866-1945), Tevfik Nevzad (ulaşılabilen hayat hikâyesi bilgilerinde doğum ve vefat târihleri yoktur) ve Bıçakcızâde Hakkı Efendi (ulaşılabilen hayat hikâyesi bilgilerinde doğum ve vefat târihleri yoktur) birlikte çıkarıyordu. İlk sayı, 50 sayfa idi. Dergide sayfa numaraları her sayıda yeniden başlamıyor, müteselsil olarak devam ediyordu. ‘ Siyasetten başka her şeyden bahseden, edebiyat ve fenne dair risâle ’ tanıtımı ve on beş günde bir yayın programı ile yayımlanan dergi, 15 Temmuz 1884 târihli 18. sayısı ile yayın hayatından çekildi. 3-5 satır ile özetlenen derginin hayat hikâyesinde, taşra dergiciliğinin çileli hayatı vardır.
‘’ Mevsimlerin en hüzünlüsüdür! Renklendir desen bu mevsimi; ona en yakışanı sarısıyla, kırmızının her türüdür…’’
Cumhuriyeti kuran iradenin önemli hedeflerinden biri ülkeyi Demirağlarla örmekti.
Ahıska şehri, Türkiye'nin kuzeydoğusunda, Ardahan ilimizle sınır teşkil eden, Gürcistan toprakları içinde yer alan, çok eski bir Türklük yurdunun merkezidir.